Ezgi ÇelikAnkara Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, son dönemde meydana gelen kadın cinayetleri ve 17-25 Aralık sürecine ilişkin MİLAT’a özel açıklamalarda bulundu. Kadına yönelik şiddetle etkin bir mücadele edilebilmesi için Aile Bakanlığı bünyesinde faaliyet gösteren Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri’nin (ŞÖNİM) geliştirileceğinin bilgisini veren Feyzioğlu, şöyle konuştu: “ŞÖNİM için Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Aile Bakanlığı ve Türkiye Barolar Birliği olarak ortak bir protokolü hayata geçireceğiz” dedi.
Kırıkkale’de eski eşi tarafından kızının gözleri önünde öldürülen Emine Bulut’un ailesinin avukatlığını üstlendiniz. Bu süreç nasıl gelişti? Kırıkkale Baromuz ve meslektaşlarımız üzerine düşen her şeyi yapmış durumda. Ama bizim katkımız konunun Türkiye gündeminde hak ettiği yeri korumaya devam etmesini sağlar. Telafisi mümkün olmayan bu acının başka kadınların uğrayacağı zararları önlemesi gerekir. Bu konuda toplumun her kesiminde bir zihniyet değişimine ve dönüşüme ihtiyaç var. Kadına yönelik şiddet olayları ve kadın cinayetlerinin birkaç gün gündemde kalmasının ardından unutulmaması gerektiğini ve farkındalığa dönüşmesini arzu ediyorum.
İLK TOKATTA MÜDAHALE ŞART Kadına yönelik şiddette nasıl bir mücadele yolu seçilmeli?
Geçmişte bazı ceza hukukçuları ve bilim insanları, “Hafif suç ve ağır suç diye bir ayrım yapmak doğru değildir. Tüm ağır denilen suçlar, suçlunun daha küçük suçları işlemesiyle başlar” diyor. Eğer biz bu durumu kadına yönelik şiddetle bağdaştırırsak tüm mesele ilk tokatta başlıyor. Toplum olarak ilk tokadı müsamaha ile karşılarsak ardından ikinci tokat geliyor. Bizim o ilk tokatta müdahale etmemiz gerekiyor. Hayvana şiddet gösteren, eziyet eden bir kişiyi de hoşgörü ile karşılarsak, görmezden gelirsek bilimsel bir gerçeği inkâr etmiş oluruz. Çünkü aslında kadına şiddet ve istismar suçluları, suç yoluna genellikle hayvanlara eziyet ederek giriyor. Yapmamız gereken hayvana ya da insana yönelik ilk şiddet hareketinde müdahale etmek. Bu şekilde trajik olayları önleyebilir, suçluyu rehabilite edebiliriz.
TBB tarafından 9-10 sene önce başlatılan Gelincik Projesi modelinin Türkiye’ye yayılmasıyla ilgili bir çalışma var. Bu konuya ilişkin bilgi verebilir misiniz?
Biz Gelincik Projemizi Aile Bakanlığımızın çatısı altında bulunan Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri’ne (ŞÖNİM) yaymak istiyoruz. Bu merkezin görevi ise şiddet mağduru kadınların hukuki sürecini kontrol etmektir. Bugün hukuki olarak işleyen sistem şiddet mağduru kadının tek başına mücadele vermesini sağlıyor. Mağdur kadın savcılığa, adli tıbba ya da karakola yalnız müracaat etmek zorunda kalıyor. Bu kadın zaten defalarca karakola ya da savcılığa gitmeyi düşünmüş ve vazgeçmiş. Biz sosyal devletsek ihtiyacı olan o kadına yardım eli uzatacağız. Kadın karşı şiddetle mücadelede uzmanlaşmış ve mutlaka kadın olan bir avukatı ŞÖNİM’lerde görevlendirmeyi planlıyoruz.
Özellikle kadın avukatın görevlendirileceğini neden belirttiniz?
Çünkü şiddet mağduru kadın derdini anlatacağı avukatın özellikle kadın olmasını istiyor. Onun kendisini anlayacağını düşünüyor. ŞÖNİM’de bir kadın avukat haftanın beş günü nöbet tutacak. Sosyal hizmet uzmanı, psikolog vs. bunların desteği ile birlikte avukatıyla görüşebilecek. Ardından şiddet mağduru kadının savcılığa götürülmesi gerekiyor. Eğer darp edildiyse hastaneye muayeneye götürülmesi, koruma kararlarının çıkarılması ve geçici olarak bir sığınma evine yerleştirilmesi gibi acil yapılması gereken işler ve tedbirler var. Biz tüm bu işlemlerde o kadını yalnız bırakmayacağız.
Bu noktada ve sonrasında süreç nasıl işleyecek?
ŞÖNİM’de görev alan kadın avukat, adli yardımdan görevlendirilen uzman avukat ve mağdur kadın süreci birlikte planlayacak. Ardından ŞÖNİM’in tahsis ettiği bir araç ve polis koruması eşliğinde mağdur kadın ve adli yardımdan görevlendirilen avukat ile savcılığa gidilecek. Bu noktada mağdurla birlikte mücadele eden avukatımız her aşamada ŞÖNİM’de görevlendirilen kadın avukata bilgi verecek. Mağdurun can güvenliği sağlanana kadar kıdemli avukatın ve sahadaki avukatın görevi bitmeyecek. Tüm bu kapsamda Adalet Bakanlığı, Aile Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Türkiye Barolar Birliği sistemin en iyi şekilde işlemesi için bir protokol imzalayacağız. Her bakanlığın üzerine düşen görevler olacak.