Fırat İpek
Allah (c.c) insanoğlunu ahsen-i takvim (en güzel biçimde) üzere yaratmıştır. Ancak bu güzelliği Allah'ın izni ve inayetiyle koruyacak ve muhafaza edecek biz insanlarız.
Esaret altına girmeyin
Özellikle İslam'la şereflenmiş biz Müslümanlar'a yakışan, yemede, içmede ve dahi her şeyde ölçülü olmaktır. Şayet biz ölçülü olursak, şeytanın ve yeryüzünde ona hizmet etmeyi şiar edinmiş küresel çeteler ve sermaye gruplarının heveslerini kursaklarında bırakırız. Yoksa, Allah (c.c) muhafaza yukarıda yayınladığımız re-simdeki adamdan farkımız kalmaz.
Müslümanlar'ı ve kendinden olmayan insanları, hizmetkarları gören bu küresel şeytanlar, 'fast-food' gibi ne idüğü belirsiz yiyecekler, nam-ı diğer renkli gazoz ve ilaçlarla beden sağlığımızı bozarken, internet ve akıllı telefonlarla rahatlıkla kullanılan sosyal ağlarla ruhumuzu, aklımızı, vicdanımızı yok ediyor. Yediğine içtiğine dikkat etmeyen insanlar, şirazeten çıkıyor ve esaret altına giriyor.
Böylece ruhunu kaybeden insanoğlu, fiziki olarak 'çöp tenekesi'ne dönüyor ve amaçsızca yaşıyor.
Şimdi siz karar verin, bu şeytanın uşaklarına esir mi olacaksınız, yahut Müslüman'a yakışır gibi hareket edip, insan gibi hayatınızı ikame mi edeceksiniz?
Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
Ademoğlu karnından daha kötü bir kap doldurmamıştır. Oysa ki Ademoğlu için belini doğrultacak birkaç lokma yeterlidir. Şayet mutlaka yemesi gerekiyorsa, o zaman (midesinin) üçte birini yemek, üçte birini su, üçte birini de nefes için ayırsın. (Tirmizi, Zühd, 47)