Türkiye’nin kalıpların dışına çıkıp ‘dünya beşten büyüktür’ demesinin ardından farklı bir yaklaşımla karşılaştığını ifade eden Murat Ferman, “Savunma sanayimizdeki gelişmeler başta ABD olmak üzere dünya için bir tehdit. Çünkü bu pastadan pay almak istiyorlar. Türkiye’nin bu yüzden önünü kesmeye çalışıyorlar” dedi.
SÖYLEŞİ: ÖZLEM DOĞAN
Türkiye uzun süredir karşı karşıya olduğu ekonomik saldırıya karşı mücadelesini sürdürüyor. Kredi derecelendirme kuruluşların seçim öncesi maksatlı açıklamaları, ABD’nin Rahip Brunson’u bahane ederek ekonomimizi apaçık hedefe koyması ve doların yükselmesiyle devam eden süreçte Türkiye, Yeni Ekonomik Program ve tedbirlerle ekonomik sıkıntıyı aşıp normale dönmeye çalışıyor. Ekonomimizdeki son durumu Işık Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Ferman’la konuştuk.
Batı kendi operasyonlarının bedelini ödetiyor
Yaşadığımız ekonomik sıkıntının başlangıcı ve kaynağı nedir?
Olayları sıcağı sıcağına yaşarken bunu net olarak göremiyoruz ama 2008 küresel ekonomik krizinin hâlâ devam ettiğini söyleyebiliriz. Batı her şeyi yapar, kirli çamaşırlarını da filmlerle, romanlarla bir ürün olarak sunarak temize çıkarlar. Bu sistemin bir başka illeti olarak da gerek askeri gerekse ekonomik tüm operasyonlarının bedelini üçüncü dünya ülkelerine ödetmek isterler.
Dövizle kredi alan özel sektör ne olacak?
İki sene önce ABD Merkez Bankası (FED) Başkanı Janet Yellen sıkılaştırma politikasına gideceklerini açıklamıştı. Bazı şirketler bunun tedbirini almış ama bizim şirketlerimiz döviz kredisi almaya devam etmişti. ‘Herkes başının çaresine baksın’ diyemeyiz. Sonuçta şirketler de bizim değerlerimiz. Başka ellere geçmemeleri lazım. İş yapma tarzımızı değiştireceğiz. Bir liralık sermaye ile on liralık iş yapılamaz. Modern teknolojiyle, etkin, etkili ve verimli çalışacağız. Talepteki dengelere derhal cevap vereceğiz.
Artık bürokrasi ayak dirememeli
Yeni sistemde yeni ekonomik program nasıl işleyecek?
Milletimiz başkanlık sistemine işler daha çabuk yürüsün diye teveccüh gösterdi. İşi yapanla hesap veren aynı kişiler olsun diye oy verdi. Artık bürokrasinin ayak dirememesi lazım. Tam geçiş döneminde saldırı altında kaldık. Bunun getirdiği zaafların da mümkün olduğu çerçevede tahkim edilmesi gerekiyor.
Bankalar ‘Benden başka herkes ölsün’ mantığından vazgeçmeli
Bankaların kredide yüksek faiz oranlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bankalar iş yapma modellerini değiştirmeli. Kredi verme risk değerlendirme metotlarını değiştirerek beş lira kredi için elli beş liralık tapu isteme yaklaşımını bırakmak zorundalar. Esnek ve dinamik olarak kar marjımızı makul tutacağız. Günü kurtarma yaklaşımıyla kâr edip ‘benden başka herkes ölsün’ mantığıyla bu iş yürümez. Ekonomi bir araçtır, amaç değildir. Bazı eski alışkanlıklarımızdan sıyrılmamız gerekiyor.
Yeni Ekonomik Program kamuoyuna nasıl yansıdı?
Yeni Ekonomik Program, beklenti dozu yükseltilmiş bir ortamda kamuoyuyla paylaşıldı. Orta vadeli program geleneğinin zenginleştirilip farklılaştırılmış yeni bir isimle kamuoyuna mal edildiğini biliyoruz. Ekonomimizin içinde bulunduğu sıkıntılı durum çerçevesinde eskinin devamı olan orta vadeli bir programın yetersiz kalacağı belliydi. Ekonomi beklenti yönetimidir. Bu beklenti yönetiminde karamsarlığa ve negatif duruşlara yer yoktur, iyimser sonuçlar elde edilemez.
İhtiyatlı iyimser olmalıyız
Yeni Ekonomik Program’ın çizdiği iyimser tabloya nasıl yaklaşmamız gerekiyor?
İyimser tavrımızı koruyacağız ama ihtiyatlı iyimser olacağız. Yeni Ekonomik Program’ın bu doza yakın olduğunu görüyoruz. Paylaşılan hedefler ve alınacak mesafelerin herhangi bir engelle karşılaşmadan yaşanılacak değişimlerin mümkün olduğu kadar aksamaya uğramadan gerçekleşeceğini ön görüyoruz.
Örnek verecek olursak?
Altı ay içinde ihracat yapısında önemli ve radikal sayılabilecek değişikliklerin gerçekleşebileceği varsayılıyor. Rakamlara baktığımız zaman böyle olması gerektiğini görüyoruz. Tasarruf konusunda belirtilen rakamların bürokrasinin de destek ve olumlu yaklaşımıyla bir inkıtaa uğramadan gerçekleşeceğini varsayıyoruz.
Özel sektörün beklentilerini karşıladı
Yeni Ekonomik Program, iş çevreleri tarafından nasıl karşılandı?
TÜSİAD, açıklandıktan hemen sonra yayınladığı belgede Yeni Ekonomik Programı dengeli, gerçekçi ve herkesin etrafında buluşması gereken bir metin olarak nitelendirdi. Özel sektör başta olmak üzere genel kanaat beklentilerin karşılandığı yönündeydi.
Yeni Ekonomik Program içinde bulunduğumuz sıkıntılara çözüm bulmak adına yeterli mi?
İçinde bulunduğumuz durumda dik bir duruş gösterip kalıcı bir çözüm ortaya koyabilmek için bazı bütünleştirici ve sinerji yaratıcı yaklaşımlara ihtiyacımız var. Bu anlamda Yeni Ekonomik Program tek başına yeterli değil. Güçlü bir sacayağı gibi 2019 mali yılı bütçesi ve 11. kalkınma programıyla beraber değerlendirilmesi gerekir. Teknik ve altyapı bakımından güzel olmakla birlikte iyimser dozu yüksek olan bu program artık kamuoyunun malıdır.
Yumuşak karın ve açık bırakmayacağız
O halde yeni planlamalarla eksiklerinin giderilmesi gerekiyor öyle değil mi?
Tasarruf hedefleri var fakat bütçe ayakları ortada olmadığı için projeler konusunda rivayetler dolaşıyor. 11. Kalkınma planında genel prensiplerin uygulamaya yönelik platformda nasıl yapılandığını görmemiz gerekiyor. O yüzden süratle bunun tamamlanması şart. Kırılganlıkları gidermek istiyorsak yumuşak karın ve bir açık bırakmayacağız.
Bu ekonomik sıkıntıyı uzun vadede nasıl giderebiliriz?
Dünyanın içinde bulunduğu ortamda ve Trump gibi bir aktörün olduğu atmosferde uzun vadeli sözü gerçekçi olmaz. Yani sürdürülebilir olmak önemli. Tribünlere oynamak değil uzun soluklu davranmak zorundayız. Bu ekonomik stresi gidermemiz lazım.
Türkiye kurban mantalitesinden kurtulmalı
Türkiye’nin son yıllardaki duruşunun yaşadığı ekonomik saldırılardaki etkisi nedir?
‘Biz kurbanız, herkes bize saldırıyor’ mantalitesinden kurtulmamız lazım. Türkiye son dönemde bu mantaliteden kurtuldu. Dik duruşumuzu gösterdik. Henüz oyun kurucu değil ama oyun bozucu, oyun kurucuların görmezden gelemeyeceği oyunculardan biri olma vasfını kazandık. Türkiye artık her şeye baş sallayan ülke değil. Bununda getirdiği bir bedel var. O yüzden buna da hazırlıklı olmamız lazım.
Berat Albayrak’ın ‘McKinsey’la çalışma kararı aldık’ açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bir denetleme firması olan McKinsey ve benzer kuruluşlar Türkiye’ye daha önce de hizmet verdiler. Aslında bu anlaşma zamanlama açısından kötümser değerlendirme yapmak isteyenlerin eline fırsat veren bir döneme denk geldi. Yoksa bu kuruluşun IMF ile bir bağlantısı yok. Mckinsey değerlendirmeler yaparak üçüncü bir ses olarak sonucu söyler. Akıl öğretme, yön gösterme veya müdahale etmesi söz konusu değildir.
ABD ile ilişkiler yumuşayacak
ABD’nin Türkiye ile asıl derdi nedir?
ABD 2.Dünya Savaşı sonrası Türkiye’yi istediği gibi davranan bir ülke olarak gördü. Ne zaman o kalıbın dışına çıkıp ‘dünya beşten büyüktür’ dedik, işte o andan itibaren farklı bir yaklaşımla karşılaştık. Batılılar da emperyalist geçmişlerinin gereğini yapıyor. ABD ile ilişkilerin yumuşamaya gideceğini düşünüyorum. Rahip Brunson olayında da karşılıklı yanlış anlaşılmalar oldu.
O halde Türkiye’yi rakip olarak görüyorlar diyebilir miyiz?
Ekonomik, sosyal ve politik olarak Türkiye’nin içinde olmadığı hiçbir formülün gerçekleşmeyeceğini artık tüm dünya biliyor. Biz kıtalararası bir geçiş noktası değiliz. Biz kültürel ve istikbal olarak hem bir sentezi hem de özgün bir duruşu temsil ediyoruz. Türkiye’nin rekabetçi avantajına yakın duran ülke sayısı az. Afrika da, Asya da bize kapılarını daima açar. Avrupa’da da girişimci olarak ekonomide iş görürüz. Çünkü Türkiye’nin tarihinde utanacak kolonyal bir geçmişi yok.
Türkiye’nin Avrupa’daki ekonomik atılımlarına değinecek olursak Avrupa Türkiye’yi nasıl değerlendiriyor?
Herkes Türkiye’yi yıkmak istiyor düşüncesine girersek içe kapanırız, bu da yanlış. Elbette mevzileri sık tutacağız ama dışarıya açılmamız lazım. Söyleyecek çok sözü olan genç bir ülkeyiz. Avrupa gibi yaşlı değiliz. Fikir için, pazar için, hareket için, özgün çözümler için bize muhtaçlar. Erdoğan kitabı ortasından okuyor. Güncel hesaplardan ziyade geniş ufuklu insancıl bir duruş sergiliyor. Kurulacak yeni dünyanın kurucularından biri olacağız. Savunma sanayinde de ekonomide de süratle yukarı çıkıyoruz.
Ekonomik kriz yok sıkıntı var
Peki bu yükselişte süratımızı kesen etken nedir?
Ekonomide yumuşak karnımız var. Bu noktaların tahkim edilmediği yapısal reformlarla giderilmediği noktalarda tüm gelen saldırılar havadan nem kapar hale getiriyor. Şu an kriz değil sıkıntı var. Her problem de çözümü de getirir.
Yabancı yatırımcı halihazırda Türkiye’ye nasıl bakıyor?
Yabancı yatırımcı risk biriminin daha da artmasını arzu eder, paradan para kazanmak ister. Doğrudan yatırımların gelmesi için tablonun daha da ortaya çıkması gerekiyor.
Savunma sanayi özgürlük demektir
Türkiye’yi gelecekte neler bekliyor?
Savunma sanayimizdeki gelişmeler başta ABD olmak üzere dünya için bir tehdit. Çünkü bu pastadan pay almak istiyorlar. Türkiye’nin bu yüzden önünü kesmeye çalışıyorlar. Savunma sanayin varsa özgürlüğüne sahip çıkarsın. Yük taşıyabilen dronlardan helikoptere kadar her şeyi yapabiliyoruz.
PROF. DR. MURAT FERMAN KİMDİR?
1962 yılında dünyaya gelen Murat Ferman İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi İşletme Yönetiminden mezun oldu. Aynı üniversitede İşletme Politika ve Stratejileri üzerine doktorasını tamamladıktan sonra çeşitli üniversitelerde öğretim üyeliği yaptı. Halen Işık Üniversitesi İşletme Bölümünde Profesör Öğretim Üyesi olarak görevine devam eden Ferman İngilizce bilmektedir.