Hazırlayan: Fahri Sarrafoğlu
Bu söz yaşlı çiftlik sahibinin kafasını çok karıştırmıştı, fakat bu zeki genç adamdan da çok hoşlanmıştı bu yüzden onu işe aldı.
Birkaç gün sonra yaşlı çiftlik sahibi ile karısı gece yarısı çok sert ve şiddetli bir rüzgarla uykularından fırladılar. Bir sorun çıkma ihtimaline karşı her yeri kontrol etmeye başladılar.
Pencere ve kapıdaki kepenklerin sıkıca kapatılıp kancalarının yerlerine takıldığını gördüler. Kalın ağaç kütükleri ise sıra sıra şöminenin yanına dizilmişti. Tarım araçları güvenli bir şekilde hangara yerleştirilmişti. Traktör garajdaydı. Ahırın kapısı düzgün bir şekilde kapatılmış ve kilitlenmişti. Hatta içerideki tüm hayvanlar oldukça sakindiler. Genç adam hemen ilerideki kulübesinde huzurlu bir şekilde uyuyordu.
İşte o anda yaşlı çiftlik sahibi genç adamın o gün ona ne demek istediğini anlamıştı.
“Rüzgar estiğinde dahi uyuyabilirim”
Çünkü genç adam fırtınasız güzel günlerde herhangi bir gün şiddetli bir fırtına ile çiftlikteki her şeylerini kaybedebileceklerini düşünerek işlerini o kadar bağlılıkla ve düzgün bir şekilde yapmıştı ki, en sert, en şiddetli fırtına dahi esse yatağında huzurla uyuyabilirdi. Yapabildikleriniz değil, bir gün gerçekten yapamadığınız şeyler güneş battığında size baş ağrısı verir.
KISACA: Bizde hayatımızdan bahaneyi çıkartırsak rüzgar estiğinde uyuyabiliriz…BÜM…Yani Bahane Üretim Merkezi olmayalım…Her olumsuz giden işte bir bahane mutlaka vardır. Peki, bahane üretmezsek sadece olduğu gibi kabul etsek ne olur, bir -iki derken sonuçta bundan bizde rahatsız olacağız ve bahane üreten değil çözüm üreten olacağız…Ama hep bahane üretip BÜM (bahane üretim merkezi) olursak rüzgarın önündeki yaprak gibi oluruz.