Rapor: Dünya'da kirlilik artışının sebebi Hindistan

​Chicago Üniversitesi Enerji Politikası Enstitüsü (EPIC) tarafından yayımlanan Hava Kalitesi Yaşam Endeksi (AQLI) raporunda, hava kirliliğinin insan ömrüne etkileri incelendi. Rapora göre dünya'da kirlilik artışının yüzde 60'ı Hindistan kaynaklı.

EPİC tarafından yayımlanan Hava Kalitesi Yaşam Endeksi (AQLI) raporunda, hava kirliliğinin insan ömrüne etkileri incelendi. Rapora göre; Bangladeş, Hindistan, Nepal ve Pakistan'da mevcut kirlilik seviyesinin devam etmesi halinde bu dört ülkede insan ömrünün ortalama 5 yıl düşebileceği ifade edildi.

Raporda, tüm ülkelerin DSÖ'nün hava kirliliği standartlarını karşılamasıyla ortalama insan ömrünün 2,3 yıl uzayabileceği; bunun, dünya nüfusuna 17,8 milyar yaşam yılı ekleyebileceği aktarıldı.

Hava kirliliğinin insan yaşamına yönelik en büyük dış tehdit olmaya devam ettiği vurgulanan raporda, bunun en fazla Güney Asya'da ölümlere neden olduğu ifade edildi.

Raporda Bangladeş, Hindistan, Nepal ve Pakistan'da mevcut kirlilik seviyesinin devam etmesinin buralardaki insan ömrünü ortalama 5 yıl düşürebileceğine dikkat çekildi.

Yüzde 59'u Hindistan kaynaklı

Raporda, 2013 yılından bu yana dünyadaki kirlilik artışının yaklaşık yüzde 59'unun tek başına Hindistan'dan kaynaklandığı bilgisi paylaşıldı.

Yeni Delhi'deki hava kirliliğinin DSÖ'nün yıllık standartlarına uygun olmasının, Delhi sakinlerinin ortalama 11,9 yıl daha uzun yaşamasına imkan sağlayabileceği kaydedildi.

DSÖ'nün belirlediği sınırdan altı kat fazla kirliliğin yaşandığı Çin'in ise 2013'ten bu yana hava kirliliğini yüzde 42,3 azalttığı ve böylelikle vatandaşlarının 2,2 yıl daha uzun yaşamasını sağlayabileceği belirtildi.

Kirli hava insan yaşamını kısaltıyor

Öte yandan raporda, Afrika ülkelerinden Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Ruanda, Burundi ve Kongo Cumhuriyeti'nin dünyanın hava kirliliği en yüksek 10 ülkesi arasında yer aldığı belirtilirken Asya ve Afrika'nın birçok bölgesinde hava kirliliğiyle mücadele edecek altyapının bulunmamasına işaret edildi.

ABD'de Temiz Hava Yasası'nın yürürlüğe girdiği 1970'e göre bugün hava kirliliğinin yüzde 64,9 düştüğü; bu sebeple ülkedeki ortalama yaşam süresinin 1,4 yıl uzadığı ifade edildi.

1998'e göre yüzde 23,5 daha az hava kirliliğinin yaşandığı Avrupa'da ise ortalama yaşam süresinin yaklaşık 4,5 ay arttığı kaydedildi.

AQLI kurucusu Profesör Michael Greenstone da yaptığı açıklamada, hava kirliliğinin dünyadaki ortalama yaşam süresi üzerindeki etkisinin dörtte üçünün Bangladeş, Hindistan, Pakistan, Çin, Nijerya ve Endonezya kaynaklı olduğunu vurguladı.

Greenstone, bu altı ülkedeki insanların soludukları havanın hayatlarından 1 ila 6 yıldan fazla çaldığını kaydetti.

Uzmanlar her sene Hindistan'ı uyarıyor

Her sene EPİC tarafından Hindistan'daki hava kirliliğinin ülkenin vatandaşlarını tehlikeye attığına dair rapor paylaşılıyor. Fakat Hindistan hükümeti bununla ilgilenmemesi her sene istatistiklerin kötüleştirildiğini gösteriyor.

Hindistan çoğrafik nedenlerinden dolayı zaten hava kirliliğine çok açık bir ülke ama bu durumu daha da şiddetlendirecek yapay nedenleri bulunuyor.

Hava kirliliğine neden olan yapay nedenler

Kentlerimizdeki ısınmadan kaynaklanan hava kirliliği özellikle kış aylarında artış gösterir. Isınmadan kaynaklanan hava kirliliğinin temel sebepleri; ısınmada kalitesiz yakıtların (kükürt, kül ve nem oranı yüksek kalori değeri düşük kömürler) kullanılması, yanlış yakma tekniklerinin uygulanması ve kullanılan kazanların bakımlarının düzenli olarak yapılmaması olarak sıralanabilir. Ülkemizde tüketilen enerji kaynaklarının %41’i konutların ısıtılması amacıyla kullanılmaktadır. Isınmadan kaynaklanan hava kirliliğini azaltmak için alınması gereken önlemler aşağıda sıralanmıştır. Yakıt tasarrufu yapılmalıdır; ne kadar az yakıt tüketirsek hava o kadar az kirlenir.

Temiz yakıt kullanılmalıdır.

Yakıtlar tekniğine uygun yakılmalıdır.

Kalorifer ve soba bacaları her sezon başında mutlaka temizlenmelidir.

Kalorifer ateşçileri eğitilmeli, ehliyeti olmayan ateşçiler kalorifer kazan dairelerinde çalıştırılmamalı,

Kaloriferler, bina dışındaki hava sıcaklığı 15 C° ve altına düştüğü zaman yakılmalıdır.

Sanayiden kaynaklanan kirlilik

Fabrikaların bacalarından çıkan kimyasal gazlar, tozlar ve dumanlar havayı kirletir. Fabrikalarda enerji ihtiyacı için yakılan yakıtlar ve fabrikada yapılan işlemden oluşan kirleticiler baca ile havaya atılarak kirliliğe neden olur. İşyerleri ve fabrikaların çevreyi kirletmemeleri için gerekli önlemler alınmalıdır. Örneğin; temiz enerji kaynakları kullanmalı, filtre sistemleri kurulmalı, geri dönüşümü mümkün olan hammaddeler kullanılmalı, personel çevre konusunda eğitilmeli, yeşillendirme çalışmaları yapılmalı, teknolojik yenilikler takip edilmeli ve uygulanmalıdır.

Trafikten kaynaklanan kirlilik

Her gün değişik şekilde yararlandığımız motorlu karayolu taşıtlarının havaya verdikleri karbon monoksit, hidrokarbon ve azot oksitler çevremizi, soluduğumuz havayı kirletmektedir. Karbon monoksit üreten başlıca kirletici kaynaklar arasında motorlu taşıtlar birinci sırada yer almaktadır. Bu nedenle büyük kentlerin ana cadde ve kavşaklarında, karayolları çevrelerinde havayı kirleten madde emisyonları; (atmosfere atılan gaz, toz, is v.s.) önemli boyutlardadır. Emisyon; (salınım) yakıt ve benzerlerinin yanmasıyla sentez, ayrışma, buharlaşma vb. işlemlerle maddelerin yığılması, ayrılması, taşınması ve bu gibi diğer mekanik işlemler sonucu bir tesisten atmosfere yayılan hava kirleticileridir.

ġehir trafiğindeki araçların; teknik bakımlarının yeterince yapılmaması, bilinçsiz kullanımı ve bir kısmının çok eski olması nedeniyle kirletici özellikleri bir kat daha artar. Taşıtlarda hava kirliliği yaratan kirletici kaynaklar, motor cinsine göre değişir. Taşıtlarda benzinli ve dizel motor olmak üzere iki tür motor kullanılır.

1- Benzinli motorla çalışan bir aracın başlıca kirletici kaynakları; egzoz borusu, benzin deposu, kartel havalandırma, karbüratör, fren balataları ve lastiklerdir.

2- Dizel motorlu taşıtlarda ise başlıca kirletici kaynakları egzoz borusu, fren balataları ve lastiklerdir.

Egzozdan üç tür duman çıkar;

Siyah duman, tam yanmamış yakıt taneciklerinin oluşturduğu dumandır. Uygun yanma koşullarının olmadığını gösterir.

Gri-Beyaz duman, tam yanma artığı maddelerin oluşturduğu dumandır. Uygun yanma koşullarının olduğunu gösterir.

Mavi duman, yanmamış yakıt ve yağ karışımı olup, genellikle motorun bakıma ihtiyacı olduğunu gösterir.

Endüstriden kaynaklanan kirlilik

Endüstri, hava kirliliği açısından büyük önem taşır. Sanayi tesislerinin kuruluşunda yanlış yer seçimi, çevrenin korunması açısından gerekli tedbirlerin alınmaması, (baca filtresi, arıtma tesisi olmaması vb.) uygun teknolojilerin kullanılmaması, enerji üreten yakma ünitelerinde vasıfsız ve yüksek kalorili yakıtların kullanılması kirlilik kaynağı oluşturur.

Termik santrallerden kaynaklanan kirlilik

Termik santral reaktöründe toz halindeki linyit kömürünün yanması sonucu kömürde bulunan mineral maddeler yanmayıp uçucu kül olarak reaktörü terk eder. Reaktör çıkışında bulunan elektro filtreler normalde tozların % 99,4’nünü arıtabilir. Ancak her termik santralde bakım ve onarım çalışmaları nedeniyle bir ünite devamlı yedekte bekletilir. Çalışma süresini dolduran ve rutin onarım çalışmaları yapılacak ünitelerin yerine yeni ünite devreye alınır. Yeni ünitelerin ilk devreye alınmaları esnasında teknik nedenlerle elektrofiltreler çalıştırılamaz. Bu esnada baca dumanındaki uçucu küllerin atmosfere verilmesi sonucu önemli bir hava kirliliği oluşur.

Nükleer santrallerden kaynaklanan kirlilik

Nükleer bir santralde radyoaktif gaz, sıvı ve katı atıklar meydana gelir. Sıvı ve gaz atıklar çevreye az da olsa bırakılır. Meydana gelen radyoaktif atıkların miktarı reaktör tipine, tasarımına, çalışma süresine ve reaktör inşasında kullanılan malzemeye bağlıdır. Normal şartlarda, tesisten radyasyon ve zehirli gaz yayılması yok denecek kadar azdır. Normal olarak çalışan bir nükleer santral herhangi bir hava kirliliğine sebep olmaz ve genelde kömür yakan termik santrallerden daha az radyasyon yayar. Nükleer reaktör teknolojisinin en önemli atığı, reaktör atıkları ve kullanılmış yakıtların yeniden işlenmesinden meydana gelen yüksek seviyeli atıklardır. Bunlar çok fazla ısı ve radyasyon yayarlar. Bundan dolayı bu atıklar 40 yıla yakın su havuzunda bekletilerek soğutulur. Nükleer elektrik santralinin ömrü 30-40 yıl arasındadır. Daha uzun süre kullanılması radyasyon açısından tehlikelidir.

Doğal gaz çevrim santrallerinden kaynaklanan kirlilik

Doğal gaz temiz enerji kaynağı olduğu için çevrim santralleri çevre kirliliği açısından sorun olmaz. Ancak gaz sızıntısı, yangın ve patlamalar gibi sorunlarla karşılaşıldığında, güvenlik sorunu ortaya çıkar. Doğal gazlı kombine çevrim santralinin çevresel etkileri, hava ve su kalitesinin bozulması ile karasal, görsel ve gürültü kirliliği olarak sıralanabilir.