Sağlık Bilimleri Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bilal Doğan, "Sağlıklı bronzlaşma diye bir şey yoktur. Aslında bronzlaşıyorsanız cildiniz kendini korumaya çalışıyordur. Yani bronzlaşma derinin kendini korumaya çalıştığı bir savunma mekanizmasıdır" dedi.
Doğan, yaptığı açıklamada, güneşten yeterince korunmayınca 4-6 saat sonra ciltte kızarıklık oluşacağını ve bunun 24 saatte üst seviyeye ulaşacağını söyledi.
Güneş altındayken kızarıklık oluşmamasının kişinin yeterince korunduğu anlamına geldiğine işaret eden Doğan, "sağlıklı bronzlaşma" diye bir şey olmadığını ifade etti.
Prof. Dr. Doğan, şunları kaydetti:
"Aslında bronzlaşıyorsanız cildiniz kendini korumaya çalışıyordur. Yani bronzlaşma derinin kendini korumaya çalıştığı bir savunma mekanizmasıdır. Tekrarlanan güneşlenmeler sonucu yine bir korunma mekanizması olarak derinin kalınlığı artacak ve zaman içinde kronik güneş hasarı dediğimiz kaba deri görüntüsü oluşacaktır. Tüm bunları göz önüne aldığımızda, güneşten koruyucu ürünleri birkaç temel amaç için kullanırız. Kızarıklıktan, güneş ışınlarıyla oluşabilen deri hastalıklarından, erken cilt yaşlanmasından ve deri kanserlerinden korunmak ve bu riskleri azaltmak öncelikli amaçlarımız. Tercih edeceğimiz ürünler hem UVA hem de UVB'ye karşı koruyucu olmalıdır. Ayrıca suya ve tere dayanıklı olmalıdır, deriyle temasında alerji ya da tahriş oluşturmamalıdır. Genellikle piyasada kimyasal, mineral ya da hibrit ürünler vardır. Bu konudaki seçimlerde en büyük yardımcı dermatolog olacaktır."
"Güneşe çıkılmadan en az 15 dakika önce koruyucu kullanılmalı"
Prof. Dr. Bilal Doğan, güneşten koruyucu ürün kullanımının en büyük çekincelerinden birinin, güneşte kalma sürelerini uzattığı yönünde olduğunu belirterek, "Kişiler güneşten koruyucu sürdüklerinde istedikleri kadar güneşte kalma sürelerini artırmaktadır. Ancak ürün yeterli miktarda ve yeterli sıklıkta kullanılmadığında deri yaşlanması ve kanser riski artmaktadır. Dolayısıyla bulunulan aya ve yöreye göre değişmekle birlikte, 10.00-16.00 saatleri arasında güneşten korunulmalıdır." şeklinde konuştu.
Güneşte kalınan süre içinde de mutlaka koruyucu ürünlerin kullanılması gerektiğine işaret eden Doğan, bu işlemin her 2 saatte bir ve suya girip çıkıldıkça yinelenmesi gerektiğini söyledi.
Prof. Dr. Doğan, genellikle koruyucuların güneşe çıkılmadan 15-30 dakika önce sürülmesini önerdiklerini aktardı.
"Güneşin dik olmadığı saat aralığında da D vitamini sentezleniyor"
Doğan, koruyucularla ilgili diğer bir çekincenin de D vitamini sentezinin güneşten koruyucu ürünle azaldığını ileri süren tartışmalar olduğunu vurguladı.
Bazı yayınlarda D vitamini sentezinin güneşin en dik olduğu saatlerde en fazla olduğundan bahsedildiğini ve bunun da bu saatlerde güneşlenilmesi gerekliliği gibi yorumlanabildiğini ifade eden Doğan, şu bilgileri verdi:
"Güneşin en dik olduğu bu saatlerde deriye olan güneş hasarı da en yüksek seviyede olabiliyor ve dolayısıyla kontrolsüz güneşlenmeler deri kanseri riskini artırıyor. Güneşin çok dik olmadığı ve dermatologların da önerdiği saat aralığında güneşlenildiğinde de D vitamini sentezi olmaktadır. Sadece 1-2 saatlik bir süre bile genellikle yeterli olacaktır. Yeterli olmadığında doktorunuzun önerisi doğrultusunda D vitamini takviyesi almak daha emin gibi görülmektedir. Yani, deri kanseri riskini arttırmaktansa, kalırsa eksik D vitaminini dışarıdan takviye etmek daha az zararlı gibi görünmektedir. Özellikle yaşlılara ve güneşten aşırı korunanlara günlük D vitamini takviyesi her zaman önerilebilir. Özetle, kapalı alanlar ve giysiler güneşten korunmanın en iyi yoludur."
Prof. Dr. Doğan, güneşten korunmak için şapka kullanımının da önemli olduğuna değinerek, dış aktivitelerin 10.00-16.00 saatleri arası kısıtlanması ve bulutlu havada bile ultraviyole ışınlarının yüzde 50'nin üstünde yüzeye ulaştığının unutulmaması gerektiğini söyledi.
"Gölgedeyken bile kum ve denizden yansımalar mutlaka akılda tutulmalıdır. İdeal bir güneşten koruyucu mineral ve kimyasal filtrelerin birlikteliği ile elde edilir." diyen Doğan, koruyucu ürün tercihi için dermatologlara danışılabileceğini kaydetti.