GÜNÜN AYETİ
Biz hangi ülkeye bir peygamber gönderdiysek mutlaka ora halkını, Allah’a yönelip yalvarsın yakarsınlar diye dert ve sıkıntıya uğratmışızdır.
(A'râf Sûresi, Ayet 94)
GÜNÜN HADİSİ
Bir yerde bulaşıcı hastalık ortaya çıktığını duyduğunuz zaman oraya girmeyiniz. Bulunduğunuz yerde bulaşıcı bir hastalık ortaya çıkarsa, oradan da çıkmayınız.
(Buhârî, Tıb 30; Müslim, Selâm 100)
Bismillêhirrahmênirrahîm...
Son bir yıldır, dünyayı kasıp kavuran salgın hususunda bir TV kanalına yaptığım değerlendirmede, “Önlemler alınmalı ama bu tedbirler sosyal ve ekonomik hayatımızı zaafa uğratacak şekilde olmamalıdır” demiştim. Bugün de aynı görüşteyim ve yanılmadığımı sanıyorum.
Coronavirüs bütün dünyayı kuşattı. Sosyal ilişkileri zayıflattı. Bazı ekonomileri çökertti. Tahribatı devam ediyor. Ama çevresindeki karanlıklar aydınlatılamadı ve şüpheler giderilemedi.
***
Her bir oluş, Allah’ın bilgisi ve onayı altındadır. Coronavirüs; Allah’ı inkâr ve O'nun yasalarına isyan eden tüm insanlığa doğrudan ilahi bir ceza olarak mı salındı? Yoksa Allah’ımızın onayı ile emperyalist zalimlerin eliyle laboratuvarlarda üretilip temasın yanısıra halen bilmediğimiz bazı yollarla mı dünyamıza saçıldı?
Coronavirüse karşı gerçekçi tespitler yapılıp yerinde önlemler alınması için bu soruların cevaplandırılması lazım.
***
Şimdi de aşı problemi ile karşı karşıyayız. Yani yedi-sekiz milyar insanın aşılanması. Coronavirüsü üreten zalimler ve müttefikleri şimdi de aşılarını mı pazarlıyorlar? Aşıların haklı olarak tartışılan oluşabilecek yan etkileri ve zararları bir tarafa oluşturacağı maliyetler de ekonomileri olumsuz etkileyecek ve borçlandıracak ağırlıkta.
Biz şüphelerimizi dile getirdikçe burun kıvıranlar aşağıda OdaTV’ den alıntıladığımız haberi okuyabilirler:
“Yardım kuruluşu Oxfam tarafından yapılan araştırmaya göre, dünyada en zengin 10 kişinin toplam serveti, koronavirüs salgını sırasında 540 milyar dolar arttı.
Oxfam’a göre bu parayla hem dünyada virüs yüzünden kimsenin yoksullaşmaması sağlanabilir hem de herkese yetecek sayıda aşı satın alınabilir.”
***
Şüphelerimiz...
Salgının başından beri yurt içi ve dışındaki bir çok otorite şüphelerini dile getirmekte. Biz de basit bir araştırmakta yaptık.
İstanbul’da her gün 210 kişi ölmekte. Yılda yaklaşık 76 bin kişi. Ülkemizde ise her yıl takriben 430 bin kişi can vermekte. Salgınla öldüğü ileri sürülen insanımızın sayısı ise 25 bin. Yani 430 bin içinde küçük bir sayı. Üstelik bu sayı 430 binin içinde mi dışında mı? Ölenlerin yaş ortalaması kaç? Kronik hastaların oranı ne? Bir yıldır ölüm sebepleri arasında Coronavirüs çok az bir yer tutmakta. Salgın döneminde ölüm sayısında pek bir artış da yok.
-------------------------------------
Yabancı aşıya karşıyım
Evimizde dört kişiyiz. Eşim ve iki kızıma Coronavirüs bulaştı ama yatağa düşürmedi. Bana selam bile vermedi. Pek çok ailede durum bu merkezde. Yani herkese bulaşmıyor. Denemeye uğratılan belirli kişilere geliyor gibi.
Birileri kabul etmese de- yabancı kaynaklı aşılar üzerinde de şüpheler var. Bu sebeple yabancı aşılarla aşılanmayı düşünmüyorum. 75 yaşındayım bu güne kadar aşılarla değil Yüce dinimizin günlük hayatımıza getirip görev kıldığı muhteşem önlemlerle korunuyorum. Bu önlemler öyle maske, fiziki mesafe ve idüğü belürsüz hijyen türünden yüzeysel ve yetersiz değil.
Gusül ve namaz abdesti alıyor, su ile taharetleniyor, her hafta tırnaklarımı kesiyor ve vücut temizliği yapıyorum. Namaz kıldığım için iç çamaşırlarıma ve pantolonuma idrar bulaştırmıyor ve sıçratmıyorum.
Alkolden uzağım.
Doğal gıdalarla beslenmeye çalışıyorum.
Az yiyorum.
Rahatsızlandığımda tedaviye önem veriyorum.
Zina ve eşcinsellikten gençliğimizden beri uzağım. Allah’ı zikir, tövbe, insanlara yardım ve dualarımla ruhumu besliyorum. Hayatımı koruyucu önlemleri alıyorsam da ölümün ilahi kaderle belirlendiğine inanıyor, sözde bilimsel etiketli şeytani kuruntulara yer vermiyorum. İnsan hayatına rastlantıların değil, engin bir ilahi programın hakim olduğuna iman ediyorum.
------------------------------------
Learn the Risk adlı aşı karşıtı projeyi kuran bir aktivist olan Brandy Vaughan, 2020'nin son günlerinde dokuz yaşındaki oğlu tarafından ölü bulundu. Pek çok kişi bu olayı şüpheli ölüm olarak nitelendirdi. Aşı karşıtı topluluğunun üyeleri, Vaughan’ın ölüm nedeni hakkında “Big Pharma” adı verilen dünya ilaç ve aşı sektörüne hizmet ettiği iddia edilen antiyasal bir oluşumu işaret ettiler.
Eğer ölürsem!
Vaughan’ın 2019’da kaleme aldığı ve genç yaşta ölürse mutlaka bir tertip olduğu konusunda Facebook gönderisine işaret edildi. Vaughan'ın cesedi üzerinde bir otopsi yapıldı ve ölümünün doğal nedenlerden kaynaklandığı bildirildi. Vaughan, ilaç firmalarının, aşılardan para kazanmak için insanları kasıtlı olarak hastalandırdığını söylüyordu.
*******************
Biz neden yerli aşıya yönelmedik
Şu soruyu sormak istiyorum. Binlerce ilim adamı tıpçımız, sehir hastanelerimiz ve laboratuvarlarımız yok mu? Bazı aşıları öteden beri üretmiyor muyduk? Sayın Cumhurbaşkanımız yerli aşıların 2021 Nisan’ında kullanıma başlayacağını müjdelemişti.
Ne oldu?
Gecemize gündüzümüze katarak yerli aşılarımızı niçin üretmiyor, yoksa üretemiyor muyuz? Niçin aşı ithalinde böylesi acele! Neyi, kime ispatlıyoruz?
***************
Telefonlara düşen ilginç notlara dikkat
Aklımızı gereğince kullanamadığımız için olsa gerek, benim de ihtiyaç duyarak aldığım akıllı telefonuma imla hatalı şu mesaj düştü:
“ TC Sağlık Bakanlığın’dan 3000 TL Pandemi Destek Paketi Ben Aldım Sen de Al Hemen Başvurunu tamamla:
http://bit.do/cumhurbaskanlikbildirimitr
Ben pek bir şey anlamadım, anlayan bize anlatsın. Gerçi aklıma bir şeyler gelmiyor değildi. Sonradan öğrendik ki bu gelen mesaj kötü niyetli bir mesaj, dolandırıcılık üzerine kurgulanmış bir mesaj. Kardeşlerimiz bu tür mesajlara çok dikkat etmeli.