Kıbrıslı taraflar ve garantör ülkeler Türkiye, Yunanistan ve İngiltere'nin de katılımıyla 5+1 formatındaki gayriresmi Kıbrıs konulu konferans 27-29 Nisan'da BM Cenevre Ofisi'nde gerçekleştirildi.
Konferansa BM Genel Sekreteri Antonio Guterres başkanlık etti.
KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) lideri Nikos Anastasiadis, Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias ve İngiltere Dışişleri Bakanı Dominic Raab heyet başkanları olarak konferansa katıldı.
Kıbrıs Türk tarafı, 1968'de başlayan ve 1977'den bu yana federasyon odaklı devam eden Kıbrıs müzakerelerinin artık yeni bir zeminde yürütülmesi yönündeki iradesini Cenevre'deki gayriresmi Kıbrıs konferansında gösterdi.
Adada "iki devletli çözüm" masaya getirildi
Özellikle Ekim 2020'de KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ın seçilmesiyle Kıbrıs Türk tarafı, Türkiye'nin de desteğiyle, "Kıbrıs'ta egemen eşitlik temelinde, yan yana yaşayan iki devletli çözüm" modeliyle ilgili kararlı duruşunu sürdürdü.
Cumhurbaşkanı Tatar ve heyeti, başta BM yetkilileri olmak üzere, bir araya geldikleri tüm muhataplarına bu yeni politikayı haklı sebepleriyle anlattı.
Kıbrıs Türk tarafı ve Türkiye, konferans öncesinde belirledikleri ve tüm muhataplarına da ilettikleri yeni vizyonu (iki devletli çözüm) Cenevre'de BM Genel Sekreteri Guterres'e sundu.
BM'nin yanı sıra İngiltere de Türk tarafının bu yeni politikasını, bu politikanın altında yatan haklı sebepleri ve Kıbrıs Türk halkının yıllardır uğradığı haksız muameleyi dinleme fırsatı buldu.
Kıbrıs Rum kesimi ve Yunanistan ise müzakerelerde 53 yıldır süre gelen uzlaşmaz tavırlarından geri adım atmadı.
"Egemen eşitlik" ve "eşit uluslararası statü" vurgusu
Cumhurbaşkanı Tatar, BM Genel Sekreteri Guterres'in taraflara yolladığı davet mektubunda yer alan "yaratıcı fikirlerle gelme" çağrısını da göz önünde bulundurarak, Kıbrıs'ta kalıcı çözüm için Guterres'e 6 maddeden oluşan bir öneri sundu.
Önerinin ilk maddesinde, Kıbrıslı Türkler ve Rumların eşit uluslararası statüsünün ve egemen eşitliğinin güvence altına alındığı bir kararın BM Güvenlik Konseyinde kabul edilmesi için Genel Sekretere inisiyatif alma çağrısı yer aldı.
Böyle bir kararın mevcut iki devlet arasında iş birliğine dayalı bir ilişki kurulması için yeni bir temel oluşturacağı da öneride belirtilirken, tarafların egemen eşitliğini ve eşit uluslararası statüsünün sağlanmasıyla BM himayesinde, "sonuç odaklı" ve "belli bir zaman aralığına dayalı" müzakerelere başlanabileceği de belirtildi.
Rum tarafı konferansa hazırlıksız geldi
Türk tarafı, on yıllardır müzakere edilen ve sonuç alınamayan federasyon modeli yerine, Ada'nın ve çağın gerçeklerine uygun, mevcut iki devletin devamını ve resmi statüye ulaşmasını sağlayacak önerisini Cenevre'de masaya getirmiş oldu.
Buna karşılık Rum tarafı ise 2017'de sonuçsuz kalan Crans Montana'daki konferansın kaldığı yerden devam etmesi yönünde bir öneriyle masaya gelirken, bir nevi Genel Sekreter'in "yaratıcı fikirlerle gelin" çağrısına da olumsuz yanıt verdi.
Crans Montana'da 2017'de kurulan müzakere masanın Rum kesimi tarafından devrilmesi de göz önüne alındığında, Rum kesiminin Cenevre'ye hazırlıksız geldiği ve mevcut statükonun devamından yana olduğu açık şekilde görüldü.
Türk tarafı yeni çözüm önerisini kayıtlara geçirdi
Cenevre'deki gayriresmi Kıbrıs konferansında Kıbrıs Türk tarafının Kıbrıs'ta kalıcı çözüm için 6 maddeden oluşan öneri sundu.
Rum tarafı Cumhurbaşkanı Tatar'ın bu hamlesi karşısında şaşkına döndü. Rumlar, üzerine bazı ilaveler de yaparak Cumhurbaşkanı Tatar'ın belgesini Rum basınına sızdırdı.
KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, konferans sonrasında Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile düzenlediği ortak basın toplantısında Kıbrıs'ta egemen eşitlik temelinde iki devlet siyasetinden asla vazgeçmeyeceklerini vurgulayarak, "Eşitliğe dayalı ve eşit statü tanınmadan, eski şartlarda masaya oturmamızın ve resmi görüşmelere başlamamızın anlamı olmaz." ifadelerini kullandı.
Rum Kesimi'nin amacının, "Kıbrıs Cumhuriyeti'nin devamı ve anayasal değişiklikle Kıbrıslı Türklerin buna yama edilmesi" olduğunu belirten Tatar, bu çerçevede Kıbrıslı Türklerin, Avrupa Birliği içerisinde bir konumda, Türkiye ile bağlarının kopartılmaya çalışıldığını da söyledi.
Tatar, konferansta tarihi bir adım attıklarını vurgulayarak, "Egemen eşitliğe dayalı sürdürülebilir bir anlaşma talebini kayıtlara geçirdik." vurgusunu yaptı.
Cumhurbaşkanı Tatar, tarihte ilk kez Kıbrıs görüşmeleri kapsamında, egemen eşitliğe dayalı, uluslararası alanda tanınan bir KKTC için adım attıklarının altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Tatar'ın önerisi dünya basınında
Tatar, KKTC'ye döndüğünde düzenlediği basın toplantısında da Cenevre'de görüşlerini BM'ye ve ilgili taraflara ifade ettiklerini ve bu yeni fikirlerinin dünya basınında da yer bulduğunu açıkladı.
Cenevre'deki çıkışlarını bir dönüm noktası olduğunu kaydeden Tatar, Kıbrıs Türk tarafının federal anlaşma için 50 senedir yaptığı fedakarlıklar ve önünün açılması için bu adımın atılması gerektiğini, eğer masada iki eşit taraf oturmazsa orada adil bir çözümün çıkması imkansızdır olduğunu da dile getirdi.
Çavuşoğlu'ndan "KKTC ile birlikte devam edeceğiz" vurgusu
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ise konferansa ilişkin ,"Türk tarafı egemen eşitliğe dayalı, iki devletli çözüm modelini kayda geçirmiştir. Bu aslında KKTC'nin bağımsızlığı ve egemenliği mücadelesidir." değerlendirmesinde bulundu.
Çavuşoğlu, tüm dünyaya, "KKTC'nin egemen eşitliğe dayalı, iki devletli çözüm vizyonuna ve önerisine çok güçlü bir şeklide destek olmaya devam edecekleri" mesajını verdi.
KKTC'nin bağımsızlığı, egemenliği ve eşitliği konusundan ödün vermeyeceklerinin altını çizen Çavuşoğlu, "Bunlar teslim edilirse iki devlet gelecekte nasıl iş birliği yapacağını müzakere edebilirler. Teslim edilmezse yolumuza KKTC'yle birlikte devam edeceğiz." ifadesini kullandı.
Yunanistan ve Rum kesimi statükoda diretti
Rum lider Anastasiadis, Türk tarafının masaya sunduğu yeni önerilere karşılık veremezken, statükonun devamında diretti.
Tatar'ın Guterres'e sunduğu 6 maddelik önerinin arından hayal kırıklığı yaşadığını dile getiren Anastasiadis, Türk tarafının müzakereler boyuncu egemenlik haklarının tanınmasına odaklanılmasında ısrar ettiğini belirtti.
Anastasiadis, Türk tarafının yeni vizyonundan geri adım atmadığını da açıklarken, kendisi ise "yaratıcı" hiçbir fikir ortaya koyamadı.
Yunanistan ise konferans sürecinde, her zaman olduğu gibi, Rum kesimine koşulsuz desteğini sürdürdü. Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias, konferans sonrasında, Türkiye ve KKTC'nin takındığı tavır nedeniyle ortak zemin bulunamadığını iddia etti.
Kıbrıs'ta kalıcı bir çözüm için yeni bir fikir üretemeyen Yunanistan da BM'nin konferans öncesi çağrısına uymamış oldu.
Ada'nın bir diğer garantörü olan ve taraflara konferans öncesi "esneklik" çağrısı yapan İngiltere'nin Dışişleri Bakanı Raab da "tarafların yakın zamanda yeniden bir araya gelme taahhüdünü" memnuniyetle karşıladığını açıkladı.
Guterres vazgeçmiyor
Genel Sekreteri Guterres, müzakerelerin yeniden başlaması adına taraflar arasında yeterli ortak zemin bulamadığını ve 2-3 aylık süreci içerisinde aynı formatta bir toplantı için temaslarını sürdüreceklerini söyledi.
Türk tarafı, Cenevre'deki kararlı duruşunu BM kayıtlarına geçirirken, ileride başlayabilecek bir müzakere sürecinde de KKTC'nin egemenliğinden vazgeçmeyeceğini, uluslararası alanda Rum kesimi ile eşit statüde kabul edilmeden müzakerelere başlamayacağının mesajını net bir şekilde verdi.
Konferans Kıbrıs Türk tarafı için "dönüm noktası" oldu
Türk tarafı, tüm dünyaya konferansa ne kadar hazırlıklı geldiğini gösterirken, Rum kesimi ise konforlu ve Kıbrıslı Türklerin hakkını gasbeden pozisyonunu bırakmak istemediğini bir kez daha ortaya koydu.
BM yetkililerinin yakın gelecekte taraflar arasında yeni bir konferans için diplomasi mekiği dokumaya başlaması bekleniyor.
Türkiye ile KKTC'nin yüzde 100 uyum içinde hareket ettiği konferansta, Türk tarafının haklı pozisyonundan asla taviz vermeyeceği tüm dünyaya bir kez daha teyit edildi.
Ayrıca, Türk tarafı toplantılarda Kıbrıs'ta kalıcı bir çözüm isteyen taraf olduğunu güçlü şekilde gösterdi.
Cenevre'deki konferans, Kıbrıs Türk tarafı açısından "egemen eşitliğe dayalı, iki devletli çözümün" kayıtlara geçirilmesi açısından dönüm noktası oldu.
Türk tarafının somut teklifi ve yapıcı tutumuna karşılık veremeyen Rum tarafı ise uzlaşmaz tavırlarını Crans-Montana'dan sonra Cenevre'de de sürdürmeye devam etti.