Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump’ın ülkemize yönelik savurduğu küstah tehditler ne akla ne de vicdana sığmakta, Amerikan hegemonyasının sağlanması için gösterilen ikircikli politikaları açıkça ortaya çıkarmaktadır. Terörizmle mücadelesinde kapsamlı, etkin ve kararlı bir strateji izleyen Türkiye, bölgesel krizlerle beslenen PKK’ya yönelik temposu gittikçe artan proaktif tedbirler almaya başlamıştır. Bu çerçevede gerçekleştirdiğimiz Barış Pınarı Harekâtı, teröristlerin Misak-ı Milli sınırları içerisinde veya dışında hareket serbestisinin kısıtlanmasının yanında coğrafyamız dışında barındığı alanların süreklilik dâhilinde etki altına alınması, imha edilmesinin sağlanması ve vatan sınırlarının korunması amaçlanmaktadır.
Tüm dünyayı boyunduruğu altına alarak mazlum milletleri sömürme amacıyla hunharca saldırganlık gösteren ABD, Suriye üzerinden aynı zamanda PKK’nın bir terör örgütü olarak anılmasını engellemek, onu önce bir direniş örgütü, ardından düzen kurucu bir siyasal yapıya dönüştürmek arzusuyla hareket etmektedir. Ulus kimliğine ve milli bilince sahip olmayan ABD, ulusal egemenlik ve milli değerler ekseninde toplanarak kenetlenen ve bağımsızlık mücadelesi veren milletlerin kutsal savaşı karşısında en büyük engel olma hedefini her geçen gün farklı biçimlerde göstermektedir. Asya Pasifik’te, Orta Doğu’da, Afrika’da, Doğu Avrupa’da, Latin Amerika’da ve coğrafyamız Anadolu’da hegemon güç olarak, dünya iktidarını sağlamayı isteyen Trump’ın, söz konusu bölgelerdeki terör örgütleriyle ortaklıklar kurduğunu net olarak görmekteyiz. Sözün özü ABD, çıkarları neredeyse oradadır. Biz ülkemizin çıkarlarını tüm insanlığın çıkarları ile eşdeğer görürken sözde demokrat sözde hümanist batı zihniyeti kendisinden olmayana olan düşmanlığını kirli oyunlarla yürütmeye devam etmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti onun bunun lütfu, ikram ve bağışı değil, tarihi bir kavşaktır. Milletimiz, uluslararası aktörlerin maşası olan terör aracılığıyla kurgulanan hesapları çok net görmekte, birliğinden ve beraberliğinden asla taviz vermemektedir. Ülke olarak iktidarı ve muhalefeti ile kısır çekişmeleri, sen-ben kavgalarını bir tarafa bırakarak akli selim bir tavırla kurşunla kaynatılmış duvar gibi saf tutmanın ve birbirimize daha çok kenetlenmenin mücadelenin bekası için büyük önem taşıyacağını hatırlatmak isteriz.
Millet olmadan cemiyet olmanın mümkün olamayacağına olan inancımızla, milli birlik ve beraberlik için her aşamada elini taşın altına koymaya hazır olduğumuzu, yüreğimizden çektiğimiz iman mürekkebini, kan kırmızısı bir kalemle ve silinmez harflerle semaya nakşettiğimiz, vatanımızın ebedi tapusu, gökkubbeye astığımız firuze duygularımızın en latif namesi bayrağımızı sonsuza kadar dalgalandıracağımızı bildirirken, Yüce Allah’dan, “Türk İstiklalini, Türk Cumhuriyeti’ni İlelebet Muhafaza ve Müdafaa Eden” ordumuzu muzaffer kılmasını niyaz ederim.
Saygılarımızla,
İsa GÖK Genel Başkan