SELAM GÜZEL ÜLKEM...

Kenan Yasan yazılarıyla www.milatgazetesi.com''da olacak...

Coğrafya olarak dünyanın en nadide toprak parçasında yaşarken, jeopolitik öneme istinaden içte ve dışta hainleriyle de münbid olması gayet doğal. E buna istinaden, değişim ve dönüşüm yaşanırken gündeminin de yoğun olması gayet tabii.

CHP'NİN CİNSEL İSTİSMARI

2015 yılında CHP'li bir milletvekilinin ilk kez meclis gündemine getirdiği 'Üç bin kişinin mağdur olduğu sosyolojik ve hukuki sorunun ortadan kaldırılması' çalışmasına yönelik önerge son günlerin tartışma konusu haline gelmişti. CHP'nin önergeyi incelemekten ziyade körü körüne eleştirme yolunu tercih etmesinden mütevellit, hükümet önergeyi yeniden inceleme gayretini göstereceğini bildirmiş ve geri çekmiştir. Şimdi, 14 yıldır tek başına iktidar olan partinin çıkaracağı bir önergeyi anlatamamasına mı yanalım yoksa CHP'nin çok iyi manipülasyon yaparak önergeyi sabote etmesini mi tartışalım. Bugün, Kılıçdaroğlu'nun siyasetin duayeniymiş gibi bir eda ile grup toplantısında ki özgüveni beni hayrete düşürdü.

Kıymetli dostlar, büyüklerin dile getirdiği 'Marifet iltifata tabidir, müşterisiz meta zayidir.' düşüncesinden hareketle, iktidar olduğu günden beri halk için çalışmayı ve milli üretimi başarmayı hedefleyen bir hükümetin her gün yeni bir önergeyle ülkeyi iyileştirme gayretine yönelik yapmış olduğu bu faaliyetlerin halkta bir karşılık görmemesinin sebebi düşünülmeli ve muhalefetten maksadın salt eleştiri olmadığı ve muhalefet kelimesinin epistemolojik anlamının bilinmesi gerekir. Buradan çıkarılacak iki sonuç vardır. Birincisi; Ak Parti hükümeti halka indirgenmiş bir önerge sunmamıştır. İkincisi ise bu önerge yerinde bir önerge olup halkın namus, iffet gibi kavramlara yüklemiş olduğu değer hafife alınarak hükümete yönelik bilinçli bir karalama politikası güdülmüştür. Bu önergeyi meclis gündemine getiren yapı çok iyi araştırılmalı zira halel getirilmek ve direkt bir hedef gösterilmiş olan kişi, ne mağdur kişiler ne de bu önergenin hassasiyetini düşünenlerdir, Bizzat Sayın Başbakan'ın karizmasının zedelenmesine yönelik bir çalışmadır.

AMERİKALARIN SAVAŞI

Doların hali ne olur bilinmez ama bildiğim bir şey var o da, derin Amerika ile demokrat Amerikalılar arasında bir savaşın var olduğu gerçeğidir. FED Başkanı 'Faizlerin artması için gerekli olan makro ekonomik ortam oluşmuştur.' diyordu. Bu söylem bizim gibi ülkelerde 'açıklamanın fiyatlanması'nı tetiklemiştir. Şimdi, ekonomik darbe, askeri darbe gibi tüm darbeler, her alanda şartların oluşması ile gerçekleşir. 15 Temmuz gibi Amerikan güdümlü bir darbeyi bertaraf etmiş olan Türkiye'de doların bu denli yükselmesi darbe sürecinin hala taze tutulması stratejisidir. Derin Amerika, 'faiz ve dolar' ile oynayarak, hala güçlü olduğu izlenimini vermektedir. Hatırlayın, Sayın C.başkanı iki hafta önce banka yöneticilerini toplayıp, faizin indirilmesi ve üretimin önünün açılması noktasında talimat vermişti. Bu açıklama ekonominin iyileştiğine yönelik bir adımdı ki bu durumdan hoşnut olmayanlar Sayın C.başkanı'nın önüne ket vurmak için dolar ve faiz tehditlerini kullanmayı uygun gördüler. G20 üyesi ülkelerden ziyade sadece biz de doların bu denli yükselişe geçmesi, darbe sürecinin yeni bir versiyonu olarak görülmelidir. Buradaki en önemli hedef ekonomi disiplinini bozmaktır. Türkiye Merkez Bankası'na düşen görev ise ait olduğu ülkenin değer yargılarını önemseyerek, üzerine düşeni yapması ve i'tidali elden bırakmaması olmalıdır.

GÖNÜL COĞRAFYASINDAN, GÖNÜL ADAMLARINA

Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadelerinden en önemli stratejik değere sahip olanı, şüphesiz gönül coğrafyamız tezidir. Birileri her ne kadar Pakistan ve ata yurtlarına yapılan ziyaretlerin öneminin idrakine varamasa da karşı dağlardan gelecek olan yankılar, tüm dünyada ses getirecektir. Bizden olmayanların, bizim geleceğimizi tayin etme lüksü de şansı da yoktur. Bizi, bizden olan bilir. Bu farkındalık kan ve gönül bağı iledir. Dünya hazır olsun ki birbirine gönülden bağlı olanların, idealleri ütopik değil, gerçeğin ta kendisi olacaktır.

ABİDE ŞAHSİYETLER

Bu köşede yazı yazacağımı öğrenince soluğu, yanında olmaktan feyz aldığım ve kendisinden bir çok şey öğrendiğim, Nuri Pakdil üstadımın yanında aldım. Davanın ehemmiyetinin bilincinden dolayı saçları ağarmış olsa da, kendileri doğru bildiği kanaatlerin izinden ayrılmayarak düşünce tarihimizin en önemli isimlerinden biri olmuştur. Bana katmış olduğu değerlerden dolayı kendilerine duacıyım. Necip Fazıl'ın yakın arkadaşlarından biri olan ve tanıştığım lahzadan beri, kendisiyle birlikte olmaktan şeref duyduğum, imanının yüzüne yansıdığı değerli hocam Hikmet Kuşçuoğlu'na ve her daim kanaatlerine danıştığım Muş Alpaslan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. A.Fethi Polat hocama selam ve muhabbetlerimi arz eder, istişarelerimizin bereketlenmesi ümidi ile iyi haftalar dilerim.

Kenan YASAN

22.11.2016