Secde suresinin nüzul sebebi..

Surelerin muhtevasını daha iyi anlayabilmek adına meallerinin yanında tefsirlerine de bakılması öneriliyor. Tefsirleri ile beraber de surenin hangi olay üzerine indiğini bilmek de önemli. Peki Secde suresi hangi olay üzerine nazil olmuştur? Secde suresi neden indirilmiştir? Secde suresinin neden indirildiğine dair detaylı bilgiler haberimizde yer alıyor. İşte Secde suresinin nüzul sebebi...

Surelerin muhtevasını daha iyi anlayabilmek adına meallerinin yanında tefsirlerine de bakılması öneriliyor. Tefsirleri ile beraber de surenin hangi olay üzerine indiğini bilmek de önemli. Peki Secde suresi hangi olay üzerine nazil olmuştur? Secde suresi neden indirilmiştir? Secde suresinin neden indirildiğine dair detaylı bilgiler haberimizde yer alıyor. İşte Secde suresinin nüzul sebebi...

SECDE SURESİ NEDEN İNDİRİLMİŞTİR?

“Rablerine korku ve ümit ile dua ederek…” ayetinin (16. ayet) nüzul sebebiyle ilgili olarak Bezzar, Bilâl’den naklediyor: Biz mescidde oturuyor­duk. Peygamberimiz (s.a.)’in ashabından bir grup ise akşam namazından sonra yatsıya kadar namaz kılıyorlardı. Bunun üzerine 16. ayet nazil oldu: “Rablerine korku ve ümitle dua ederek (çok ibadet etmekten dolayı) yanları (vücutları) yataklarından uzak kalır.” Fakat bu rivayetin isnadında zayıflık vardır.

Vahidî en-Neysabûrî Malik b. Dinar’dan naklediyor: Enes b. Malik’e bu ayetin kimin hakkında nazil olduğunu sordum. Şöyle cevap verdi: Rasulullah (s.a.)’in ashabından bazıları akşam namazından sonra yatsı namazı­na kadar namaz kılıyorlardı. Bunun üzerine Allah Tealâ onlar hakkında bu ayeti indirdi. Bu, Katade ve İkrime’den rivayet edilmiştir.

Muaz b. Cebel, Peygamberimiz (s.a.)’in “Onların vücutları yatakların­dan ayrılır.” ayeti hakkında: “Bu kulun gecenin başında namaz kılmasıdır.” dediğini rivayet etmektedir.

Hasan-ı Basrî, Mücahid, İmam Malik ve Evzaî şöyle diyor: Bu ayet ge­celeyin teheccüd namazı kılanlar hakkında inmiştir.

İmam Ahmed, Tirmizî, Neseî ve İbni Mace, İbni Cerir, Hakim ve İbni Merdüveyh’in Muaz b. Cebel’den naklettikleri şu hadis-i şerif bu nüzul se­bebinin doğru olduğuna delâlet etmektedir:

Muaz b. Cebel anlatıyor: Bir yolculukta Peygamberimiz (s.a.) ile be­raberdim. Bir gün ona yakın bir yerde bulunuyordum. O sırada yürüyor­duk. Ben Efendimize:

– Ey Allah’ın Nebisi! Bana beni cennete sokacak ve beni cehennemden uzaklaştıracak şeyi haber ver, dedim. Efendimiz (s.a.):

– Sen büyük bir şey sordun. Bu Allah Tealâ’nın kolay kıldığı kimseler için kolaydır: Allah ‘a hiçbir şeyi şirk koşmadan kulluk edeceksin. Namazı dosdoğru kılacaksın. Zekâtı vereceksin. Ramazan orucunu tutacaksın. Bey-tullahı haccedeceksin, dedi ve şöyle devam etti: Sana hayır kapılarını göstereyim mi? Oruç kalkandır. Sadaka günahı söndürür. Bir de gecenin ortasın­da kişinin kıldığı namaz… Sonra da “Onların vücutları yataklarından uzak kalır.” ayetiyle ondan sonraki ayeti okudu.

Peygamberimiz (s.a.) sonra şöyle buyurdu: Sana işin başını, direğini ve en yüce noktasını haber vereyim mi?

– Evet ey Allah’ın Rasulü! dedim. Efendimiz:

– İşin başı İslâm’dır. Direği namazdır. En yüce noktası ise cihaddır, de­di. Sonra da:

– Sana bütün bunların hepsine nasıl sahip olacağını söyleyeyim mi? dedi. Ben de:

– Evet ey Allah’ın Rasulü! dedim. Efendimiz eliyle dilini tuttu ve:

– Dilini tut, buyurdu. Ben:

– Ey Allah’ın Rasulü! Biz konuştuklarımızdan dolayı da hesaba çekile­cek miyiz? dedim. Efendimiz:

– Ey Muaz! Annen seni kaybetsin. İnsanlar cehenneme yüzüstü -veya bir başka rivayete göre: göğüsleri üstü- dillerinin işlediği kusurlardan baş­ka bir şey sebebiyle mi düşüyorlar sanıyorsun?

“Hiç mümin olan kimse…” ayetinin (18. ayet) nüzul sebebi ile ilgili Va­hidî ve İbni Asakir, İbni Abbas’m şöyle dediğini rivayet etmektedirler: Velid b. Ukbe b. Ebî Muayt, (Bedir günü) Hz. Ali’ye şöyle demişti:

— Benim kılıcım senin kılıcından daha keskin, benim elim senin elin­den daha uzundur. Benim askeri birliğim, senin birliğinden daha güçlüdür.

Hz. Ali ona şu cevabı verdi:

— Sus, sen sadece bir fasıksm.

Bunun üzerine 18. ayet nazil oldu: “Hiç mümin olan kimse fasık gibi olur mu? Elbette eşit olamazlar.” Ayet “mümin” kelimesiyle Hz. Ali’yi, “fa­sık” kelimesiyle Velid b. Ukbe’yi kastetmektedir. [Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 11/218.]

“De ki fetih gününde kâfirlere iman etmeleri…” ayetinin (29. ayet) nüzul sebebi ile ilgili olarak İbni Cerir Katade’den şöyle naklediyor: Sahabe,

– Bizim için pek yakında istirahata kavuşacağımız ve nimete ulaşaca­ğımız bir gün olacak, dediler. Bunun üzerine müşrikler:

– Eğer siz doğru sözlü kimseler iseniz bu fetih ne zaman? dediler. Bu­nun üzerine bu ayet nazil oldu. [Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 11/227.]

Kâfirlerin kıyamet günü hesap makamındaki zillet, rezil olma ve utanç durumlarını ve onların uğrayacakları şiddetli ebedî azabı beyan et­tikten sonra, Cenab-ı Hak dünyadaki iman ehlinin Rablerine itaatte bu­lunma, O’nu ta’zim etme, O’na hamdetme ve nafilelerle O’na yaklaşma hal­lerini ve amellerinin mükafatı olarak Allah’ın kendileri için hazırladığı ni­metleri ve sevinci beyan etti.