Cumhurbaşkanlığından yapılan yazılı açıklamada, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ın Özel Temsilcisi Ergün Olgun ve Rum Müzakereci Menelaos Menelaou arasındaki haftalık değerlendirme ve koordinasyon toplantılarının 20 Mayıs 2022'de gerçekleştirilen birleşiminde Menelaou'nun, Tatar'a iletilmek üzere Olgun'a ve BM Genel Sekreterinin Kıbrıs Özel Temsilcisi Colin Stewart'a, Rum lider Nikos Anastasiadis'in 19 Mayıs 2022 tarihli mektubunu verdiği bildirildi.
Özel temsilci Olgun'un mektubu incelediği belirtilen açıklamada, şunlar ifade edildi:
"Mektubun başlangıcında 'Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı' sıfatına atıf yapılmasının kabul edilmez olduğunu, tüketilmiş müzakere zeminine, geçerliymiş gibi atfın da kabul edilemez olduğunu, bunun çok gerilerde kaldığını ve sahadaki mevcut durumu yansıtmadığını, BM Genel Sekreterinin de dile getirmiş olduğu gibi halihazırda iki taraf arasında ortak bir zemin bulma safhasında olunduğunu ifadeyle, resmi yeni bir sürecin, ancak egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü zemininde, iki tarafın müktesep haklarının kabulünün ardından başlayabileceğinin altını çizmiştir.
Bunlara ilaveten, mektupta atıfta bulunulan sözde GYÖ önerilerinin, geçmişte masaya getirilmiş ve gelinen noktada tüketilmiş zeminin bir bileşeni haline gelmiş, tamamen izlenim yaratmaya ve Rum tarafının yetki ve otoritesini tüm adaya yayma girişiminden başka bir şey olmadığını ifade etmiştir. Dolayısıyla bu sözde GYÖ önerileri, evvelce yaptığımız açıklamalara uygun olarak reddedilmiştir."
İki taraf arasında güvenin oluşturulmasına dair adımların ancak iki tarafın "egemen eşitlik ve eşit statü" olarak tanımlanan müktesep haklarına dayalı olarak eşit fayda sağlayacak yeni, yaratıcı ve gerçekçi öneriler temelinde görüşülebileceği vurgulanan açıklamada, Rum tarafının bunu yapmadığı belirtildi.
"Rum tarafı öncelikle samimiyetini kanıtlamalı"Açıklamada, GKRY'nin, Kıbrıs'ın sözde tek hakimi iddiasıyla suistimal etmekte olduğu statüsünü kullanarak bir yandan Kıbrıs Türklerinin uluslararası topluma erişimini her alanda engellemeyi sürdürdüğü, diğer yandan da ilgili çevreleri güven yaratmaya yönelik uğraş verdiğine inandırmaya çalıştığı, bu durumun en basit ifadeyle "samimiyetsizlik" olduğu vurgulandı.
Açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Eğer Rum tarafı, iki taraf arasında güven yaratmak istiyorsa öncelikle samimiyetini kanıtlamalı, Kıbrıs Türk halkını, gençlerimiz ve çocuklarımız dahil her alanda engelleme çabalarına son vermelidir. KKTC, bu anlayışla, önümüzdeki dönemde müktesep haklara saygı temelinde hem iki halkın hem Kıbrıs Adası'nın hem de bölgenin çıkarına olacak, ekonomisine ve refahına katkıda bulunacak öneriler üzerinde çalışmakta olup, nihai hale getirildiğinde ilgili tüm taraflarla paylaşılacaktır. İki taraf arasındaki güvenin yaratılmasına dair adımlar, eşit fayda sağlayacak yeni, yaratıcı ve gerçekçi öneriler temelinde görüşülebilir."