Eşiyle tanışmadan önce sigara içen, pizza ve şekerli gıdalarla beslenen adam kız arkadaşından etkilenerek rafine şekeri hayatından çıkardı.
Şekerin haberlere konu olması üzerine araştırma yapmaya koyulan adam çok ilginç sonuçlara ulaştı. İşte o ödülle belgeselde şekerle ilgili yer alan müthiş bilgiler.
4 kişilik bir aile bir haftada tükettikleri şeker ihtiyacını karşılamak için bir markete gitse 6 kg şeker almalı ve hepsini bir haftada tüketip aynı şeyi diğer haftalarda da devam ettirmeleri gerekirdi.
Şeker o kadar yaygın hale geldi ki, şeker içeren ürünler raflardan kaldırılsa geriye sadece ürünlerin yüzde 20'si kalırdı.
Şeker önceleri şeker kamışından elde ediliyordu. Şeker kamışı ticaretli Hindistan'a ulaşmış, 12. yy'da Avrupa'ya ulaşmış ve zor bulunduğundan kraliyet sembolu haline gelmiştir.
Kraliçe 1. Elizabet şekere adeta aşık olmuştur. O kadar ki dişleri çürümüş ve kararmıştır.
20. yy'ın başlarında şeker hala çay veya kahveye atılacak ikramlık bir şey olarak görülüyordu.
1955'te bugün yediğimiz şeker miktarına bir olay yol açtı. 23 Eylül 1955'te ABD Başkanı Dwight D. Eisenhower kalp krizinden öldü. Bir doktor sorunu yağ olarak açıklarken, diğeri şeker olarak açıkladı.
20 yıl boyunca bu konu çok tartışıldı. Yağ günah keçisi olurken, şeker baş tacı oldu. Zaman yağsız yiyecek zamanıydı. Gıda sektörü yağı ortadan kaldırmayı hedeflerken, kalorinin yerini doldurmak , lezzeti korumak için şeker kullanmaya başladılar.
Belgeseli çeken şahıs bu noktada şekerin kendi vücudundaki etkilerini görmek için bir grup uzmanla deney yapmaya karar veriyor.
Ortalama bir Avusturalyalı ele alındı. Günde 40 tatlı kaşığı tüketmesi gerekiyordu. Bu miktar bir çok insanın yediği işlenmiş gıdalarda bulunuyordu.
Öncelikle kan testi yaptırdı. Kan şekerini tespit etti. Kalp ve karacaiğer testlerine de girdi. Boy, kilo ve kan basıncını da ölçtürdü.
Deney öncesi çok 76 kilo, çok sağlıklı bir karaciğeri ve batılıların geneline göre sağlıklı bir vücudu ardı.
Ekmek, makarna, sebze ve tahıl hepsi beynimiz için glikoza dönüşüp kalırlar. Ama bunu hem hücrelerimiz hem de organlarımız kullanır. Yani glikoz olmasa siz de olmazdınız.
Sıradaki laktoz ipek kadar pürüssüzdür. Memelilerin aldığı ilk şeker anne sütünde görülür. Peynir, süt ve yoğurta da bulunur.
Yaygaranın kaynığı ise sakkarozdur. Bazıları tehlikeli derken bazıları şüpheli bulur. Kahve veya çayımıza attığımız şekerdir sakkaroz.
Masa şekeri olan sakkaruz iki şekerden oluşur. Yüzde 50'si glikoz, yüzde 50'si ise fruktozdur.
Geçmişte fruktoz çok nadirdi. Meyve, sebze ve balda vardı. Ama artık her yerde fruktoz var. Yediğimiz bir çok yiyecekte var.
Fruktoz besini tatlı hale getirir. Dünyadaki insanların hastalanmasında fruktozun rolü olduğu söyleniyor.
60 günlük deneye başlayan adam, doğal olarak kabul edilen gıdılarla günde 40 tatlı kaşığı şeker alacak ve her zamanki sporuna ve diğer faaliyetlena devam edecek.
12. günde ilk kez tartıldığında 79.3 kg çıktı. 12 günde 3.2 kilo almıştı. İşin ilginç yanı çikolata ve dondurma yemeden sadece "sağlıklı" zannedilen yiyecekleri yiyerek bu hale gelmişti.
Göbeğinde viseral yağ oluşmaya başlamıştı. Yani göbek altında değil, iç organlarının çevresinde yağ tabakası oluşmaya başlamıştı. Bu yağlar da metobolik hastalıklara yol açıyordu. Tip2 diyabet, obezite ve kalp krizi gibi...
15. gün ise içinde şeker bulunan gıdalar yerine, sos, yoğurt vb o gıdadaki şeker kadar toz şekeri ekleyerek yemeye başladı. Tavuğa bile şeker ekledi, suya da şeker ekleyerek içeçek yaptı.
Deneyin ortasında kan tahliline gitti. Tahlillere göre en büyük değişiklik enzim seviyelerinin birinde çok büyük artış olması. ALT enziminde büyük artış vardı. Karaciğer hücrelerini özlerini salıyor demek yani ya ölüyorlar veya zarar görüyor. İçleri yağla doluyor demek ki. Karaciğer yağlanması açıkça tespit edildi. Ancak bunun 2-3 haftada olması çok ilginç. Şeker vücuda ne yapar? Bir aktör vücudunun kullanılması için gönüllü oldu. Şeker vücuda girince ikiye ayrılır. Fruktoz ve glikoz. İkisi de karaciğere gider. Glikoz ciğerde etkili bir şekilde halledilir. Ya çabuk enerji olarak kullanılır veya yedek pil gibi sonrası için depolanır. Fruktoz ise karaciğerde düzenlenmez. Çünkü fruktoz doğda az bulunur. O yüzden de gereğine bakmaksızın kan dolaşımından püskürtürz. Tüm piller dolu ise de şekeri hemen yağa dönüştürür. Bu yağın bir kısmı ciğerinizde kalır ve insülün direncini ve diyabet riskini artırmış olursunuz.
Ayrıca karaciğerdeki bu yağ triglesit olarak kan dolaşımında gönderilir. Bu da aşırı kilo, damar tıkanması ve kalp hastalıklarına sebep olur.
Şeker ve ekmek, makarna gibi gıdaları yerken çok fazla glikoz tüketiriz. İnsilün salgılanır. İnsülün hücrelerin kapısını açan anahtar gibidir. Böylece hücreler tüm glikozu emer. Kan dolaşımından temizler ve glikozu enerji olarak yakar. Kanda ne kadar glikoz var ise o kadar insülün salgılanır. Ancak bizim için önemli olan kandaki insülün glikoz ile uğraşırken yağ hücrelerine yağa tutunmalarını söyler. Böylece yağ yakma aşamalarını yok eder.
Yani çok şeker yiyerek yağı vücudumuza alıp karaciğer yağlanması yapıyoruz. Artı glikoz yüzünden yağ hücrelerimize yağa tutunmalarına söyleyen insülün seviyesi aynı kalıyor. İnsülün şekerle uğraşırken yağı yakamayız.
Bir sabah uyandığında kendisini çok halsiz hissettiğni fark etti. Güne muz aromalı meyve suyu ile başladı. Şekerden fiziksel etkilendiği gibi ruh hali de olumsuz yönde etkileniyordu.
Şeker yediğinde aşırı uyarılmış hissediyordu. 45 dakika kadar bu durum devam ederken, sonrasında ise bitkin hissediyordu. Bir sonraki alıma kadar dalgın ve uzak hissediyordu. Ancak o zaman konsantre olabiliyordu. Eşi de onu doğrulayarak, ilgisinin azaldığını ve dikkatinin dağıldığını fark ettiğini söyledi.
Uzmanlar diyor ki. Beyin ve vücud glikoz ile çalışır. Glikoz seviyesi bir inip bir çıkıyorsa ve böyle sürüyorsa akli işleviniz de dengesiz olur. Glikoz seviyesi dengeli ise durumunuz daha denegeli olur.
Şeker yediğimde içimden çocukça şeyler yapmak geçiyor. Eşi "günlük hayatta da böyle oluyor ama farkı şu ki önceden olmayan manik bir durum var" diyor.
Şeker yendiğinde vücud insulin gönderir ve hücrelere taşınarak enerji elde edilir. Ancka kan şekeri şeker hızlı bir çıkış yaptığı gibi hızla düşer.Buna karşı da vücut adrenalin gibi tekrar tatlı yemen gerektiğini mesaj gönderen stres hormonları salgılar. Canın yine tatıl yemek ister. Böylece eski halimize geri döneriz. Vücud yine insulin salgılar ve kan şekerimiz yine düşer. Bu da ruh halinde değişimlere yol açar. Bu şekerin çıkması ve inmesi. Adrenalin de bu durumda anksiyete ve panik atağa sebep olur.
2002'de aborjinlerle yaşadığında onların az şeker tüketimine şaşırmıştı. Aborjinler bütün bir yıl boyunca yalnızca 2-3 küçük parça kadar şeker tüketiyordu.
Aborjinlerin yoğun yaşadığı bir bölgeye gitti. 40 yıl önce insanlar besinlerinin büyük çoğunluğunu topraktan elde ederken, bugün gıdalarının neredeyse tamamını marketlerden almaya başladılar. Amata'da hastalık yok iken, bugün halkın sağlığı hızla kötüleşti.
Amata'da harekete geçen sivil inisiyatif şekerli gıdalara savaş açtı ve halk da bilinçlenmeye başladı. Listeden ilk olarak kolayı çıkardılar. Kola hayatlarından çıktı. Kısa bir sürede Amata bölgedeki en düşük şeker alım oranına sahip oldu.
Tam her şey yoluna girecekken hükümet bu grubun fonunu kesti. Fon aborjin olmayanlara verildi. Kola ortadan kalksa da halk şeker üreten diğer ürünleri tüketmeye devam etti. Sonuçta sağlıklarını yitirdiler.
Deneyin birinci ayında 81.2 kg oldu. Yani 1 ayda 5 kilo kadar almıştı. 76 kilodan 81.2'ye gelmişti. Bel çevresi ise 91 olmuştu. Yani 7 santim artmıştı.
İyi yağlardan veya proteinden yemedeği için daha çok atıştırıyor ve yiyordu.
Deneyin bu aşamasında ABD'ye gidiyor. Ancak orada içinde 40 tatlı kaşığı şekerden daha azı olan gıda bulmakta zorlanıyor. Yemekte bol miktarda şey şeker dışında yüksek fruktozlu mısır şurubu denen bir tatlandırıcı. Esas dağıtım sistemi ise meşrubat. Bu da ABD'lilerin sindirim sistemine yılda 4 bin tatlı kaşığı eklemek demek.
İnsanlar şunu anlamıyor. Yüksek fruktozlu mısır şurubu ve şeker aynı şey. Sektör insanların ikisini ayrı görmeleri için çok uğraştı. 20 yıl sonra insanlar suçlamaya başladı. Bunun üzerine aynı sektör şekerle farkı olmadığını söylemeye başladı. Ancak bu kez de şeker endüstrisi hayır farklısın demeye başladı.
Şirketler bunun üzerine yüksek fruktozlu şeker için farklı ifadeler kullanmaya başladı. Tüm şekerler, esmer şeker, beyaz şeker, yüksek fruktozlu mısır şurubu, meyve suyundan meyve suyu konsantresi sağlığınızı eşit derecede etkiler.
Deneyin ilerleyen aşamasında midesinin bulandığını, başının ağrıdığını ve kendisini iyi hissetmediğini fark etti. Düzgün yemek bulmak çok zordu. ABD'de sağlıklı bir şey bulmanın neredeyse imkansız olduğunu fark etti.