Rüşvet almak/vermek haram mıdır?

Rüşvet, yolsuzluk ve ahlaki normlar iş ahlakına yönelik dolandırıcılık gibi etik olmayan davranışlar hem sosyal hayatta hem de ahirette insanı hüsrana uğratan davranışlardır. Yüz kızartan ve toplum içinde dışlanmaya neden olan bu davranışlar dinimizce de kesinlikle hükmü verilen davranışlar arasında yer alır. Yapılması ahlaken insanı dışlanmaya kadar götüren Rüşvetin dinen hükmü nedir? Rüşvet almak/vermek haram mıdır? İşte cevabı.

Rüşvet, yolsuzluk ve ahlaki normlar iş ahlakına yönelik dolandırıcılık gibi etik olmayan davranışlar hem sosyal hayatta hem de ahirette insanı hüsrana uğratan davranışlardır. Yüz kızartan ve toplum içinde dışlanmaya neden olan bu davranışlar dinimizce de kesinlikle hükmü verilen davranışlar arasında yer alır. Yapılması ahlaken insanı dışlanmaya kadar götüren Rüşvetin dinen hükmü nedir? Rüşvet almak/vermek haram mıdır? İşte cevabı.

Dinimiz, gasp edilmiş malı ve zulüm, hırsızlık ile alınan, rüşvet, faiz, kumar ücretleri ve diğer hıyanet yollarından biri ile ele geçen kazancın yenilmesini ve başkalarına yedirilmesini yasak etmiştir. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (Birbirinizin mallarını, aranızda [kumar, sahtekârlık, hırsızlık, gasp, rüşvet gibi] bâtıl sebeplerle yemeyin!) [Bekara 188]

Haksızı haklı, yanlışı doğru, kötüyü iyi, liyakatsizi liyakatli göstermek için bir kimseden para, mal almak rüşvettir. Böyle gayrı meşru hareket için, para, mal verilmesine vasıta olmamalıdır! Çünkü hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Rüşvet alana, verene ve bunlar arasında rüşvete vasıta olana da Allah lanet etsin.) [Hakim]

(Rüşvet alan da, veren de Cehennemdedir.) [Taberani]

Kızın babasının veya akrabasının, kızı vermeye razı olmaları için damattan istedikleri para veya mal rüşvet olur.

Ayakbastı parası almak da rüşvettir, haramdır.

Layık olmayan kişileri işe almak için rüşvet istemek, ülke idaresini ehliyetsiz ellere terk etmek demektir. Bu da bir milletin yıkılmasına sebep olur.

Bir öğretmenin, kabiliyetsiz bir talebeyi rüşvetle geçirmesi de, layık olmayan kalitesiz, kimselerin iş başına geçmesine vesile olur.

Alt sırada olan bir evrakı, rüşvetle üste çıkarıp hemen muamelesini yapmak, diğer sırası gelen insanların haklarına tecavüzdür, zulümdür.

Bir doktorun rüşvet alarak sağlam memura rapor vermesi, düzenin bozulmasının, ülkenin yıkılmasının sebeplerindendir.

Belediyelerce, kanunsuz binalara ruhsat vermek veya ruhsatsız yapılara rüşvet alarak göz yummak veya daha başka şekilde rüşvet almak vazifeye ihanettir.

Dinsiz bir kimse, Allah’tan korkmadığı için, kanunun görmediği yerlerde her rezaleti işleyebilir. Fakat bir müslüman, Allahü teâlânın her zaman kendini gördüğünü bildiği için, rüşvete karışmaz ve diğer günahları işlemez. Eğer müslüman bir kimse, rüşvet gibi kirli işlere karışmışsa, Allah’tan korkmadığı veya az korktuğu anlaşılabilir. Bunun için müslüman bir kimsenin rüşvet alması, sadece kendini günaha sokmakla kalmaz, aynı zamanda İslamiyet’e de ihanettir. Neticede, rüşvet bir milleti manen ve maddeten çökerten bir illettir. İlgililere yardımcı olmak, her ferdin vazifesidir.

Dinen büyük günah olup, bir milletin felaketine sebep olan rüşveti kaldırmak, ancak İslam ahlakına sahip olmakla mümkündür. Çünkü ahlaklı bir müslüman haksızlık etmediği gibi, haksızlığa da razı olmaz. Müslümanda Allah korkusu bulunduğu için, rüşvete vasıta bile olmaktan, aslandan, yılandan kaçar gibi kaçar. Bu bakımdan çocuklarımızı, gençlerimizi ahlaklı yetiştirmek, millet olarak başta gelen vazifelerimizden biridir.

Devlet memurlarının vazifelerini yaparken, vazife yaptığı kişilerden hediye almaları da doğru değildir. Hazret-i Ömer, devlet başkanı iken, hanımı ile bir köye gider. Köylü kadınlar hanımına çeşitli hediye verirler. Eve geldikleri zaman, Hazret-i Ömer, hanımına, (Bunları nereden aldın?) diye sorar. Hanımı da, (Köylü kadınlar hediye etti) der.

Hazret-i Ömer, (Ben halife olmasaydım, sana bu hediyeler verilmezdi. Ben halife değilken sana niçin hediye vermiyorlardı) diyerek, verilen hediyeleri beyt-ül-mala verir.

Rüşvet, haksız kazanç yollarından biridir. Bütün dinlerde günahtır. Devletlerin ceza kanunlarında, devlet idaresine karşı işlenen bir amme [kamu] suçu kabul edilmiştir.

Rüşvetin yaygınlaşması kıyamet alametlerindendir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Öyle bir zaman gelecek, rüşvet, hediye adı altında alınıp verilecek, ibret olsun diye, gözdağı vermek için suçsuz kimseler öldürülecektir.) [İ.Gazali]

Rüşvet almak büyük günahtır. Fakat malını, canını, hakkını ve namusunu kurtarmak için istemeyerek rüşvet vermek caizdir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Dinini ve namusunu malı ile koruyabilen bunu yapsın.) [Hakim]

(Kişi, şerefini ne ile korursa, o sadaka olur.) [Ebu Ya’la]

Rüşvet vermek ve almak

İbni Âbidînde buyuruluyor ki: “Rüşvet olarak istenip alınan mal, insanın mülkü olmaz. Veren, geri isteyebilir. İstemeden verdi ise, geri isteyemez. Fakat alanın bunu geri vermesi vacip olur. Bir âlime, kendine şefaat etmesi veya zulümden kurtarması için, önceden verilen şey rüşvet olur. Fakat sonra verilen hediyesini alması caiz olur. Önceden istemesi haramdır. Önceden verilen hediyeyi almanın, hocanın talebesinden hediye alması caiz denildi. Dinine, malına, canına zarar gelmesinden korkan kimsenin rüşvet vermesi caizdir. Dinini, malını ve canını, zalimlerin zulmünden korumak için ve hakkını kurtarmak için bir şey vermek rüşvet olmaz. Alana günah olur.”

Farzları yapabilmek ve haramlardan kurtulabilmek için verilen mal da rüşvet olmaz. Bunları almak günah olur. Yine İbni Âbidînde rüşvet almanın haram olduğu anlatılırken, rüşveti dörde ayırmaktadır. Müftü, hâkim, vali olmak için rüşvet vermek ve birinin, haklı dahi olsa, memura, hâkime rüşvet vermesi ve bunların almaları haramdır. Çünkü zaten vacip olan şeyi yapmak için bir şey almak caiz değildir. Bu işleri yaptıktan sonra, istemeden verilen hediye, rüşvet olmaz. Memurların zulmünden kurtulmak veya hakkını almak, malını, canını, dinini, ırzını korumak için memura veya aracıya vermek caizdir. Bunların alması ise haramdır. Zulüm yapılması için vermek ve almak da haramdır.