Şems suresi, Şems suresinin okunuşu ve anlamı

Şems güneş anlamına geliyor. Şems suresi Kuranı Kerim''de 91. sıradadır. Şems suresi iniş sırasına göre ise 26. suredir. Şems suresi Mekke döneminde nazil olan surelerdendir. Şems suresi 15 ayeti kerimedir. İşte Şems suresi hakkında bilgiler ile Şems suresinin okunuşu ve anlamı...

Şems güneş anlamına geliyor. Şems suresi Kuranı Kerim'de 91. sıradadır. Şems suresi iniş sırasına göre ise 26. suredir. Şems suresi Mekke döneminde nazil olan surelerdendir. Şems suresi 15 ayeti kerimedir. İşte Şems suresi hakkında bilgiler ile Şems suresinin okunuşu ve anlamı...

Şems Sûresi, Mekke döneminde inmiştir. Sûre, 15 âyettir. Sûre, adını birinci âyetteki “eş-Şems” kelimesinden almıştır. Şems, güneş demektir.

Şems Sûresi’nin Nüzûlü Şems Sûresi, Mushaftaki sıralamada doksan birinci, iniş sırasına göre yirmi altıncı sûredir. Kadir Sûresi’nden sonra, Bürûc Sûresi’nden önce Mekke’de inmiştir.

Şems Sûresi‘nin Adı/Ayet Sayısı Sûre adını 1. âyette geçen “güneş” anlamındaki şems kelimesinden almıştır.

Şems Sûresi’nin Konusu Sûrede bazı önemli kozmik varlıklara ve olaylara yemin edilerek insan tabiatına hem iyilik hem kötülük eğilimlerinin verildiği bildirilmiş; bu eğilimlerini doğru kullanmayanların akıbetine örnek olmak üzere Semûd kavminin helâk edilişi anlatılmıştır.

ŞEMS SURESİNİN TÜRKÇE VE ARAPÇA OKUNUŞU İLE MEALİ

Şems 1 (Mealleri Karşılaştır): Veş şemsi ve duhâhâ. بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ وَٱلشَّمْسِ وَضُحَىٰهَا Güneşe ve onun aydınlığına andolsun,

Şems 2 (Mealleri Karşılaştır): Vel kameri izâ telâhâ. وَٱلْقَمَرِ إِذَا تَلَىٰهَا Onu izlediğinde Ay’a andolsun,

Şems 3 (Mealleri Karşılaştır): Ven nehâri izâ cellâhâ. وَٱلنَّهَارِ إِذَا جَلَّىٰهَا Onu ortaya çıkardığında gündüze andolsun,

Şems 4 (Mealleri Karşılaştır): Vel leyli izâ yagşâhâ. وَٱلَّيْلِ إِذَا يَغْشَىٰهَا Onu bürüdüğünde geceye andolsun,

Şems 5 (Mealleri Karşılaştır): Ves semâi ve mâ benâhâ. وَٱلسَّمَآءِ وَمَا بَنَىٰهَا Göğe ve onu bina edene andolsun,

Şems 6 (Mealleri Karşılaştır): Vel ardı ve mâ tahâhâ. وَٱلْأَرْضِ وَمَا طَحَىٰهَا Yere ve onu yayıp döşeyene andolsun,

Şems 7 (Mealleri Karşılaştır): Ve nefsin ve mâ sevvâhâ. وَنَفْسٍ وَمَا سَوَّىٰهَا (7-9) Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir.

Şems 8 (Mealleri Karşılaştır): Fe elhemehâ fucûrehâ ve takvâhâ. فَأَلْهَمَهَا فُجُورَهَا وَتَقْوَىٰهَا (7-9) Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir.

Şems 9 (Mealleri Karşılaştır): Kad efleha men zekkâhâ. قَدْ أَفْلَحَ مَن زَكَّىٰهَا (7-9) Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir.

Şems 10 (Mealleri Karşılaştır): Ve kad hâbe men dessâhâ. وَقَدْ خَابَ مَن دَسَّىٰهَا Onu kötülüklere gömüp kirleten kimse de ziyana uğramıştır.

Şems 11 (Mealleri Karşılaştır): Kezzebet semûdu bi tagvâhâ. كَذَّبَتْ ثَمُودُ بِطَغْوَىٰهَآ Semûd kavmi, azgınlığı sebebiyle yalanladı.

Şems 12 (Mealleri Karşılaştır): İzin baase eşkâhâ. إِذِ ٱنۢبَعَثَ أَشْقَىٰهَا Hani onların en bedbaht olanı (fesat çıkarmak için) ileri atılmıştı.

Şems 13 (Mealleri Karşılaştır): Fe kâle lehum resûlullâhi nâkatallâhi ve sukyâhâ. فَقَالَ لَهُمْ رَسُولُ ٱللَّهِ نَاقَةَ ٱللَّهِ وَسُقْيَٰهَا Allah’ın Resûlü de onlara şöyle demişti: “Allah’ın devesini ve onun su içme hakkını koruyun.”

Şems 14 (Mealleri Karşılaştır): Fe kezzebûhu fe akarûhâ fe demdeme aleyhim rabbuhum bi zenbihim fe sevvâhâ. فَكَذَّبُوهُ فَعَقَرُوهَا فَدَمْدَمَ عَلَيْهِمْ رَبُّهُم بِذَنۢبِهِمْ فَسَوَّىٰهَا Fakat onlar, onu yalanladılar ve deveyi boğazladılar. Bunun üzerine Rableri, suçlarından dolayı onları helâk etti ve kendilerini yerle bir etti.

Şems 15 (Mealleri Karşılaştır): Ve lâ yehâfu ukbâhâ. وَلَا يَخَافُ عُقْبَٰهَا Allah, bunun sonucundan çekinmez de!