Surelerin muhtevasını daha iyi anlayabilmek adına meallerinin yanında tefsirlerine de bakılması öneriliyor. Tefsirleri ile beraber de surenin hangi olay üzerine indiğini bilmek de önemli. Peki Saffat suresi hangi olay üzerine nazil olmuştur? Saffat suresi neden indirilmiştir? Saffat suresinin neden indirildiğine dair detaylı bilgiler haberimizde yer alıyor. İşte Saffat suresinin nüzul sebebi...
Saffat Süresi Nüzul Sebebi
Mekke'de ve En'âm Sûresinden sonra nazil olmuştur. Âyetlerinin adedi, yüz seksen ikidir.
l. Andolsun saf bağlayıp duranlara., 2. Haykırıp sürenlere, 3. Zikir okumakta olanlara; 4. Ki, sizin ilâhınız muhakkak ki bir tek ilâh'tır.
Mukatil der ki: Mekke müşrikleri: "(Muhammed), bütün ilâhları bir tek ilâha mı indirmiş, bir tek ilâh bu kadar yaratığın hakkından nasıl gelsin ki?" dediler de Allah Tealâ bu âyetleri indirdi.
11. Onlara sor: Yaratış bakımından kendileri mi daha zordur, yoksa bizim yaratmış olduklarımız mı? Doğrusu Biz, onları yapışkan cıvık bir çamurdan yarattık.
Bu âyet-i kerimenin Ebu'l-Eşedd Üseyd ibn Kelde el-Cumahî hakkında nazil olduğu söylenir.
13. Kendilerine öğüt verildiğinde öğüt dinlemezler. 14. Bir âyet gördüklerinde onu eğlenceye alırlar. 15. Ve derler ki: "Bu, ancak apaçık bir büyüdür. "
Rivayete göre bir gün Hz. Peygamber, kimsenin olmadığı bir arazide koyunlarını otlatmakta olan Rukâne'ye rastlamış. Rukâne güçlü kuvvetli birisiymiş. Efendimiz ona: "Ey Rukâne, ne dersin seninle güreşelim, eğer ben seni yenersem bana iman eder misin?" demiş. Rukâne de bunu kabul etmiş ve güreşe tutuşmuşlar; Hz. Peygamber onu peşpeşe üç kere yenmiş. Sonra kendisine bazı mucizeler de göstermiş. Meselâ bir ağacı çağırmış, ağaç kendilerine doğru gelmiş. Ama Rukâne verdiği sözü yerine getirmemiş, iman etmemiş, tam tersine Mekke'ye gelerek: "Ey Hâşim oğulları arkadaşınıza (Hz. Peygamber'i kastediyor) yeryüzü halkı büyü yapmışlar." demiş. İşte bu Rukâne ve benzerleri hakkında bu âyet-i kerimeler nazil olmuş.
62. Konakyeri olarak bu mu hayırlıdır, yoksa zakkum ağacı mı? 63. Doğrusu Biz onu zâlimler için bir fitne kıldık. 64. O, cehennemin dibinde çıkan bir ağaçtır. 65. Ki tomurcukları şeytanların başları gibidir. 66. Onlar muhakkak ondan yiyecekler ve karınlarını onunla dolduracaklardır.
Ayetin nüzul sebebi ile ilgili rivayetler:
1- Daha önce "Sana göstermiş olduğumuz rüyayı sadece insanlar için bir imtihan kıldık." âyet-i kerimesinin (İsrâ, 17/60) nüzûl sebebinde) de geçtiği üzere İbn Abbâs'tan rivayette o şöyle diyor: Allah Tealâ Kur'ân-ı Kerim'de Zakkum'u zikredip Kureyş'ten olan bu kabile onunla korkutulunca Ebu Cehl: "İbn Ebî Kebşe (yani Hz. Muhammed) beni Zakkum ağacı ile mi korkutuyor?" deyip hurma ve tereyağı istedi, sonra onları birbirine katıp yemeye başladı ve: "İşte o Allah'ın beni zakkumlandırdı." dedi de bunun üzerine Allah Tealâ? "Sana göstermiş olduğumuz rüyayı sadece insanlar için bir imtihan kıldık." (İsrâ, 17/60) âyet-i kerimesi ile bu "Ki tomurcuklan şeytanların başlan gibidir." âyet-i kerimesini indirdi.
2- Katâde'den rivayette o da şöyle demiştir: Kur'ân-ı Kerim'de "Zakkum ağacı" zikredilince dalâlet ehlinden bazıları onunla fitneye düştü ve: "Arkadaşınız size ateşte bir ağaç olduğunu haber veriyor. Bu nasıl olabilir ki ateş ağacı yer, onu yakar." dediler de Allah Tealâ "O, cehennemin dibinde çıkan bir ağaçtır." âyet-i kerimesini indirdi.
3- İbnu Cerîr’in Katâde'den (r.a.) rivayete göre şöyle demiştir: “Ebu Cehil: “Sizin arkadaşınız, Cehennemde bir ağaç olduğunu zannediyor. Ateş ağacı yakar, biz vallahi zakkum'u bilmeyiz, sadece hurma ve zebid biliriz.” Dedii. Onlar cehennemde ağacın olmasına taaccüp ettikleri zaman, Saffat: 37/64 âyetini indirdi, dedi.
4- Süddî de bunun benzerini rivayet etti.
158. O'nunla cinler arasında bir neseb bağı uydurdular. Andolsun ki cinler de onların götürüleceklerini, huzura sevkedileceklerini bilmektedirler.
Ayetin nüzul sebebi ile ilgili rivayetler: 1- Cüveybir'in Dahhâk'ten, onun da İbn Abbâs'tan rivayetine göre bu âyet-i kerime üç kabile; Kureyş, Süleym ve Huzâa hakkında nazil olmuştur.
2- Beyhakî'nin Şuabu'l-İman'da Mücâhid'den rivayetle tahric ettiği bir haberde o şöyle anlatıyor: Kureyş: "Melekler Allah'ın kızlarıdır." diyordu. Ebu Bekr es-Sıddîk: "Peki anneleri kim?" diye sordu da: "Cinlerin ileri gelenleri, başkanlarının kızlarıdır." dediler ve işte onların bu sözleri üzerine Allah Tealâ: "Andolsun ki cinler de onların götürüleceklerini, huzura sevkedileceklerini bilmektedirler." âyet-i kerimesini indirdi.
164. Bizim her birimizin belirli bir makamı vardır. 165. Ve Muhakkak ki biz, saf bağlayıp duranlarız. 166. Ve Muhakkak ki biz, tesbih edenleriz.
Ayetin nüzul sebebi ile ilgili rivayetler:
1- İbn Ebî Hatim'in Yezîd ibn Ebî Mâlik'ten rivayetine göre müslümanlar namaz kılarlarken dağınık bir halde durup namaz kılarlarmış, Allah Tealâ: "Ve Muhakkak ki biz, saf bağlayıp duranlarız." âyet-i kerimesini indirerek saf haline gelerek namaz kılmalarını emretmiş.
2- İbnu Münzir’in İbnu Cüreyh'ten rivayetinde: “Böyle bir olay oldu.” dedi ve bunun benzerini anlattı.
3- Bu üç âyet-i kerimenin Hz. Peygamber (sa)'e, O, Sidre-i Müntehâ'da iken nazil olduğu söylenmiştir. Oraya ulanınca Cibril geri kalmış, Hz. Peygamber (sa): "Burada benden ayrılıyor musun?" diye sormuş, o da: "Ben, buradan öte geçemem." demiş. İşte Allah Tealâ, onların sözlerinin hikâyesi olarak kendisine orada bu âyet-i kerimeleri indirmiş.
167. Onlar her ne kadar şöyle diyor idiyseler de: 168.Öncekilerde olduğu gibi bizde de bir zikir bulunsaydı 169. Biz de elbette Allah'ın ihlâsa erdirilmiş kulları olurduk
Daha önce Fâtır Sûresinin 42. âyetinin nüzul sebebinde de geçtiği üzere İbn Ebî Hatim'in Ebu Hilâl'den rivayetle tahricinde ona ulaştığına göre Kureyşliler: "Allah bizden bir peygamber göndermiş olsaydı hiçbir ümmet ona bizden daha itaatkâr, peygamberini bizden daha çok dinler ve kitabına bizden daha sıkı sarılır olmazdı." derlermiş. İşte onların daha önceki bu sözleri üzerine Allah Tealâ: "Öncekilerde olduğu gibi bizde de bir zikir bulunsaydı, biz de elbette Allah'ın ihlâsa erdirilmiş kulları olurduk." ve "Var güçleriyle Allah'a yemin ettiler ki kendilerine bir uyarıcı gelecek olursa muhakkak ümmetlerin herhangi birinden daha doğru yolda olacaklardır..." (Fâtır, 35/42) âyet-i kerimesini indirmiştir.
176. Yoksa azabımızı mı çabucak istiyorlar?
Cüveybir'in İbn Abbâs'tan rivayetinde o şöyle demiştir: "Ey Muhammed, bizi kendisiyle korkutup durduğun azabı bize göster ve onu çabucak bizim başımıza getir bakalım." dediler de "Yoksa azabımızı mı çabucak istiyorlar?" âyet-i kerimesi nazil oldu. Bu haber Buhârî ve Müslim'in şartlarına göre sahih'tir.
Konusu
Sâffât sûresinde Allah’ın birliği, âhiret hayatının gerçekliği, o hayatta neler olacağı, inkârcıların âhiretteki pişmanlıkları ve birbirlerini suçlamaları, ayrıca Allah’ın samimi kullarının cennetteki mutlu yaşayışları hakkında bilgi verildikten sonra Nûh, İbrâhim, İsmâil, İshak, Mûsâ ve Hârûn, İlyâs, Lût ve Yûnus peygamberlerin hayat hikâyelerinin ibretli yanları ve Allah’ın onları yardımıyla desteklemesi anlatılmakta; putperestlerin bâtıl inançları eleştirilmektedir. Sûre, genellikle Kur’an tilâveti ve duaların sonunda okunması âdet haline gelen ve “Sübhâne rabbike...” diye başlayıp “ve’l-hamdü lillâhi rabbi’l-âlemîn” diye biten âyetlerle son bulmaktadır.