Şizofreni kişinin gerçekle bağının kopması durumudur. Her hastalıkta olduğu gibi şizofren hastalığının da aşamaları vardır. Şizofreni ne kadar erken teşhis edilirse hem hasta hem çevresi o kadar az zarar görür. Peki şizofreni belirtileri nelerdir? Şizofren hastalığı nasıl anlaşılır? İşte şizofreni belirtileri ve tedavisi...
Şizofreni; kişinin gerçekle gerçek dışı arasındaki farkı ayırt etmesini zorlaştıran, normal düşünce akışının devamını engelleyen, duygularını kontrol etmesini ve normal olarak davranmasını önleyen bir hastalıktır.
Genellikle yavaş gelişen ve gelişme döneminde özellikle kişinin davranışlarında bazı değişikliklere yol açan bir hastalık olarak kabul edilir.
Şizofreni Nasıl Oluşur?
Şizofreninin ömür boyu görülme sıklığı genel nüfusta % 0,5-1'dir. Ancak kan bağı olan akrabaları arasında şizofreni hastaları bulunanlarda, şizofreni görülme sıklığı genel toplumdan daha yüksektir. Şizofrenide genetik faktörlerin rolü iyi tanımlanmış olmakla beraber, bu hastalık yalnızca kalıtımsal faktörlerin değil, birçok koşulun bir araya gelmesi ile oluşur. Yani şizofreni genetik ve çevresel faktörlerin rol aldığı oldukça kompleks bir hastalıktır.
Şizofreni Belirtileri
Şizofreni belirtileri, kişinin gerçeklikle bağının kopması ve bu durumun kişinin duygu düşünce ve davranışlarında bozulmalara yol açmasıdır. Şizofreninin erken dönem belirtileri kişinin yakın çevresine “bir şeylerin yolunda gitmediği” sinyalleri verir ancak, bunun tam olarak ne olduğunu ilk anda belirlemek oldukça zordur. Bu dönemde kişinin normalde yaptığı günlük aktivitelerden uzaklaşması, hobilerine ilgi göstermemesi, motivasyonunu kaybetmesi, duygusal tepkilerinin zayıflaması, garip davranışlar göstermesi genel olarak görülen belirtiler arasındadır. En sık görülen erken dönem şizofreni belirtileri şu şekildedir: sosyal hayattan ve arkadaş çevresinden uzaklaşma, sürekli şüphe duyma, kişisel hijyenin azalması, donuk bakışlar, sevinç veya üzüntü gibi duyguların ifade edilememesi, aşırı tepkiler vermek (aşırı gülme veya önemsiz bir olaya ağlama), depresyon, fazla uyuma veya uykusuzluk, garip ve mantıksız açıklamalar, konuşmalar, unutkanlık, konsantrasyon eksikliği, eleştiriye tahammülsüzlük, konuşmada veya seçilen kelimelerde farklılık.
Yalnız unutulmamalıdır ki bu belirtiler; başka bir sağlık sorununa da işaret ediyor olabilir ve bu belirtileri yaşayan her kişinin şizofren olduğunu söylemek doğru değildir. Ancak bu belirtiler ciddiye alınmalıdır ve konusunda uzman bir doktor tarafından kontrol edilmelidir.
Şizofreni, hasta birey kadar hastanın yakınındaki insanları da etkiler. Düşünce, duygu ve davranışlardaki şiddetli bozulma öncelikle ailenin bütün üyeleri tarafından hissedilir. Aile bireylerinin hastalık hakkındaki bilgisizliği ve çaresizliği bir çok sorunu da beraberinde getirir. Utanç, suçluluk, korku, çaresizlik, gelecek kaygısı ve öfke ailelerin sıklıkla yaşadığı duygulardır. Anksiyete ve depresyon ortaya çıkabilir. Hastalığın aile bireyleri üzerindeki etkisi hastalığın hangi aşamada olduğuyla yakından ilişkilidir. Örneğin; ilk psikotik atağını geçiren bir hastanın ailesi şaşkınlık ve endişe içindeyken, birçok atak geçirmiş ve hastaneye yatırılmış bir hastanın aile üyeleri bıkkınlık yaşıyor olabilir. Ekonomik sorunlar, aile içi çatışmalar, sosyal yaşamın olumsuz etkilenmesi, toplumun hastaları reddedici tutumu karşılaşılan belli başlı güçlüklerdir. Yeterli sosyal desteği alamayan, duygu dışavurumu yüksek olan ve hastalıkla etkin başa çıkma yollarını kullanamayan ailelerin yükü daha fazla olmaktadır.
Şizofreni belirtileri,
• Genetik (kalıtım): Şizofreninin ebeveynden çocuğa geçme olasılığı vardır. • Beyin kimyası: Şizofreni hastalarında beyindeki belirli kimyasallarda bazı dengesizlikler vardır. Ya dopamin adı verilen nörotransmitere karşı hassastırlar ya da çok fazla dopamin üretirler. Dopamin dengesizliği beynin ses, koku, görüntü gibi belirli dürtülere karşı verdiği reaksiyonu etkiler ve bu da halüsinasyonlara ve delüzyonlara yol açabilir. • Beyin anomalisi: Yeni araştırmalar şizofreni hastalarında anormal beyin yapısı ve fonksiyonu saptamıştır. Yine de bu tür bir anormallik tüm şizofreni hastalarında görülmez ve şizofreni hastası olmayan kişilerde de bu tür anormallikler görülebilir. • Çevresel faktörler: Araştırmalar viral enfeksiyon, zayıf sosyal etkileşimler veya yüksek stresli durumlar gibi sosyal faktörlerin kalıtımsal olarak şizofreniye meyilli insanlarda hastalığı tetikleyebildiğini göstermiştir. Şizofreni genellikle buluğ çağı ve gençlik dönemlerinde bedende hormonsal ve fiziksel değişiklikler oluşurken yüzeye çıkar.
Şehirde Yaşayanlarda Yüksek Şizofreni Riski
Şizofreni belirtileri negatif belirtiler: şizofreni hastalığının negatif belirtileri dediğimizde kişinin yasam işlevselliğinde kaybettiği, kendisinden eksilen fonksiyonlar olarak nitelendirebiliriz. Örneğin şizofreni hastası bir gencin aile ve sosyal ilişkilerinin bozulması, sosyal içe çekilme, kendisini odasına kapatma kimseyle iletişim kurmana, yüz ifadesinde donukluk, konuşma tonunda görülen kutluk, duygusal ifadede görülen kutluk gibi örneklendirilebilir. Kişi gündelik yaşantımızda yapılan isleri ve görevleri yerine getirmede belirgin güçlükler yasayabilmektedir. Örneğin öz bakiminim sağlamada zorluk, haftalarca banyo yapmama diş fırçalamama gibi fonksiyon kayıpları gözlemlenebilir. Kişi organizasyon, planlama, odaklanma gibi konulardaki becerilerini yitirip dez organize davranışlar sergileyebilir.
Şizofreni belirtileri pozitif belirtiler: şizofreni belirtilerinden pozitif belirtiler ise zaman zaman ismi nedeni ile olumlu bir kavram izlenimi yaratsa da kişinin gerçeklik ile bağının koptuğu hastalık surecinde ortaya çıkan psikotik belirtiler olarak adlandırılır.
Şizofreni belirtileri halüsinasyonlar; kişilerin gerçekte var olmayan şeyleri görmesi, hissetmesi, dokunması, koklaması, duyması olarak tarif edilebilir. Örneğin kişi kimsenin duymadığı sesler duyabilir, bu sesler kendisine emir verebilir eleştirebilir hakaret edebilir. Bu durumlarda kişinin bu algı bozukluğu hakkında iç görü kaybı yasaması beklenebilir. Kişi bu ses görüntü gibi uyaranların gerçekte var olduğunu düşünüp buna göre davranışlar geliştirebilir.
Şizofreni ve Ergenlik
Şizofreni belirtileri hezeyanlar; hezeyanlar ise düşünce bozukluklarıdır. Mantıklı açıklama ile çürütülemeyen, aksini ispatlamanıza rağmen değişmeyen düşüncelerdir. Kişi kendisinin takip edildiğini, bir komplo veya oyun içerisinde olduğunu, kendisine zarar verilebileceğini düşünebilir. Radyodan televizyondan kendisine mesaj verildiğini düşünebilir. İnsanların kendisi hakkında konuştuğunu, kendisine güldüklerini düşünebilir. Bu düşünceler kişinin kendisine ya da çevresine zarar vermesine neden olabilecek düzeyde kişiye rahatsızlık verir. Kişi bu şüpheler ile kurguladığı dünyada sürekli tehdit ve tehlike altında olduğu hissi ile yaşamını sürdürmeye çalışır. Bu nedenle zaman zaman saldırganlık gibi davranışlar sergileyebilir. Şizofreni belirtileri olan kişilerin yakınları mutlaka hastayı bir uzmana göstermelidir.
Şizofreni Tedavisi
Günümüzde şizofreni tedavisinde çok yönlü bir yaklaşım yararlı bulunmaktadır. Güncel tedavide temelde antipsikotik ilaçlar kullanılmaktadır. Bunun yanı sıra psikoterapiler ve diğer psikososyal yaklaşımlara da başvurulmaktadır. Hastalığın özellikle akut döneminde hastaların hastanede yatarak tedavi görmesi gerekebilir.
Şizofreni belirtileri ve yol açtığı komplikasyonlar doğru tedavi yöntemiyle kontrol altına alınabilmektedir ve kişinin gündelik hayatına büyük oranda dönebilmesi sağlanabilmektedir. Ülkemizde ağır ruhsal bozukluğu olan (şizofreni ve benzeri psikotik bozukluklar ve duygu durum bozuklukları gibi kronik ruhsal bozukluklar) bireyler için, toplum temelli hizmetleri sunmak üzere Toplum Ruh Sağlığı Merkezleri kurulma çalışmaları başlamış olup, yaygınlaştırma çalışmaları devam etmektedir.
Toplum Ruh Sağlığı Merkezleri, kendisine bağlanmış coğrafi bölgedeki şizofreni tanısı olan hastaların ve ailelerin bilgilendirildiği, hastanın ayaktan tedavisinin yapıldığı ve takip edildiği; rehabilitasyon, psikoeğitim, iş-uğraş terapisi, grup veya bireysel terapi gibi yöntemlerin kullanılarak hastanın toplum içinde yaşama becerilerinin artırılmasını hedefleyen, psikiyatri klinikleri ile ilişki içinde çalışan ve gerektiğinde mobilize ekiplerle hastanın yaşadığı yerde takibini yapan birimler olarak çalışmaktadır.
Hasta yakınları ile işbirliği kurabilmek; hem hastalığın seyrini olumlu yönde etkileyebilmek hem de hasta yakınlarına destek olabilmek açısından önemlidir. Bu nedenle Toplum Ruh Sağlığı Merkezleri’nde aile psikoeğitimi verilmektedir. Bu eğitimler; şizofreni hastasının tedaviye uyumu ile hem hastanın hem aile üyelerinin yaşam kalitesini arttırmakta ve tedavi süreci sorumluluğunu paylaşma gibi konularda destek sağlamaktadır.
Tedavi uyumu ve aile desteğiyle pek çok şizofreni hastası toplum içinde günlük yaşamlarını sürdürebilmektedir.