BİRİNCİ BÖLÜM " Rütbe ve Şöhret Sevgisi "
Bu bölümde şöhretin kötülenmesi, nâmsızlığın fazileti, rütbenin kötülenmesi, rütbenin mânâ ve hakikati, maldan, rütbenin daha sevgili olmasının sebebi, rütbenin hakîkî değil de vehmî bir kemâl olduğu, rütbe sevgisinin övülen ve kötülenen kısımları, övgü ve sena sevgisindeki sebebi, kötülenmesindeki kerahiyeti, rütbe sevgisindeki tedavi usûlü, övgü sevgisindeki tedavi usûlü, kötülemenin kerahiyetinin tedavisi, övgü ve zemm hususundaki insanların değişik durumları izah ve beyan edilmiştir. Bu bakımdan bunlar on iki fasıldan ibarettir. Bu on iki fasıldan riyanın mânâları neşet eder. Bu bakımdan bunları daha önce sayıp belirtmek gerekir. Lûtfuyla, minnet ve keremiyle kulunu sevaba muvaffak kılan ancak Allah'tır!
• 1.Şöhret ve Nâm Salmanın Kötülenmesi
• 10.Övgüden Hoşlanmanın, Yerilmekten İse Hoşlanmamanın Tedavisi
• 11.Yerilmekten Hoşlanmamanın Çaresi
• 12.Övmek ve Yermek Karşısında İnsanların Farklı Tavırları
• 2.Şöhret Sahibi Olmamanın Fazileti
• 3.Rütbe Sevgisinin Kötülenmesi
• 4..Rütbe Düşkünlüğünün Hakikati
• 5.Rütbe Düşkünlüğünün Tabiaten İnsana Sevimli Gelmesi ve Kalpten Ancak Zorla Sökülebilmesinin Sebebi
• 6. Hakîkî Kemâlât ile Vehmî Kemâlât
• 7.Rütbe Sevgisinin Övülen ve Yerilen Kısımları
• 8.İnsan Nefsinin Övülmekten Hoşlanmasının, Yerilmekten Hoşlanmamasının Sebepleri
• 9.Mevki ve Rütbe Düşkünlüğünün Çaresi
Şöhret ve Nâm Salmanın Kötülenmesi
Allah Teâlâ seni ıslah eylesin. Bil ki rütbenin esası nâm ve şöhretin yayılmasıdır. Bu ise kötüdür. Aksine övülen nâm ve nişansızlıktır. Ancak dininin neşri için Allah Teâlâ tarafından şöhrete ulaştırılan ve şöhrete ulaşmak için hiçbir zorluk ve çaba harcamayan bir kimse bu hükmün dışındadır.
Enes, Hz. Peygamber'in (s.a) şöyle buyurduğunu rivayet eder:
insanlar tarafından dini ve dünyası hakkında parmakla gösterilmek, şer yönünden kişiye yeter de artar! Bundan ancak Allah Teâlâ'nın koruduğu bir insan müstesnadır.2
Câbir Hz. Peygamber'in (s.a) şöyle buyurduğunu rivayet eder:
Allah'ın koruduğu hariç, şer yönünden kişiye dini veya dünyası hususunda parmakla gösterilmek yeter de artar bile! Allah sizin şöhretlerinize bakmaz. Ancak kalplerinize ve amellerinize bakar.3
Hasan Basrî (r.a), bu hadîs için bir te'vil belirtmiştir ki zararsız bir te'vildir; zira o bu hadîsi rivayet ederken kendisine denildi ki: 'Ey Ebu Said! Gerçekten insanlar seni gördükleri zaman parmakla sana işaret ediyorlar!' Cevap olarak şöyle demiştir: 'Hadîs bunu kasdetmiyor. Hz. Peygamber (s.a) bu hadîsle, ancak dini hususunda bid'atçı, dünyası hususunda fâsık olan bir kimseyi kasdetmiştir'.
Hz. Ali şöyle demiştir: 'Haşmeti bırak, fakat şöhret peşinde koşma! Anılmak için şahsını yüceltme. İşini gizle, sükût et ki selâmette kalasın. Böylece iyi insanları memnun edip fâsık ve fâcirleri kızdırmış olursun!'
İbrahim b. Edhem şöyle demiştir: 'Şöhreti seven bir kimse Allah'ı tasdîk etmemiştir'. Basralı Eyyûb es-Sahtiyanî şöyle demiştir: 'Allah'a yemin olsun! Mevkiinin bilinmemesi kendisini sevindirmeyen bir kul, Allah Teâlâ'yı tasdîk etmiş sayılmaz'.
Hâlid b. Ma'dan4 halkası çoğaldığı zaman şöhret korkusundan meclisi terkederdi. Ebu Aliye5 yanında üç kişiden fazla oturan olduğu zaman kalkardı!
Hz. Talha (r.a), beraberinde on kadar kimsenin yürüdüğünü gördüğünde 'Tamahkârlık sinekleri ve ateşe atılan çekirgelerdir bunlar!' demiştir.
Selim b. Hanzele şöyle anlatıyor: Bir ara Ubeyy b. Ka'b'ın arkasından yürüyorduk. Hz.Ömer gördü ve derhal onu kamçıladı. O itiraz ederek 'Ey mü'minlerin emîri! Ne yaptığına dikkat et! (Beni niçin dövüyorsun?)' dedi. Hz. Ömer şöyle cevap verdi: 'Bu durum, tâbi olan için zillet, tâbi olunan için de fitnedir'.
Hasan Basrî'den şöyle rivayet ediliyor: İbn Mes'ud birgün evinden çıktı. Halk arkasındaydı. Dönüp halka baktı ve şöyle dedi: 'Neden bana tâbi oluyorsunuz? Allah'a yemin ederim, eğer benim üzerine kapımı kilitlediğim günahlarımı bilmiş olsaydınız, sizden iki kişi dahi bana tâbi olmazdı'. Muhakkak etrafındaki ayakkabı seslerinden ahmakların kalpleri az zaman sâbit kalır!
Hasan Basrî birgün dışarı çıktı. Bir grup arkasına takıldı. Onlara 'Sizin bir ihtiyacınız mı var? Eğer ihtiyacınız yoksa gelmeyin. Çünkü böyle bir durum, mü'minin kalbini alt-üst eder' dedi.
Rivayet ediliyor ki, bir kişi seferde İbn Muhayriz6 ile arkadaşlık yaptı. İbn Muhayriz'den ayrılırken 'Bana nasihat et!' dedi. Bunun üzerine İbn Muhayriz 'Eğer tanınıp, tanınmamaya, başkasına gidip, başkasının da sana gelmemesine, isteyip, senden istenmemesine gücün yetiyorsa bunu yap!' dedi.
Eyyûb es-Sahtiyanî sefere çıktı. Birçok kimse onu uğurladı. Dedi ki: 'Eğer kalbimin sizin bu uğurlamanızdan tiksindiğini bil-meseydim, mutlaka bu yaptığınızdan dolayı Allah'ın kahrından korkardım!'
Muammer b. Râşid şöyle der: Eyyûb es-Sahtiyanî'yi entarisinin uzunluğundan dolayı kınadım. Cevap olarak dedi ki: 'Geçmiş zamanda bunun uzunluğunda şöhret vardı. Bugün ise şöhret bunun kısalığındadır'.
Biri şöyle anlatıyor: Ebu Kulâbe ile beraber bulunuyordum. Onun huzuruna, sırtında kısa denilen elbise bulunan biri içeri girdi. Bunu görünce 'Şu çok konuşan eşekten sakının!' dedi. Bununla şöhretin talep edilmesine işaret ediyordu. Süfyan es-Sevrî dedi ki: 'Selef-i Sâlihîn yeni ve eskimiş elbiselerden gelen şöhreti kerih görürlerdi; zira gözler, bu iki çeşit elbiseye dikilir'. Bir kişi, Bişr b. Hâris'e 'Bana tavsiyede bulun!' diye ricada bulundu. Bişr ona 'Nâmını gizle! Yemeğini helâlinden ye!' dedi.
Havşeb ağlar ve şöyle derdi: 'Benim ismim cuma kılınan mes-cide kadar vardı'. Bişr şöyle demiştir: 'Bir kişi tanınmayı sevsin de dini gidip rezil olmasın!' Yine şöyle demiştir: 'Halk tarafından bilinmesini isteyen bir kimse âhiretin halâvetini tatmamıştır.' Allah'ın rahmeti onların üzerine olsun!
______________________
2) Beyhakî {zayıf bir senedle) 3)Taberânî, Evsat; Beyhakî, Şuab'ul-İman, (zayıf bir senedle) 4)Humusludur. Güvenilir bir âbiddir. H. 103'de vefat etmiştir. 5)Adı Rafi b. Mehran'dır. Güvenilir bir zattır. 6)Adı Abdullah b. Muhayriz b. Cumade b. Vehb Cemehî'dir ve Mekkelidir. Kudüs'te otururdu. Güvenilir bir âbiddir. H. 99'da vefat etmiştir.