Yeni Koronavirüs vakalarının Türkiye'de ilk görülmeye başladığı andan itibaren hükümet peş heye tedbirler almaya başladı. Bu tedbirlerin en önemlisi ise sosyal mesafe idi. Ancak vakaların yeni başladığı zamanlarda İstanbul'da çalışmak zorunda olup toplu taşımayı kullananların sosyal mesafe kuralını uygulaması, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin (İBB) uyguladığı politika yüzünden mümkün olmadı.
Otobüslerde ve metrobüslerde sefer saatlerini azaltan ve korona bahanesiyle birçok otobüsünü garajlara çeken İBB, insanların virüse rağmen kalabalık ortamda yolculuk yapmasına sebep oldu. Yolcular bu skandalı durdurmak için dolu otobüs ve metrobüs seferlerinden fotoğrafları sosyal medya hesapları üzerinden paylaştı.
İBB DÜZELTMEK YERİNE ŞİKAYETÇİ OLDU!..
İBB Hukuk Müşavirliği, korona günlerinde otobüsün dolu olduğunu gösteren fotoğrafı paylaştıkları gerekçesiyle bazı hesaplardan 30 Mart'ta İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu.
Suç duyurusunda, İBB tarafından geniş önlemler alındığı, bu amaçla otobüslerdeki doluluk oranını azaltmak ve otobüslerdeki bir metrelik sosyal mesafenin korunabilmesi için koltuk düzenlemesi yapıldığı kaydedildi.
29 Mart'ta "Boğazköy-Bakırköy" seferine ilişkin fotoğraf ile 62 No'lu Kağıthane-Kabataş hattında bir anda 47 yolcunun bindiği iddialarıyla İBB bu paylaşımları yapan hesapları "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik" ve "iftira" suçlarından şikayette bulundu.
SAVCILIK: SUÇUN UNSURLARI OLUŞMADI
Şikayet üzerine soruşturma başlatan savcılık, takipsizlik kararı verdi.
Kararda, İBB Hukuk Müşavirliği'nden iddiaya konu iki otobüsün kamera kayıtları, üç aylık yolcu sayıları, yolcuların İstanbul kart bilgilerinden kimlik bilgileri, şoförlerin kimlik bilgilerinin gönderildiği belirtildi.
Kararda, "gönderilen yazı ekleri, yolcu ifadeleri ve tüm dosya kapsamında göre İBB Başkanlığı'nın şikayetinin ve basın açıklamalarının gerçeği yansıtmadığı ve atılı suçun unsurlarının oluşmadığı" belirtildi.
"29 MART'TA FAZİLET DURAĞI'NDAN HERHANGİ BİR YOLCU BİNMEDİ"
Kararda, İBB'nin "29 Mart 2020 Pazar günü 62 No'lu Kağıthane-Kabataş hattında çalışan otobüse Fazilet durağından bir defada 47 yolcunun bindiği" iddiasına karşı İBB Hukuk Müşavirliği'nden gönderilen verilere göre, "Fazilet durağından olay gün ve saatinde herhangi bir yolcunun binmediğinin anlaşıldığı" ifade edildi.
22 Mart Pazar günü toplamda 1 yolcu, 29 Mart Pazar günü toplamda 71 yolcu binmiştir" iddiasına yönelik ise kararda, "İBB'nin gönderdiği verilere göre 22 Mart Pazar günü 1 yolcu değil, 57 yolcunun bindiği" anlatıldı.
"41 KİŞİNİN BİNDİĞİNE İLİŞKİN GÖRÜNTÜ KAYDI OLMADIĞI"
"146 No'lu Boğazköy-Bakırköy hattında 29 Mart Pazar günü toplam 65 yolcu bindiği ve Pazar sabahı 06.15'te sadece 2 duraktan 41 kişinin otobüs şoförünün arkadan boş araç geleceği ve sosyal mesafe kuralına uyulma zorunluluğu uyarılarına rağmen zorla otobüse bindikleri" iddiasına yönelik ise kararda, "iddia edildiği gibi 2 duraktan 41 kişinin bindiğine ilişkin görüntü kaydı olmadığı anlaşılmıştır" ifadesi kullanıldı.
"YOĞUNLUK YARATILMAYA ÇALIŞILDIĞINA İLİŞKİN VERİ BULUNMADIĞI"
"29 Mart Pazar günü binen yolcu sayısının önceki tarihlere göre oldukça fazla olduğu" iddiasının ise yine İBB'nin belgeleriyle önceki tarihlerdeki yolcu sayısı karşılaştırılarak "29 Mart'ta taşındığı belirtilen yolcu sayısının hatta taşınan rutin yolcu sayısına uygun olduğu, o gün için özellikle yoğunluk yaratılmaya çalışıldığına ilişkin sayısal bir verinin bulunmadığı anlaşılmıştır" denildi.
"ORGANİZE OLUŞTURULDUĞUNA İLİŞKİN VERİ ELDE EDİLEMEDİ"
Takipsizlik kararının sonuç kısmında, "30 duraklı 62 Nolu Kağıthane-Kabatas hattında ve 72 duraklı 146 no'lu Boğazköy-Bakırköy hattında, 29 Mart Pazar günü yaşandığı iddia edilen yoğunluğun yolcular veya 3. kişiler tarafından organize ve bilinçli bir şekilde oluşturulduğuna ilişkin herhangi bir veri elde edilemediği, bu kapsamda şikayet dilekçesi ve basın açıklamalarında ifade edilen bilgilerin gerçek verilerle uyuşmadığı" kaydedildi.
"Pandemi nedeniyle gerekli tedbirleri alma yükümlülüğünün bu işle ilgilenen yöneticilere ait olduğu, şayet toplu taşıma araçlarında bir yoğunluk yaşanmış ise vatandaşların söz konusu yoğunluğu sosyal medya veya diğer yayın organlarında paylaşım konusu yapmalarının demokratik bir toplumda beklenen bir davranış olduğu, yöneticilerin de bu tür paylaşımlara veya yayınlara katlanma ve imkanları ölçüsünde gerekli tedbirleri alma yükümlülüklerinin bulunduğu" ifade edilen kararda, suçun yasal unsurlarının oluşmadığı vurgulandı.