ALİ RIZA DEMİRCAN HOCA
Muhterem kardeşlerim, bu haftaki CUMA SOHBETİ’mizde, sanal paralar konusuna değinmek istiyorum. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki Ekonomist değilim. Kapitalist ekonomimin kavramlarını yerli yerinde kullanamayabilirim, ama bir eksiklik de hissetmiyorum. Çünkü ortada sorgulayan, alternatif üreten ve hele hele İslâm’ı bilen ekonomist-ekonomistler yok gibi.
Kapitalist Ekonomistlerden Bir Halt Olmaz: Kapitalist düzenin yetiştirdiği ve onun dünya egemenliğine hizmet eden ekonomistler ise birbirlerinin benzeri ve sıradan unsurlar. Bunlardan bir halt olmaz. Olamayacağını ülkemizdeki iktidar ve muhalefet örneklerinde görüyoruz.
Flu ortam çok geniş
Peşinen ekonomist olmadığımı söyledim. Para sisteminin ne menem bir sömürücü gavurluk türü olduğunu bir türlü anlayamadım. Bilenlere baş vurduğumda benim için karanlık olan olguların büyük ölçüde onlar için de flu olduğunu farkettim.
Kripto Paraların hükmü
İslam’ı bir hayat düzeni olarak değil, tarihsel bir bilgi ve olgu olarak algılayan ilahiyat akademisyenlerin kâhir ekseriyetinin İslam adına problemleri yoktur. Bu sebepledir ki giderek yaygınlaşmakta ve meşrulaşmakta olan Bitcoin ve benzeri kripto paralarla ilgili ciddi bir çalışma yapabildiklerine tanık olmadım. Yapılan birkaç yüzeysel çalışma da Bitcoin ve benzeri paraların bazı gerekçelerle helâl olmayacağı ileri sürülüyorlarsa da açık ve net bir şekilde haram olduğu da dile getirilemiyor.
Hangisi helâl hangisi haram?
Bu durum, beni Türk lirası, dolar, sterlin ve benzeri kâğıt ve bankaların ürettiği kaydî paralar üzerinde düşündürdü. Somutlaştırarak soralım; Bitcoin ve benzeri paralar helâl olmayıp haram da, kağıt veya kaydî paralar helâl midir? Örneğin kâğıt ve kaydî Türk lirasının oluşturulması ve kullanılması helâl midir?
Para basma hakkı kimindir?
Para basma ve oluşturma hakkı milletin-devletin, denilir. Oysaki bu hak temelde yarı özel Merkez Bankasına verilmiştir. Merkez bankası parayı basıyor ama ihtiyacımız oranında basmıyor ve bu paraları kapitalizmin kan emici kurumları olan bankalara faizle borç veriyor. Bankalar da aldıkları bu borç paraları teminat verebilen kişilere faizle borç veriyor. Görüldüğü gibi sistem güçlülerden yana zulüm üzerinde kuruluyor.
Üretilen Kaydî Para
Asıl felaket bundan sonra başlıyor. Merkez bankasının bastığı para sınırlı. Ülke ekonomisini döndürmesi mümkün değil. Şu andaki para ihtiyacı, basılı paranın yaklaşık yirmi katı. Peki para ihtiyacı nasıl karşılanıyor?
Bankalar sisteme giren örneğin bir birimlik mevduatı modern ve yasal sömürü yöntemleri ile 20-30 katına kadar faizli kredi olarak verebiliyor. Kişiler de aldıkları borçların faizlerini ürettikleri malların maliyetine yükleyerek tüketicilere ödetiyor.
Paranın Koruyucusu Kim?
Peki gerçekte olmadığı halde borç verilerek faizleri alınan paraların sahibi ve koruyucusu kim? Bitcoin, Etherium, Ripple ve Cash ve benzeri paraların arkasında onu koruyan bilinen bir güç yok da, örneğin Türk parasının arkasında var mı? Türk parasının yabancı güçler ve paralar karşısında değeri korunamadığına göre etkili koruyucusu yok demektir. Üstelik Devlet bu zalim sistemi korumak için yalnızca kendi borçları için 2021 bütçesine 170 milyar koymuştu, 2022 bütçesine de 240 milyar koydu. Bu zulüm düzenini ayakta tutabilmek için bankalarca oluşturulan kredi kartlarıyla da milyonlarca kişiye karşılıksız para bastırılıyor.
Şimdi soralım, bankaların modern entrikalarla oluşturduğu aslında hayali olan paralar sahipli ve meşru da büyük bir elektrik gücüyle oluşturulan ve şimdilerde resmen kullanılmaya başlayan kripto paralar sahipsiz ve gayr-ı meşru öyle mi?
Amacım kripto paralara olur vermek değil, kâğıt ve kaydî paraların masum olmayıp kirli olduğuna ve bu sebeple kullanımlarının caiz olup olamayacağına dikkatleri çekmektir. Rabbimizin kullarını korumak için haram kıldığı faizi besleyen de bu para düzenidir.
Devlet, işaret edilen yollarla merkez bankası ve bankalara oluşturtarak faizli borç olarak verilmesine onay verdiği kaydî paraları, kendisi üreterek teminat verebilenlere veya verimli proje sahiplerine veremez mi?
Ekonomist olmadığımız söylemiştim ama dinimize, ortak akla ve bilime aykırılık olan Münker’e karşı çıkmakla yükümlü bir Müslümanım.
Yâ hû, biz “ Münker’den yana mıyız? ” diyorsanız onu da ancak paralarımız kadar gerçekliği olan Diyanet’e sorabilirsiniz.
Ortada Açık Bir Kan Emme Var
Ortada açık bir kan emme var. Bu durum apaçık görülmeye başlandığı için sakın Bitcoin ve benzerleri faizci para babaları olan emperyalistlerin bir oyunu olmasın. Bu tür paraların sahibi ve koruyucusu yok da demeyelim. Hiçbir sosyal ve ekonomik olay kendiliğinden oluşmaz. Hz. Adem’de beri insanlar aynıdır. Sahneler ve oyunlar benzer de yalnızca aktörler değişir.
Hz. Şüayb’ın, Medyen halkına yaptığı ve şimdilerde bizleri de bağlayan çağrısı ile yazımızı noktalayalım: “Ölçeği tam ölçün, eksik ölçenlerden olmayın.