Dernekten yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Gültekin, orucun sağlığa yararlı etkilerinin "aralıklı oruç" diyetiyle ilgili çalışmalardan sonra oldukça netleştiğini aktardı.
Yemeğe 14-16 saat ara verildiğinde antioksidan savunma mekanizmalarının devreye girdiğini anlatan Gültekin, uzun süre aç kalmayla birlikte hücrelerde DNA onarımının başlayıp yeni ve daha sağlıklı hücreler edinmek için vücudun hasarlı hücreleri temizleme yolu olan otofajinin gerçekleştiğini ifade etti.
Gültekin, yemeğe verilen bu aranın, yanlış katlanmış veya kümelenmiş proteinlerin yıkımında, hasarlı organellerin temizlenmesinde ve hücre içi patojenlerin ortadan kaldırılmasında önemli bir rol oynadığını belirterek, "Uzun süre aç kalmak, beyin fonksiyonlarında düzelme, öğrenme ve hafıza kapasitesinde artış meydana gelir. Uzun açlık sonrası yağ hücrelerinin parçalanması sonucu ortaya çıkan keton cisimcikleri beyin ve gövdemizin yaşlanmasını geciktirir ve metabolizmanın aktif işleyişinde önemli rol oynar." değerlendirmesinde bulundu.
"Vücudumuzun yıllık bakımı gerçekleştiriliyor"Uzun süre aç kalmanın Alzheimer ve parkinson hastalarının yakınmalarında da kısmi olarak iyileşmeye yol açtığını dile getiren Gültekin, şunları kaydetti:
"Bu durum ayrıca obezite, romatolojik hastalıklar ve kanser riskini de azaltıyor. Kemoterapi alan hastalarda bu şekilde beslenmenin tedaviye daha iyi cevap verdiği gösterildi. Ramazanın getirdiği aralıklı beslenme ritüeli, yemenin serbest olduğu saatlerde yeterli sıvı almak şartı ile hücreleri onararak, vücuda gençlik ve sağlık kazandırıyor. En önemlisi de bağışıklık sistemimiz bunu fırsat bilip vücudumuzun yıllık bakımını gerçekleştiriyor."
Gültekin, oruç sırasında uzun süre aç kalındığı için yağ yakımının arttığını ve kan şekerinin düzenlenmesi, strese karşı direnç ve inflamasyonun baskılanmasının da bu açlık süresince gerçekleşerek sağlığa büyük katkı sağladığını belirtti.
Açlık esnasında metabolik hasarlı moleküllerin tamir edildiğini ya da ortadan kaldırıldığını aktaran Gültekin, "Bağışıklık sistemimiz bu elverişli ortamda 'vakit tamir zamanı' diyerek işe koyulur, beslenme sonrası vücudumuzda oluşan serbest radikallerin zararını gidermeye başlar. Üç öğün yemek ve arada atıştırmalıklar şeklinde beslenmede bağışıklık sistemimiz bu tamir süreci için zaman bulamaz ve gerçekleşemez." ifadelerini kullandı.
Gültekin, kanda yüksek şekerin varlığının doğal bağışıklık hücrelerinin hareketini yavaşlattığına dikkati çekerek, orucun kan şekerinin düzenlenmesinde, tansiyonun kontrolünde, karın bölgesindeki yağlanmanın azaltılmasında da olumlu etkilerinin bulunduğunu anlattı.