Şentop''tan ''Soçi'' açıklaması

TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin’in Soçi’deki görüşmeleri sonucunda ortaya çıkan 11 maddelik mutabakat metnini, Avrupa ülkeleri ve Arap Birliği’nin yaklaşımlarını Al Jazeera’ye verdiği canlı yayın röportajda değerlendirdi.

BMM Başkanı Şentop, “Türkiye-Suriye sınırının Suriye tarafında, terör örgütlerinin bulunmadığı, barınmadığı bir bölge oluşturulması yönündeki Türkiye’nin iradesini teyit eden bir metin. Burada Türkiye’nin haklılığı önce ABD’yle yapılan görüşmelerdeki mutabakatla, şimdi de Sayın Putin’le Sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı mutabakatla Türkiye’nin haklılığı burada tescil edilmiş oldu. Türkiye’nin haklılığı, güvenlikle ilgili kaygıları ve arzu ettiği hedefler kabul edilmiş oldu. Önce ABD, şimdi de Rusya tarafından. Türkiye bu anlamda, terör örgütlerinin tasfiyesiyle ilgili hedefe ulaşmış durumdadır” dedi.

TBMM Başkanı Şentop’un, Soçi mutabakatıyla ilgili soruya verdiği yanıt şöyle:

“ABD’nin yetkilileriyle mutabık kalınan bir metin vardı. O metin içinde bu süreyle ilgili de bir kesin belirli şey tayin edilmişti. Biz Türkiye olarak sadece terör örgütüne karşı bir askeri harekat başlatılmıştı. Terör örgütüyle ilgili bir müzakere veya ifade edildiği gibi bir ateşkes söz konusu değil. Türkiye’nin yaptığı müzakereler neticesinde askeri harekatla ulaşacağı sonucu başka yollarla bir durma. Ara verme idi. Bu süre kesin bir süreydi. Bu süre, üzerinde müzakere edilen ve hedeflenen işlerin yapılabileceği bir süreydi. Bu süre kesin bir süre. Bu sürede mutabakatta ortaya konan hedefler gerçekleşmezse o zaman harekat kaldığı yerden devam edecek. Uzatılması söz konusu değil.

Canlı yayında açıklama yaptı Sayın Cumhurbaşkanımızla ile Sayın Putin. Mutabakat Dışişleri bakanlarınca açıklandı. Türkiye’nin terör örgütüyle ilgili askeri harekat yapmış olduğu bölge belli bir bölge. Daha çok ABD’nin askerleri vardı. Bunun dışındaki bölgelerde de -orası da dahil- ABD, askerlerini çekmeye karar vermişti. Bunun üzerine terör örgütü Suriye rejimiyle anlaşma yolları arıyordu bu arada. Tabi ki bölgede bulunan bir güç olarak Rusya vardı. Dolayısıyla ABD askerlerinin çekilmesiyle beraber o bölgede oluşan boşluğu Suriye rejimiyle Rusya’nın kontrolünde bir bölgenin oluşması söz konusuydu. Bu noktada Sayın Cumhurbaşkanımız, Rusya Devlet Başkanı Putin ile görüşme yaptı. Açıklanan bir mutabakat metni var. Bu metinde Türkiye’nin uzun zamandır, belki bir yıldan uzun zamandır, -belki daha geriye götürebiliriz- ifade ettiği terörden arındırılmış bir bölge, barış koridoru dediğimiz bir bölge, Türkiye-Suriye sınırlarının Suriye tarafında terör örgütlerinin bulunmadığı, barınmadığı bir bölge oluşturulması yönündeki Türkiye’nin iradesini teyit eden bir metin bu da. Burada Türkiye’nin haklılığı önce ABD’yle yapılan görüşmelerdeki mutabakatla, şimdi de Sayın Putin’le Sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı mutabakatla Türkiye’nin haklılığı burada tescil edilmiş oldu. Ve Türkiye’nin arzu ettiği, bölgede bir askeri harekat yapmak değildi. Esas hedef burada terör örgütünden arındırılmış bir bölgenin oluşturulmasıydı. Bununla ilgili daha önce her türlü yöntemler denendi. Samimiyetle ve sabırla denendi ve bunlardan netice alınamayınca başka seçenek kalmadığı için barış pınarı harekatını başlatmak zorunda kaldı. Ama bu harekatın ardından gerek harekat bölgesinden, gerekse harekat bölgesinin dışında kalan alanlarda Soçi’deki mutabakatta ta ortaya çıkan şey, Türkiye’nin arzu ettiği belli bir derinlikte, terörden, terör örgütlerinden arındırılmış bir bölge oluşturulması konusunda Türkiye’nin haklılığı, güvenlikle ilgili kaygıları ve arzu ettiği hedefler kabul edilmiş oldu. Önce abtd, şimdi de Rusya tarafından. Türkiye bu anlamda, terör örgütleriyle ilgili hedeflerine, onların tasfiyesiyle ilgili hedefe ulaşmış durumdadır.”

“AHLAKSIZCA İFTİRA”

TBMM Başkanı, “Suriyeli mültecilerin Türkiye tarafından güvensiz bir bölgeye gönderileceği” yönündeki iddialara ilişkin soruya da şöyle cevap verdi:

“Bu tamamen ahlaksızca bir iftiradan ibarettir. Türkiye’de yıllardır 3.6 milyon mülteciden bahsediyoruz. Bugün Avrupa ülkelerinin 5 -10 mülteciyi kabul ederken pazarlık yaptığı bir ortamda Türkiye’de 3.6 milyon. Arap ülkelerinin bir kısmının nüfusu kadar, bir kısmının nüfusundan fazla. Avrupa’da bazı ülkelerin nüfusu kadar, ona yakın bir sayıdan bahsediyoruz. Bu kadar insanın yıllarca Türkiye’de yıllardır misafir edildiğini, kendi vatandaşlarımız gibi Türkiye’de yaşadığını bilmeleri, görmeleri lazım. Bilmeyenler varsa Türkiye’ye gelebilirler, şehirlerimizde, onların misafir edildiği yerlerde, veya kendi imkanlarıyla kaldıkları yerlerde ziyaret edebilirler. Yıllarca bunu yapan Türkiye bu yükü taşıyan Türkiye, hiç kimsenin de yardımı olmaksızın yapan Türkiye’nin bugün bunları güvensiz bölgelere götüreceğine dair bir iddia, dediğim gibi tamamen ahlaksızca bir iftiradan ibarettir. Türkiye bir çok riski göze alarak bunları kendi sınırları içinde misafir etti. Şimdi de kendi ülkelerinde, yurtlarında gönüllü şekilde güvenli ve barış içinde yaşayacakları bir ortamı tesis etmek için gayret gösteriyor. Bunun için askeri harekat dahil katlanmış olduğu zorluk ortada. Başka ülkelerle yaptığı müzakereler ortada. Gizli saklı bir şey yok. Her şey dünyanın gözü önünde oluyor. Türkiye bu konuda çok da şeffaf başından beri hareket etti. O bakımdan ben, üç beş mülteciyi alırken pazarlık yapanların bugün Türkiye’ye onları zorla güvenli olmayan bölgelere gönderecek iddialarını bir ahlaksızca iftira, yüzsüzce iftira olarak görüyorum. Böyle bir şey söz konusu değil. Türkiye, ancak onların gönüllü olarak yerleşebilecekleri bir ortamı tesis etmeye çalışıyor. Bu da sağlandıkça onlar da kendi memleketlerine gitme yönünde irade koyuyorlar.”

TBMM Başkanı Şentop, “Bu bölgede kurulmaya çalışılan bir oyun vardı. Türkiye bu oyunu bozdu” dedikten sonra, terör örgütlerinin, bazı ülkeler tarafından “yeni sömürgecilik” düzeninin parçası olarak kullanıldığına dikkat çekerek şunları söyledi:

“Önce terör örgütleri vasıtasıyla ülkeleri istikrarsızlaştırıyorlar. Sonra bunu bahana ederek ülkelere müdahale ediyorlar. Suriye için oynanan oyun da belliydi. Bir taraftan Suriye istikrarsızlaştırıldı. Batılı ülkelerin müdahalesi için uygun ortam sağlandı. Bir taraftan da Türkiye’nin hemen güneyinde Suriye PKK’sı dediğimiz bir terör örgütü için alan oluşturularak oradan Türkiye’ye yönelik terör tehdidi, riski ve terör faaliyetleriyle de Türkiye istikrarsızlaştırılmaya çalışılmaktaydı, hedef buydu. Türkiye bu oyunu bozdu yaptığı müdahaleyle. Onlar sadece kendilerinin oyun kurabildiğini düşündükleri için en azından onların izni dışında kuramayacağını düşündükleri için hala anlayamamışlardı. Türkiye bunu başardı. Burada oluşturulmak istenen bir oyunu Türkiye bozmuş oldu. Bu kadar bağrış çağrış, feryadın sebebi bu.”

“AVRUPA ÜLKELERİ HARİÇTEN GAZEL OKUYORLAR”

TBMM Başkanı, Avrupa ülkelerinin Türkiye’ye yönelik eleştirileriyle ilgili soruya da şu yanıtı verdi:

“Avrupa ülkeleri tamamen devre dışı. Bunlar hariçten gazel okuyorlar. Bu bölgede terör örgütüyle mücadele eden Türkiye’dir. Bunlardan biri PKK/PYD’dir. Biri DAEŞ’tir. DAEŞ’ten en çok zarar gören ülke de Türkiye’dir. En çok zarar gören de, ama bununla mücadele eden de Türkiye. Türkiye bu mücadeleyi sürdürürken bu bölgede etkili olan güçlerle karşı karşıya geliyor, onlarla müzakere ediyor. ABD Fırat’ın doğusunda etkiliydi, şimdi de Rusya’nın etkisi söz konusu olan alanlarda Rusya’yla görüşülüyor. Avrupa ülkeleri kendi kendilerine aralarında toplanıp fıkralar anlatıyorlar herhalde birbirlerine çünkü bir etkisi yok bu konuşmalarının. Almanya’nın bölgeyle ilgili nasıl bir gücü, tasarrufu var, neye karar verecek. Onlar alışmışlar bugüne kadar. Kendileri oyun kuruyorlar, kendi uyguluyorlar, ama artık Avrupa ülkelerinin bu konuda bir gücü yok. Türkiye bu konuda gizli saklı bir iş yapmadı. Yıllardır başta CB olmak üzere bütün hükümet yetkililerimiz bütün dünyaya olanı biteni ve ne yapmak istediğimizi çok net şekilde açıkladı.”

“ARAP BİRLİĞİ KUSURA BAKMASIN”

Şentop, Barış Pınarı harekatını başlattığında Arap Birliği’nin Türkiye’yi kınamasıyla ilgili soru üzerine de şunları söyledi:

“Suriye Arap birliğinin şu anda aktif üyesi mi? Değil, Suriye’nin üyeliğini askıya almışlardı benim hatırladığım Arap birliği üyeleri. Suriye’yi çok fazla düşünüyorlarsa aktif üyeliğe dönüştürmelerini bekleriz Suriye ile ilgili samimiyetle hareket ediyorlarsa.

Biz, Arap ülkelerinde yaşayan milletlerin, halkların Türkiye konusundaki tavrını, Türkiye’yi anladıkları yönünde değerlendiriyoruz. Türkiye karşısında tavır alan ülkeler, varlıklarını kendi halklarının iradesine borçlu olmayan, bazı başka ülkelerin gücüyle varlıklarını sürdüren ülkeler. Kimse kusura bakmasın.

Bağımsız, sadece kendi iradesiyle karar alan, kendi halkının menfaatini düşünerek karar alan kaç siyasi iktidar var Arap ülkelerinde. Özellikle darbeciler için söylüyorum. Mısır’daki darbeci yönetim, kendi varlığını halkına mı borçlu, yoksa kendisini ‘nerede benim diktatörüm’ diye çağıran ABD Başkanına mı borçlu, Avrupa’nın desteğine mi borçlu? Kimse kusura bakmasın. Biz Arap ülkeleriyle, Arap kardeşlerimizle dostluğumuzu saygımızı ilişkimizi sürdürmek istiyoruz. Türkiye ilkelerinden hiçbir zaman taviz vermedi, ama kulağını sağa sola kabartarak bazı batı ülkelerinden gelecek talimatlarla toplanan, karar alanların Türkiye konusundaki tavrını bizim ciddiye almamızı da kimse beklemesin.”