Savunmasız İran isteniyor

ABD'nin İran ile yapılan nükleer anlaşmayı tek taraflı feshederek 90 ile 180 gün içerisinde devreye girecek yaptırımlar süresinin önemli olduğuna değinen İran Araştırmaları Merkezi uzmanı Mehmet Koç, "Bu tanınan süre zarfında Trump oluşturduğu baskıyla İran'ın bütün savunma sistemini indirmesini istiyor. Bu da İran'ın kolay kolay kabul edebileceği bir şey değil" dedi.

NEŞAT GÜNDOĞDU/ANKARA

Foto, nükleere anlaşma, koç

İran Araştırmaları Merkezi (İRAM) uzmanı Mehmet Koç, ABD'nin İran ile yapılan nükleer anlaşmadan tek taraflı olarak çekilmesini MİLAT'a değerlendirdi. Koç, İran'ın anlaşmadan çekileceğine dair bir kuşkunun sürekli olduğunu ve buna göre mekanizmalar kurulduğunu belirterek "Batı ülkelerinden anlaşmanın tek taraflı feshi konusunda bir öngörüde bulunulmadığı için anlaşmada böyle bir mekanizma kurulmadı" dedi. Koç, anlaşmanın hukuki olarak devam ettiğinin altını çizmesine rağmen ABD'nin anlaşmadan çekilmesinin büyük bir etki yaptığını ortaya koydu. Koç, ABD tarafından yaptırımların tekrar devreye gireceği 90 ile 180 gün arasında yeni bir anlaşma sağlamak için İran'ın sıkıştırılacağını kaydetti.

İran ile yeni anlaşma yapılacak

"İran'ın anlaşmadan çekildiğini açıkladığı anda, BM Güvenlik Konseyi kararıyla askıya alınan yaptırımlar otomatik devreye girecekti" diyen Koç, bu nedenle İran'ın, ABD'nin bu tepkisi karşısında anlaşmadan direkt çıkamadığını söyledi. Koç, diğer beş ülke anlaşmayı sürdürme taraftarı olduğunu söylediği müddetçe anlaşmanın feshedilemediğini kaydederek şunları söyledi: "ABD olduğu için bu durum anlaşmayı neredeyse hükümsüz hale getirdi. Yaptırımlar da 90 ile 180 gün içerisinde devreye girecek. Aslında bu tanınan süre zarfında Trump oluşturduğu baskıyla İran'dan istediklerini almaya kararlı. ABD bu anlamda İran bir kaç şey istiyor. Bunların birincisi anlaşmanın süresiz hale getirilmesi. İkincisi, balistik füzelerin bu nükleer çalışmanın bir parçası olarak geliştirildiğini dolayısıyla bunların menzillerinin düşürülmesini. Şu an iki bin km'nin üzerine çıkmış durumda bunların menzili ama 300 km'ye düşürülmesinden bahsediliyor. Bu İran'ın savunma stratejisine ciddi anlamda bir darbe vurur. Öte yandan İran'ın bölgedeki istikrarsızlaştırıcı rolüne de vurgu yapılıyor. Yani bu anlaşma uluslararası barışa ve güvenliğe katkı sunması gerekirken İran buradan elde ettiği avantajları ve elde ettiği gelirleri bölgedeki vekalet savaşlarıyla bölgeyi istikrarsızlaştırmada kullandı. Bu siyasetten vazgeçmesini istiyor. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu müfettişlerinin şüpheli gördükleri bütün askeri ve ya diğer yerlerin denetimlerini hiç izin almadan yapma yetkisinin verilmesi isteniyor. Bunlar açıkçası İran'ın bütün savunma sistemini indirmesini istiyorlar. Bu da İran'ın kolay kolay kabul edebileceği bir şey değil."

İran'da sert tartışmalara olacak

ABD'nin, müttefikleri İsrail, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri'ni destekleme istediğinin ortada olduğunu söyleyen Koç, "İran'ın aslında bütün gücünün kontrol altına alınması tabi ki İsrail'in güvenliğidir" diyerek şu ifadeleri kullandı: "ABD, burada İran halkının kazançlı çıkacağı bir yaptırım uyguladıkları izlenimini verdi. Bu yaptırımların rejimi hedef alacağını açık bir şekilde belirtmiş oldu. İran halkı bizim bu tutumumuz karşısında tavır almasın istediler. Hatta tam tersine 'rejimi sıkıştırıp halkın lehine tavizler almaya çalışacağız' imajını çizdiler. Çünkü bunun içerisinde insan hakları konusu, demokratikleşme, düşünce özgürlüğü meseleleri getirilip İran'ın önüne konulacak. İdamlar konulacak. O yüzden bir taraftan da İran halkının dış düşman karşısında mobilize olmasına fırsat vermeden halka da bu yumuşak mesajları vermiş oldu. Ama İran içerisinde kendi yanında hareket oluşturabilmeleri şüpheli. Ülke içerisinde meşru siyaset yapan Reformistler, onlarda iktidarın ortağı şu an. Ama iktidarın elinden bir şey gelmiyor. İktidar oldular ama muktedir değiller. İran'daki vesayetçi kesimdekiler öncelikle Ruhani'yi suçlayacak, Ruhani'nin bu kesimlerle bir sürtüşmesi olduğu biliniyor. Ruhani'nin ilk yaptığı açıklama devlet başkanı olarak söylenmesi gereken şeyleri söyledi aslında çok ötesinde veya gerisinde durmadı. Ülke içerisinde bu tartışmanın sertleşeceği kesin."

İsrail'in Hizbullah planına destek

Koç, AB'nin İran ile nükleer anlaşmadan ve ticaretinden vazgeçmek istemediğini belirterek, "ama balistik füzeler ve bölgedeki istikrar bozucu tavırları noktasında ABD ile hem fikirler" şeklinde konuştu. Koç şu değerlendirmelerine şu şekilde devam etti: "Bu müzakereyi artık AB yönetecek. O istekleri dile getirerek İran'ı ikna etmeye çalışacaklardır. İran düzenleme yapmak istemese de eninde sonunda geri adım atacaktır çünkü ülkedeki ekonomik koşullar gerçekten halkı sıkboğaz etmiş durumda. Türkiye, bölgede daha fazla istikrarsızlık istemiyor. İran, bir şekilde istikrarsızlıktan ve krizden beslenen bir ülke ama Türkiye, istikrar ve güvenden beslenen bir ülke. Yani ticaretini gelişimini, bölge ile olan entegrasyonunu ancak istikrar ve güven var olursa yürütebiliyor. Hizbullah'ın güçlenmesi İsrail'in lehine değil. İsrail uygun uluslararası ve bölgesel koşulları bekliyor veya o koşulları oluşturma çabasında. Bu hamle ile İran'ı olabildiğince köşeye sıkıştırarak İsrail'den Hizbullah'a karşı bir müdahale geldiği zamanda İran'ın kendi sorunları nedeniyle buraları destekleyecek konumda olmamasını sağlanacak. İki taraflı bir durum hem İran'a yönelik bir baskı hem de İran'ın etkinliği olan tüm bölgelere doğrudan bir müdahale söz konusu."