Koray TAŞDEMİR
Suriye’de yıllardır yaşanan insanlık dramında binlerce kişi hayatını kaybetti, milyonlarcası da yerinden yurdundan edilerek göç etti. Ölümden kaçan insanların ilk durağı ise Türkiye oldu. 3 buçuk milyon Suriyeliye kapılarını açan Türkiye şimdi ise İdlib’den gelen yeni göç dalgasıyla karşı karşıya. Rusya ve İran tarafından desteklenen Beşşar Esed rejimi güçleri İdlib'de sivillere yönelik saldırılarını sürdürürken, Türkiye, askeri ve diplomatik yollarla şiddetin ve göç dalgasının durması için çalışıyor. Bunun yanında rejim güçlerinin saldırısında 7 asker ve bir sivil şehit oldu. Türkiye, saldırıya anında karşılık vererek 76 Esed askerini öldürdü. Başkan Recep Tayyip Erdoğan saldırıların sürmesi halinde bölgede yeni bir operasyonun başlayacağının sinyalini verdi. Uzmanlar, yeni göç tehlikesine karşı alınacak önlemler hakkında bilgi verdi.
Astana anlaşmaları ve Soçi mutabakatını hiçe sayan Esed rejim güçlerinin, Rusya'nın desteğiyle, İdlib kent merkezine ilerlemesi halinde 1,5 milyon civarında sivilin daha Türkiye sınırı yakınlarına göç etmesi bekleniyor.
Önce onlar sahip çıkmalı
Medya Yazarları Derneği Onursal Başkanı Abdülkadir İkbal, Suriyeli mülteciler için yaklaşık 40 milyar dolar harcayan Türkiye’nin bu konuda yalnız bırakıldığını dile getirdi. Avrupa’nın bazı sözler verdiğini ancak bunun da yetersiz olduğunu ifade eden Abdülkadir İkbal, Suriye’nin tam ortasında sahada olan başta Rusya ve İran’ın Suriye’den gelen mültecilere en ufak bir yardımda bulunmadığına dikkat çekti.
Avrupalılardan evvel bu iki devletin mültecilere sahip çıkması gerektiğini belirten İkbal, “Suriye’de bombalarını yukardan insanların başına yağdıran devletler bu sorumluluğu mutlaka yüklenmeli. Türkiye Soçi ve Astana da Rusya ve İran’la yaptığı antlaşmalara mültecilere yardım konusunu da ilave etmelidir. Emin olun o zaman Rusya ve İran Esed’i kontrol altına alır ve Suriye’de barış daha da kolay hale gelir” dedi.
Felaketi yaşıyorlar
İdlib’de bombalardan kaçan mültecilerin yaşadığını zorluklara dikkat çeken İkbal, “Rusya ve Esed rejiminin saldırılarından evini, barkını her şeyini geride bırakarak kışın ortasında Türkiye sınırına gelen insanlar, çamur deryalarının içinde çadırda yaşamaya mahkum oldu. Ne su ne yiyecek, ne elektrik ne tuvalet var. İnsani ihtiyaçların olmadığı bir ortam nasıl bir felakettir bir düşünün. Onlar için böyle bir hayat, dünya cehenneminden başka bir şey değildir” ifadelerini kullandı.
Yeni bir göç dalgasını kaldıramayız
Şu an sahada bulunan İHH Suriye Çalışmaları Medya Sorumlusu Selim Tosun, bölgede yaşanan dramı Milat’a anlattı. Göçmen sayısı her geçen saat arttığına dikkat çeken Tosun, öncelikli olarak bir an evvel saldırıların durdurulması ve sivil ölümlerinin engellenmesi gerektiğini dile getirdi. Bu insani krizi en aza indirmek için çalışmalara devam ettiklerini ifade eden Tosun, “Aileler için çadır kurulumları yardım paketi dağıtımları, soba ve yakacak gibi ihtiyaçları gidermeye çalışıyoruz ama çok yoğun bir göç var ve gelmeye de devam ediyor” diye konuştu. Tosun, “Eldeki imkânlar ile bunların yetiştirilmesi mümkün görünmüyor. Uluslararası kamuoyu bu saldırıları durduramıyor ama en azından bu insani krize duyarsız kalmamalı” ifadelerini kullandı.
Türkiye canla başla çalışıyor
Tosun, “Bu insanlara yardım konusunda Türkiye canla başla çalışıyor” diyerek “Birleşmiş Milletler sadece kısmi bir şekilde destek çıkıyor. Bu ihtiyacın tamamını karşılamaya yetmiyor. Bu çalışmanın yürütülebilmesi için uluslararası bir gündem oluşturulması ve akabinde de bölgeye yönelik ihtiyaçların tespitiyle bu insanların ihtiyaçlarının giderilmesi gerekiyor” dedi. Kasım 2019 tarihi itibariyle göçmen sayısının 692 bin olduğunu sözlerine ekleyen Tosun, “Son bir yılsa göç eden insan sayısı 1 milyon 700 bini aştı. Eğer saldırılar devam ederse kısa vadede bir milyon insanın daha göç etmesini bekliyoruz. Türkiye’nin yeni bir göç dalgasını kaldırması mümkün görünmüyor. Destek olmadan çok zor” şeklinde konuştu.