Sad suresinde geçmiş Peygamberlerin kıssalarına yer verilmiştir. Aynı zamanda Peygamber Efendimizin de temel görevleri anlatılmaktadır. Sad suresi Mekke döneminde nazil olan surelerdendir. Peki Sad suresi kaç ayettir? Sad suresi okunuşu ve anlamı nasıldır? Sad suresinin tefsiri nasıldır? Zümer suresi Arapça ve Türkçe okunuşu nasıldır? Son mukaddes kitap Kuranın 38. suresi olan Sad suresine dair detaylı bilgiler haberimizde...Sad suresi Kuran'ın 38. suresidir. Sad suresi Mekke'de nazil olmuştur. Sad suresi 88 ayettir. Sad suresinde Davûd, Süleyman, Eyyüp, İbrahim, İshak, İsmail, el-Yesa’ ve Zülkifl peygamberlerin kıssaları, Davûd peygamberin hakemliği ve Hz. Peygamberin temel görevi konu edilmektedir. Peki Sad suresinin okunuşu, anlamı nasıldır? Sad Suresini okumanın faziletleri nelerdir? Sad suresi neden indirilmiştir. Sad suresinin sırları nedir? İşte Sad suresi hakkında bilgiler...
Sûre İslâm inancının üç esasını teşkil eden tevhid, nübüvvet ve âhiret ilkeleri ekseninde hidayete davet konularını ele alır. Hz. Muhammed’in nübüvvetine Mekke ileri gelenlerinin karşı çıktığı ve müslümanlara yaptıkları eziyeti arttırmaya başladıkları dönemde nâzil olan Sâd sûresinde yumuşak bir üslûpla uyarılara devam edilmiş, geçmişten örnekler verilmiş, ilâhî dinin hak olduğunun yakın bir gelecekte bilineceğine dikkat çekilmiştir.
Sad Suresi Okunuşu
Bismillahirrahmanirrahim 1. Sad vel kur’ani ziz zikr 2. Belillezıne keferu fı ızzetiv ve şikkak 3. Kem ehlekna min kablihim min karnin fe nadev ve late hıyne mens 4. Ve cabu en caehüm münzirun minhüm ve kalel kafirune haza sahırun kezzab 5. E cealel alihete ilahev vahıda inne haza le şey’üy ucab 6. Ventalekal melaü minhüm enimşu vasbiru ala alihetiküm inne haza le şey’üy yürad 7. Ma semı’na bihaza fil milletil ahırah in haza illahtilak 8. E ünzile aliyhiz zikru mim beynina bel hüm fı şekkim min zikrı bel lemma yezuku azab 9. Em ındehüm hazinü rahmeti rabbikel azızil vehhab 10. Em lehüm mülküs semavati vel erdı ve ma beynehüma feyerteku fil esbab 11. Cündüm ma hünalike menzumüm minel ahzab 12. Kezzebet kablehüm kavmü nuhıv ve adüv ve fir’avnü zül evtad 13. Ve semudü ve kavmü lutıv ve ashabül eykeh ülaikel ahzab 14. İn küllün illa kezzeber rusüle fe hakka ıkab 15. Ve ma yenzuru haülai illa sayhatev vahıdetem ma leha min fevak 16. Ve kalu rabbena accil lena kıttana kable yevmil hısab 17. Isbir ala ma yekulune veskür abdena davude zel eyd innehu evvab 18. İnna sehharnel cibale meahu yüsebbıhne bil aşiyyi vel işrak 19. Vettayra mahşurah küllül lehu evvab 20. Ve şededna mülehu ve ateynahül hıkmete ve faslel hıtab 21. Ve hel etake nebeül hasm iz tesevverul mıhrab 22. İz dehalu ala davude fe fezia minhüm kalu la tehaf hasmani beğa ba’duna ala ba’dın fahküm beynena bil hakkı ve la tüştıt vehdina ila sevais sırat 23. İnne haza ehıy lehu tis’uv ve tis’une na’cetev ve liye na’cetüv vahıdetün fe kale ekfilnıha ve azzenı fil hıtab 24. Kale le kad zalemeke bi süali na’cetike ila niacih ve inne kesıram minel huletai le yebğıy ba’duhüm ala ba’dın ilellezıne amenu ve amilüs salihati ve kalılüm ma hüm ve zanne davudü ennema fetennahü festağfera rabbehü ve harra rakiav ve enab 25. Fe ğaferna lehu zalik ve inne lehu ındena le zülfa ve husne meab 26. Ya davudü inna cealnake hhalıfeten fil erdı fahküm beynen nasi bil hakkı ve la tettebiıl heva fe yüdılleke an sebılillah innellezıne yedıllune an sebılillahi lehüm azabün şedıdüm bima nesu yevmel hısab (24. Ayet secde ayetidir.) 27. Ve ma halaknes semae vel erda ve ma beynehüma batıla zalike zannüllezıne keferu fe veylül lillezine keferu minen nar 28. Em nec’alüllezıne amenu ve amilus salihati kel müfsidıne fil erdı em nec’alül müttekıyne kel füccar 29. Kitabün enzelnahü ileyke mübarakül li yeddebberu ayatihı ve li yetezekkera ülül elbab 30. Ve vehebna li davude süleyman nı’mel abdinnehu evvab 31. İz urida aleyhi bil aşiyyis safinatül ciyad 32. Fe kale innı ahbebtü hubbel hayri an zikri rabbı hatta tevarat bil hıcab 33. Rudduha aleyy fe tafika mesham bis sukı vel a’nak 34. Ve le kad fetenna süleymane ve elkayna ala kürsiyyihı ceseden sümme enab 35. Kale rabbığfir lı veheb li mülkel la yembeğıy li ehadim mim ba’di inneke entel vehhab 36. Fe sehharna lehür rıha tecrı bi emrihı ruhaen haysü esab 37. Veş şeyatıyne küllü bennaiv ve ğavvas 38. Ve aharıne mükarranıne fil asfad 39. Haza ataüna femnün ev emsik bi ğayri hısab 40. Ve inne lehu ındena le zülfa ve husne meab 41. Vezkür abdena eyyub iz nada rabbehu ennı messeniyeş şeytanü bi nusbiv ve azab 42. Ürkud bi riclik haza muğteselüm baridüv ve şerab 43. Ve vehebna lehu ehlehu ve mislehüm meahüm rahmetem minna ve zikra li ülil elbab 44. Ve huz biyedike dığsen fadrib bihu ve la tahnes inna vecednahü sabira nı’ mel abd innehu evvab 45. Vezkür ıbadena ibrahıme ve ishaka ve ya’kube ülil eydı ve ebsar 46. İnna ahlasnahüm bi halisatin zikrad dar 47. Ve innehüm ındena le minel müstefeynel ahyar 48. Vezkür ismaıyle vel yesea ve zel kifl ve küllüm minel ahyar 49. Haza zikr ve inne lil müttekıyne le husne meab 50. Cennati adnim müfettehatel lehümül ebvab 51. Müttekiıne fıha yed’une fıha bi fakihetin kesırativ ve şerab 52. Ve ındehüm kasıratüt türfi etrab 53. Haza ma tuadune li yevmil hısab 54. İnne haza le rizkuna ma lehu min nefad 55. Haza ve inne lit tağıyne le şerra meab 56. Cehennem yaslevneha fe bi’sel mihad 57. Haza fel yezukuhu hamımüv ve ğassak 58. Ve aharu min şeklihı ezvac 59. Haza fevcüm muktehımüm meaküm la merhabem bihim innehüm salün nar 60. Kalu bel entüm la merhabem biküm entüm kaddemtümuhü lena fe bi’sel karar 61. Kalu rabbena men kaddeme lena haza fezidhü azaben dı’fen fin nar 62. Ve kalu ma lena la nera ricalen künna neuddühüm minel eşrar 63. Ettehaznahüm sıhriyyen em zağat anhümül ebsar 64. İnne zalike le hakkun tehasumü ehlin nar 65. Kul innema ene münziruv ve ma min ilahin illellahül vahıdül kahhar 66. Rabbüs semavati vel erdı ve ma beynehümel azızül ğaffar 67. Kul hüve nebün azıym 68. Entüm anhü mu’ridun 69. Ma kane liye min ılmin bil meleil a’la iz yahtesımun 70. İy yuha ileyye illa ennema ene nezırum mübın 71. İz kale rabbüke lil melaiketi innı halikum beşeram min tıyn 72. Fe iza sevveytühu ve nefahtü fıhi mir ruhıy fekau lehu sacidın 73. Fe secedel melaiketü küllühüm ecmeun 74. İlla iblıs istekbera ve kane minel kafirın 75. Kale ya iblısü ma meneake en tescüde li ma halaktü bi yedeyy estekberte em künte minel alın 76. Kale ene hayrum minh halaktenı min nariv ve halaktehu min tıyn 77. Kale fahruc minha fe inneke racım 78. Ve inne aleyke la’netı ila yevmid dın 79. Kale rabbi fe enzırni ila yevmi yüb’asun 80. Kale fe inneke minel münzarın 81. İla yevmil vaktil ma’mum 82. Kale fe bi ızzetike le uğviyennehüm ecmeıyn 83. İlla ıbadeke minhümül muhlesıyn 84. Kale fel hakku vel hakka ekul 85. Le emleenne cehenneme minke ve mimmen tebiake minhüm ecmeıyn 86. Kul ma es’elüküm aleyhi min ecriv ve ma enen minel mütekellifın 87. İn hüve illa zikrul lil alemın 88. Ve le ta’lemünne nebeehu ba’de hıyn
Sad Suresinin Anlamı
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1. Sâd. Zikir sahibi Kur'an'a yemin ederim ki!
2. Kâfirler bilâkis bir gurur ve ayrılık içindedirler.
3. Onlardan önce nice nesiller helâk ettik. Feryat ettiler ve fakat artık kurtulma zamanı değildi.
4. Aralarından bir uyarıcının gelmesine hayret ettiler ve o kâfirler şöyle dediler: "Bu pek yalancı bir sihirbazdır."
5. "İlâhları bir tek ilâh mı yaptı? Doğrusu bu cidden tuhaf bir şeydir!"
6. Onların ileri gelenleri: "Haydi yürüyün! İlâhlarınıza bağlılıkta direnin! Şüphesiz ki bu sizden istenen bir şeydir!" diyerek kalkıp gittiler.
7. "Biz son din olan (Hıristiyanlıkta) bile böyle bir şey işitmedik. Bu ancak bir uydurmadır."
8. "Aramızda zikir ona mı indirilmiştir?" (dediler). Hayır! Doğrusu onlar benim zikrimden şüphe içindedirler. Hayır! Onlar azabımı henüz tatmadılar.
9. Yoksa O Aziz ve Vehhâb olan Rabbinin rahmet hazineleri onların yanında mıdır?
10. Yoksa göklerin, yerin ve ikisinin arasında bulunanların mülkü onların mıdır? Öyleyse sebeplere tevessül etsinler de yükselsinler.
11. Onlar değişik gruplardan ibaret bir ordudur. İşte şurada hezimete uğratılacaklardır.
12. Onlardan önce Nuh kavmi, Âd kavmi ve sarsılmaz bir saltanatın sahibi Firavun da yalanlamıştı.
13. Semud, Lut kavmi ve Eyke halkı da (yalanladılar). İşte bunlar (Hakk ve hakikata karşı isyanda) birleşen fırkalardır.
14. Hepsi de peygamberleri yalanladılar ve azabımı hakettiler.
15. Bunlar bir anlık gecikmesi dahi olmayan korkunç bir sesten başkasını beklemiyorlar.
16. Ve dediler ki: "Rabbimiz! Bizim payımızı hesap gününden önce hemen ver!"
17. Resulüm! Onların söylediklerine sabret. Bizim güçlü kulumuz Davut'u an! Doğrusu o, daima Allah'a yönelirdi.
18. Biz dağları onun emrine vermiştik. Sabah akşam onunla beraber tesbih ederlerdi.
19. Kuşları da toplu halde ona boyun eğdirdik. Her biri ona yönelmekteydi.
20. Onun hükümranlığını kuvvetlendirmiştik. Ona hikmet ve güzel konuşma, anlatma üstünlüğü vermiştik.
21. Sana o dâvâcıların haberi geldi mi? Hani onlar mâbedin duvarına tırmanıp çıkmışlardı.
22. Davut'un yanına girmişlerdi de o onlardan ürkmüştü. "Korkma! Biz birbirine hasım iki dâvâcıyız. Birimiz diğerimize haksızlıkta bulundu. Aramızda adaletle hükmet! Hak olan sınırı aşma, bize doğru yolu göster!"
23. "Bu benim kardeşimdir. Onun doksandokuz dişi koyunu var, benim ise bir tek dişi koyunum var. Böyle iken: ‘Onu da bana ver!' dedi ve beni tartışmada yendi."
24. Davut: "Andolsun ki senin dişi koyununu kendi dişi koyunlarına katmak istemekle sana zulmetmiştir. Doğrusu ortakçıların çoğu, birbirlerinin haklarına tecavüz ederler. Ancak iman edip de sâlih amellerde bulunanlar müstesnâdır. Onlar da ne kadar azdır!" dedi. Davut kendisini imtihan ettiğimizi sandı ve Rabbinden mağfiret diledi. Eğilip secdeye kapandı, tevbe edip Allah'a yöneldi.
25. Biz de onu bağışladık. Şüphesiz ki onun bizim katımızda yakınlığı ve âkibet güzelliği vardır.
26. "Ey Davut! Biz seni yeryüzünde halife yaptık. O halde insanlar arasında adaletle hükmet! Hevâ ve hevese uyma! Yoksa seni Allah yolundan saptırır. Şüphesiz ki Allah yolundan sapanlara, hesap gününü unutmalarından dolayı şiddetli bir azap vardır."
27. Biz göğü, yeri ve ikisinin arasında bulunanları boş yere yaratmadık. Bu, kâfirlerin zannıdır. Ateşten dolayı vay o kâfirlere!
28. Yoksa biz iman edip de sâlih ameller yapanları, yeryüzünde fesat çıkaranlar gibi mi yapacağız? Biz takvâ sahiplerini yoldan çıkanlar gibi mi tutacağız?
29. Resulüm! Bu Kur'an, âyetlerini iyiden iyiye düşünsünler ve akl-ı selim sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz feyz kaynağı mübarek bir kitaptır.
30. Davut'a da Süleyman'ı bahşettik. O ne güzel kul idi, daima Allah'a yönelirdi.
31. Ona bir akşam üstü, üç ayağının üzerine durup bir ayağını tırnağının üzerine diken, çalımlı safkan koşu atları sunulmuştu.
32. Dedi ki: "Ben mal sevgisini Rabbimi anmama vesile olduğu için tercih ettim." Tâ ki toz perdesi altında gözden kayboldular.
33. "Onları bana getirin!" (dedi). Bacaklarını ve boynunu okşamaya başladı.
34. Andolsun ki biz Süleyman'ı imtihandan geçirdik ve tahtının üstüne bir ceset atıverdik. Sonra o yine eski haline döndü.
35. Dedi ki: "Ey Rabbim! Beni bağışla! Bana, benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver! Şüphesiz ki sen karşılıksız bağışta bulunansın.
36. Biz rüzgârı onun emrine verdik, onun emri ile istediği yere akıp gidiyordu.
37. Bina yapan, dalgıçlık eden her şeytanı da.
38. Demir halkalarla bağlı diğerlerini de (ona baş eğdirdik).
39. İşte bu bizim bağışımızdır. Sen de bol bol ver, veya yanında tut, hesapsızdır.
40. Şüphesiz ki onun bizim katımızda yakınlığı ve âkibet güzelliği vardır.
41. Resulüm! Kulumuz Eyyub'u da an! O Rabbine: "Doğrusu şeytan bana bir yorgunluk ve eziyet verdi." diye nidâ etmişti.
42. "Ayağını yere vur! İşte yıkanacak ve içilecek soğuk bir su!"
43. Bizden bir rahmet ve akl-ı selim sahipleri için de bir hatıra olmak üzere ona hem âilesini hem de onlarla beraber bir mislini daha bağışladık.
44. "Eline bir demet sap al, onunla vur, yeminini böylece yerine getir." Doğrusu biz onu çok sabırlı bulmuştuk. O ne iyi kul idi! Daima Allah'a yönelirdi.
45. Resulüm! Güçlü ve basiretli kullarımız İbrahim'i, İshak'ı ve Yakub'u da an!
46. Biz onları ahiret yurdunu düşünen, ihlâslı kimseler kıldık.
47. Doğrusu onlar bizim katımızda seçkin ve iyi kimselerdendir.
48. Resulüm! İsmail'i, Elyesâ'yı, Zülkifl'i de an! Hepsi de iyilerdendir.
49. İşte bu bir zikirdir ve doğrusu muttakilere güzel bir gelecek vardır.
50. Kapıları yalnızca kendilerine açılmış Adn cennetleri vardır.
51. Orada koltuklara yaslanarak birçok meyveler ve içecekler isterler.
52. Yanlarında da gözlerini eşlerinden ayırmayan, hep aynı yaşta nâzeninler vardır.
53. İşte hesap günü için size vaad olunan şeyler bunlardır.
54. Şüphesiz ki bu bizim tükenmek bilmeyen rızkımızdır.
55. Bu böyle! Şüphesiz ki azgınlar için çok kötü bir dönüş yeri vardır.
56. O da cehennemdir. Oraya girerler. O ne kötü bir yataktır!
57. İşte kaynar su ve irin! Tadsınlar onu!
58. Bunlara benzer daha çeşit çeşit acılar da vardır.
59. (İnkârcıların ileri gelenlerine): "İşte şunlar peşinize düşüp sizinle beraber gerçeğe karşı direnenlerdir." (denildiğinde, liderler): "Onlara merhaba yok, rahat yüzü görmesinler. Çünkü onlar da ateşe gireceklerdir." (derler).
60. (Uyanlar uyulanlara): "Asıl size merhaba yok! Siz rahat yüzü görmeyin! Bunu başımıza getiren sizsiniz. Ne kötü bir durak! " derler.
61. Yine onlar: "Ey Rabbimiz! Bunu bizim başımıza kim getirdiyse, ateşte azabını kat kat artır!" derler.
62. Derler ki: "Kendilerini dünyada iken kötü saydığımız kimseleri burada niçin göremiyoruz? "
63. "Onları alaya alırdık. Yoksa gözler şimdi onlardan başka tarafa mı kaymıştır (da onları göremiyoruz)?
64. İşte cehennemliklerin birbirleriyle bu şekilde tartışmaları gerçektir, muhakkak olacaktır.
65. Resulüm! De ki: "Ben ancak bir uyarıcıyım. Vâhid, Kahhar olan Allah'tan başka bir ilâh yoktur."
66. "Göklerin, yerin ve ikisinin arasında bulunanların Rabbidir. Azîz'dir, Ğaffar'dır."
67. Resulüm! De ki: "Bu büyük bir haberdir."
68. "Siz ise ondan yüz çeviriyorsunuz."
69. "Mele-i â'lâ'da kendi aralarındaki tartışmalarına dair benim hiçbir bilgim yoktu."
70. Bana sadece vahyolunmaktadır. Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım."
71. Rabbin meleklere: "Ben çamurdan bir insan yaratacağım." demişti.
72. "Onu düzenlediğim ve ona ruhumdan üflediğim zaman, siz hemen onun için secdeye kapanın!"
73. Bunun üzerine bütün melekler hemen secde ettiler.
74. Yalnız İblis secde etmedi. O büyüklük tasladı, böylece kâfirlerden oldu.
75. Allah: "Ey iblis! İki elimle yarattığıma secde etmekten seni alıkoyan nedir? Böbürlendin mi, yoksa yücelerden mi oldun?" dedi.
76. İblis: "Ben ondan daha hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın." dedi.
77. Allah dedi ki: "Defol oradan! Sen artık kovuldun."
78. "Ceza gününe kadar lânetim senin üzerinedir."
79. İblis: "Ey Rabbim! Bana insanların tekrar diriltilecekleri güne kadar mühlet ver!" dedi.
80. Allah dedi ki: "Sen mühlet verilenlerdensin."
81. "O bilinen vaktin gününe kadar."
82. Dedi ki: "Senin izzetine yemin ederim ki, onların hepsini mutlaka azdıracağım."
83. "Yalnız içlerinden ihlâsa erdirilmiş kulların hariç."
84. Allah dedi ki: "İşte doğrusu, ki ben hep doğruyu söylerim."
85. "Mutlaka sen ve sana uyanların hepsiyle cehennemi dolduracağım."
86. Resulüm! Onlara de ki: "Buna karşılık ben sizden hiçbir ücret istemiyorum. Kendiliğimden bir şey iddiâ edenlerden de değilim."
87. Bu Kur'an ancak âlemler için bir öğüttür.
88. Onun verdiği haberin doğruluğunu bir müddet sonra muhakkak bileceksiniz.
SAD SURESİ NEDEN İNDİRİLMİŞTİR?
“O bütün tanrıları bir tek tanrı mı yapmış? Bu, cidden acaip birşey.” (5.ayet) ayetinin nüzul sebebiyle ilgili olarak İmam Ahmed, Tirmizi, Ne-sâî ve Hâkim -ki Hâkim bu rivayeti sahihlemiştir de- İbni Abbas (r.a.)’dan şöyle rivayet etmişlerdir: “Ebû Tâlib hastalanmıştı. Bunun üzerine Kureyş onun yanına geldi. Hz. Peygamber (s.a.) de oraya geldi. Orada bulunan Ku-reyş’liler Hz. Peygamber (s.a.)’i Ebû Tâlib’e şikâyet ettiler. Bunun üzerine Ebû Tâlib, Hz. Peygamber (s.a.)’e şöyle dedi: “Ey kardeşimin oğlu! Kavminden ne istiyorsun? Hz. Peygamber (s.a.) şöyle buyurdu: “Onlardan, Arapların kendilerine inanıp bağlanacağı ve Arap olmayanların da kendilerine cizye verecekleri bir kelimeyi, bir tek kelimeyi söylemelerini istiyorum.” Ebû Tâlib, “Nedir o?” diye sorunca Hz. Peygamber (s.a.) “Lâ ilahe illal-lâh’tır.” buyurdu. Oradakiler, “Bir tek ilâh mı? Bu çok acaip birşey!” dediler. Bunun üzerine “Sâd, şanlı Kur’an a andolsun ki” ayetinden itibaren “Hayır, onlar benim azabımı henüz tatmadılar.” ayetine kadar olan kısım nazil oldu.
SAD SÛRESFNİN FAZİLETİ VE YARARLARI
* Kim Sad sûresini okursa, Allahü teâlânın, Dâvûd aleyhisselâmın emrine verdiği dağların ağırlığının on katı sevâb verilir. Ve büyük küçük bütün günahlara ısrardan muhâfaza edilir. (Hadîs-i şerîf-Kâdı Beydâvî Tefsîri)
* “Her kim Sâd sûresini okursa Allah (cc) onu büyük ve küçük günahlara girmekten korur.”
* Bu sureyi okuyan, zarar verici hayvanların şerrinden emin olur. * Her gün okumaya devam eden, insanların ve şeytanların kötülüklerinden korunur. * Allahü Teala, bu sureyi okuyan kişinin tüm günahlarını affeder. * Mal ve mevkiye kavuşmak isteyen kişi, Besmele ile beraber Sad suresinin 35. ayetini okumaya devam etmelidir. * Kuyu kazmak suretiyle su bulmak isteyen kişi, Besmele ile beraber Sad suresinin 42. ayetini okumaya devam etmelidir.
* Sad suresini okumayan devam eden kimse şeytanın ve insan şeytanlarının kötülüklerinden emin olur.Sad suresi kuran-ı kerimin 454. sayfasındadır.88 ayettir.