Rahman suresinin okunuşu nasıldır? Rahman suresinin meali nasıldır? Rahman suresi Mekke döneminde nazil olmuştur. Rahman suresi 78 ayeti kerimedir. Rahman suresinde Allah varlığı, birliği, kudret ve nimetleri anlatılmaktadır. İşte Rahman suresinin okunuşu ve anlamı...
Rahman suresinde edebiyatımızda terciibend denen edebî sanat benzeri bir üslûpla, “Artık rabbinizin nimetlerinden hangisini inkâr edebilirsiniz?” anlamındaki cümleye otuz bir defa yer verilmiştir. Kur’anı Kerimin mushaftaki sıralamada elli beşinci, iniş sırasına göre doksan yedinci sûredir. Rahman suresi Yetmiş sekiz ayet, üçyüz elli bir kelime ve bin üçyüz otuz altı harften ibarettir. Rahman suresi 27. cüz’de yer almaktadır.
Hakkında
Mekke döneminde inmiştir. 78 âyettir. Sûre, adını ilk âyeti oluşturan ve Allah’ın sıfatlarından biri olan “er-Rahmân” kelimesinden almıştır. Sûrede başlıca, Allah’ın nimetleri, birliğini ve kudretini gösteren kâinat delilleri ve günahkârların kıyamette karşılaşacakları korku ve şiddet konu edilmektedir.
Nuzül
Mushaftaki sıralamada elli beşinci, iniş sırasına göre doksan yedinci sûredir. Ra‘d sûresinden sonra, İnsân sûresinden önce Medine’de nâzil olmuştur. Tamamının Mekkî olduğu veya bir kısmının Mekke’de bir kısmının ise Medine’de indiği görüşleri de vardır (Zemahşerî, IV, 49). Şevkânî, sûrenin hem Mekke’de hem de Medine’de indiğine dair rivayetler bulunduğu dikkate alınarak kısmen Mekkî kısmen Medenî olduğunu kabul etmenin uygun olacağını belirtir (V, 151).
Konusu
İnsanın kendinde ve dış dünyada görebileceği dinî, dünyevî birçok nimete değinilerek bunların sorumluluğunu idrak etmesi ve kulluk bilinci içinde hareket etmesi gerektiği hatırlatılmakta, cinlere ve insanlara müşterek hitaplarda bulunulmakta, nisbeten kısa bir cehennem tasvirini takiben oldukça ayrıntılı bir cennet tasvirine yer verilmektedir.
Fazileti
Sûrede, edebiyatımızda terciibend denen edebî sanat benzeri bir üslûpla, “Artık rabbinizin nimetlerinden hangisini inkâr edebilirsiniz?” anlamındaki cümleye otuz bir defa yer verilmiştir.
RAHMAN SURESİNİN OKUNUŞU VE ANLAMI
Rahmân 1 (Mealleri Karşılaştır): Er rahmân(rahmânu). بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ ٱلرَّحْمَٰنُ (1-2) Rahmân, Kur’an’ı öğretti.
Rahmân 2 (Mealleri Karşılaştır): Allemel kur’ân(kur’âne). عَلَّمَ ٱلْقُرْءَانَ (1-2) Rahmân, Kur’an’ı öğretti.
Rahmân 3 (Mealleri Karşılaştır): Halakal insân(insâne). خَلَقَ ٱلْإِنسَٰنَ İnsanı yarattı.
Rahmân 4 (Mealleri Karşılaştır): Allemehul beyân(beyâne). عَلَّمَهُ ٱلْبَيَانَ Ona beyanı (düşünüp ifade etmeyi) öğretti.
Rahmân 5 (Mealleri Karşılaştır): Eş şemsu vel kameru bi husbân(husbânin). ٱلشَّمْسُ وَٱلْقَمَرُ بِحُسْبَانٍ Güneş ve ay bir hesaba göre hareket etmektedir.
Rahmân 6 (Mealleri Karşılaştır): Ven necmu veş şeceru yescudân(yescudâni). وَٱلنَّجْمُ وَٱلشَّجَرُ يَسْجُدَانِ Otlar ve ağaçlar (Allah’a) boyun eğerler.
Rahmân 7 (Mealleri Karşılaştır): Ves semâe refeahâ ve vedaal mîzân(mîzâne). وَٱلسَّمَآءَ رَفَعَهَا وَوَضَعَ ٱلْمِيزَانَ Göğü yükseltti ve ölçüyü koydu.
Rahmân 8 (Mealleri Karşılaştır): Ellâ tatgav fîl mîzân(mîzâni). أَلَّا تَطْغَوْا۟ فِى ٱلْمِيزَانِ Ölçüde haddi aşmayın.
Rahmân 9 (Mealleri Karşılaştır): Ve ekîmul vezne bil kıstı ve lâ tuhsırûl mîzân(mîzâne). وَأَقِيمُوا۟ ٱلْوَزْنَ بِٱلْقِسْطِ وَلَا تُخْسِرُوا۟ ٱلْمِيزَانَ Tartıyı adaletle yapın, teraziyi eksik tutmayın.
Rahmân 10 (Mealleri Karşılaştır): Vel arda vedaahâ lil enâm(enâmi). وَٱلْأَرْضَ وَضَعَهَا لِلْأَنَامِ Allah, yeri yaratıklar için var etti.
Rahmân 11 (Mealleri Karşılaştır): Fîhâ fâkihetun vennahlu zâtul ekmâm(ekmâmi). فِيهَا فَٰكِهَةٌ وَٱلنَّخْلُ ذَاتُ ٱلْأَكْمَامِ Orada meyve(ler) ve salkımlı hurma ağaçları vardır.
Rahmân 12 (Mealleri Karşılaştır): Vel habbu zul asfi ver reyhân(reyhânu). وَٱلْحَبُّ ذُو ٱلْعَصْفِ وَٱلرَّيْحَانُ Yapraklı taneler, hoş kokulu bitkiler vardır.
Rahmân 13 (Mealleri Karşılaştır): Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni). فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rahmân 14 (Mealleri Karşılaştır): Halakal insâne min salsâlin kel fehhâr(fehhâri). خَلَقَ ٱلْإِنسَٰنَ مِن صَلْصَٰلٍ كَٱلْفَخَّارِ Allah, insanı pişmiş çamur gibi bir balçıktan yarattı.
Rahmân 15 (Mealleri Karşılaştır): Ve halakal cânne min mâricin min nâr(nârin). وَخَلَقَ ٱلْجَآنَّ مِن مَّارِجٍ مِّن نَّارٍ “Cin”i de yalın bir ateşten yarattı.
Rahmân 16 (Mealleri Karşılaştır): Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni). فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rahmân 17 (Mealleri Karşılaştır): Rabbul meşrikayni ve rabbul magribeyn(magribeyni). رَبُّ ٱلْمَشْرِقَيْنِ وَرَبُّ ٱلْمَغْرِبَيْنِ O, iki doğunun ve iki batının Rabbidir.
Rahmân 18 (Mealleri Karşılaştır): Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni). فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rahmân 19 (Mealleri Karşılaştır): Merecel bahreyni yeltekıyân(yeltekıyâni). مَرَجَ ٱلْبَحْرَيْنِ يَلْتَقِيَانِ (Suları acı ve tatlı olan) iki denizi salıvermiştir; birbirine kavuşuyorlar.
Rahmân 20 (Mealleri Karşılaştır): Beynehumâ berzehun lâ yebgıyân(yebgıyâni). بَيْنَهُمَا بَرْزَخٌ لَّا يَبْغِيَانِ (Fakat) aralarında bir engel vardır, birbirine geçip karışmıyorlar.
Rahmân 21 (Mealleri Karşılaştır): Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni). فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rahmân 22 (Mealleri Karşılaştır): Yahrucu min humel lûluu vel mercân(mercânu). يَخْرُجُ مِنْهُمَا ٱللُّؤْلُؤُ وَٱلْمَرْجَانُ O denizlerin her ikisinden de inci ve mercan çıkar.
Rahmân 23 (Mealleri Karşılaştır): Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni). فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rahmân 24 (Mealleri Karşılaştır): Ve lehul cevâril munşeâtu fîl bahri kel alâm(alâmi). وَلَهُ ٱلْجَوَارِ ٱلْمُنشَـَٔاتُ فِى ٱلْبَحْرِ كَٱلْأَعْلَٰمِ Denizde akıp giden dağlar gibi yüksek gemiler de O’nundur.
Rahmân 25 (Mealleri Karşılaştır): Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni). فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rahmân 26 (Mealleri Karşılaştır): Kullu men aleyhâ fân(fânin). كُلُّ مَنْ عَلَيْهَا فَانٍ Yer üzerinde bulunan her canlı yok olacaktır.
Rahmân 27 (Mealleri Karşılaştır): Ve yebkâ vechu rabbike zûl celâli vel ikrâm(ikrâmi). وَيَبْقَىٰ وَجْهُ رَبِّكَ ذُو ٱلْجَلَٰلِ وَٱلْإِكْرَامِ Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin zâtı bâki kalacaktır.
Rahmân 28 (Mealleri Karşılaştır): Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni). فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rahmân 29 (Mealleri Karşılaştır): Yes’ eluhu men fis semâvâti vel ard(ardı), kulle yevmin huve fî şe’nin. يَسْـَٔلُهُۥ مَن فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ ۚ كُلَّ يَوْمٍ هُوَ فِى شَأْنٍ Göklerde ve yerde bulunanlar, (her şeyi) O’ndan isterler. O, her an yeni bir ilâhî tasarruftadır.
Rahmân 30 (Mealleri Karşılaştır): Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni). فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rahmân 31 (Mealleri Karşılaştır): Se nefrugu lekum eyyuhes sekalân(sekalâni). سَنَفْرُغُ لَكُمْ أَيُّهَ ٱلثَّقَلَانِ Yakında sizi de hesaba çekeceğiz, ey cinler ve insanlar!
Rahmân 32 (Mealleri Karşılaştır): Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni). فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rahmân 33 (Mealleri Karşılaştır): Yâ ma´şerel cinni vel insi inisteta´tum en tenfuzû min aktâris semâvâti vel ardı fenfuz(fenfuzû), lâ tenfuzûne illâ bi sultân(sultânin). يَٰمَعْشَرَ ٱلْجِنِّ وَٱلْإِنسِ إِنِ ٱسْتَطَعْتُمْ أَن تَنفُذُوا۟ مِنْ أَقْطَارِ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ فَٱنفُذُوا۟ ۚ لَا تَنفُذُونَ إِلَّا بِسُلْطَٰنٍ Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin uçlarından bucaklarından geçip gitmeye gücünüz yeterse geçip gidin. Büyük bir güç olmadıkça geçip gidemezsiniz.
Rahmân 34 (Mealleri Karşılaştır): Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni). فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rahmân 35 (Mealleri Karşılaştır): Yurselu aleykumâ şuvâzun min nârin ve nuhâsun fe lâ tentesırân(tentesırâni). يُرْسَلُ عَلَيْكُمَا شُوَاظٌ مِّن نَّارٍ وَنُحَاسٌ فَلَا تَنتَصِرَانِ Üstünüze ateşten yalın bir alevle kıpkızıl bir duman gönderilir de kendinizi koruyamazsınız.
Rahmân 36 (Mealleri Karşılaştır): Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni). فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rahmân 37 (Mealleri Karşılaştır): Fe îzen şakkatis semâu fe kânet verdeten keddihân(keddihâni). فَإِذَا ٱنشَقَّتِ ٱلسَّمَآءُ فَكَانَتْ وَرْدَةً كَٱلدِّهَانِ Gök yarılıp da, yanıp kızaran yağ gibi kırmızı gül hâline geldiği zaman (hâliniz ne olur?)
Rahmân 38 (Mealleri Karşılaştır): Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni). فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rahmân 39 (Mealleri Karşılaştır): Fe yevme îzin lâ yus’elu an zenbihî insun ve lâ cânn(cânnun). فَيَوْمَئِذٍ لَّا يُسْـَٔلُ عَن ذَنۢبِهِۦٓ إِنسٌ وَلَا جَآنٌّ İşte o gün ne insana, ne cine günahı sorulmayacak.
Rahmân 40 (Mealleri Karşılaştır): Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni). فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rahmân 41 (Mealleri Karşılaştır): Yu’reful mucrımûne bi sîmâhum fe yu’hazu bin nevâsî vel akdâm(akdâmi). يُعْرَفُ ٱلْمُجْرِمُونَ بِسِيمَٰهُمْ فَيُؤْخَذُ بِٱلنَّوَٰصِى وَٱلْأَقْدَامِ Suçlular simalarından tanınır da, perçemlerinden ve ayaklarından yakalanırlar.
Rahmân 42 (Mealleri Karşılaştır): Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni). فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rahmân 43 (Mealleri Karşılaştır): Hâzihî cehennemulletî yukezzibu bi hel mucrimûn(mucrimûne). هَٰذِهِۦ جَهَنَّمُ ٱلَّتِى يُكَذِّبُ بِهَا ٱلْمُجْرِمُونَ İşte bu suçluların yalanladıkları cehennemdir.
Rahmân 44 (Mealleri Karşılaştır): Yetûfûne beynehâ ve beyne hamîmin ân(ânin). يَطُوفُونَ بَيْنَهَا وَبَيْنَ حَمِيمٍ ءَانٍ Onlar, cehennem ateşi ile yüksek derecede kaynar su arasında gider gelirler.
Rahmân 45 (Mealleri Karşılaştır): Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni). فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rahmân 46 (Mealleri Karşılaştır): Ve li men hâfe makâme rabbihî cennetân(cennetâni). وَلِمَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّهِۦ جَنَّتَانِ Rabbinin huzurunda (hesap vermek üzere) duracağından korkan kimseye iki cennet vardır.
Rahmân 47 (Mealleri Karşılaştır): Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni). فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rahmân 48 (Mealleri Karşılaştır): Zevâtâ efnân(efnânin). ذَوَاتَآ أَفْنَانٍ İki cennet de (ağaçlar, meyveler, rengârenk bitkiler gibi) çeşit çeşit güzelliklerle bezenmiştir.
Rahmân 49 (Mealleri Karşılaştır): Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni). فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rahmân 50 (Mealleri Karşılaştır): Fîhi mâ aynâni tecriyân(tecriyâni). فِيهِمَا عَيْنَانِ تَجْرِيَانِ İçlerinde akan iki pınar vardır.
Rahmân 51 (Mealleri Karşılaştır): Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni). فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rahmân 52 (Mealleri Karşılaştır): Fîhi mâ min kulli fâkihetin zevcân(zevcâni). فِيهِمَا مِن كُلِّ فَٰكِهَةٍ زَوْجَانِ İkisinde de her meyveden çift çift vardır.
Rahmân 53 (Mealleri Karşılaştır): Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni). فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rahmân 54 (Mealleri Karşılaştır): Muttekiîne alâ furuşin betâinuhâ min istebrak(istebrakin), ve cenel cenneteyni dân(dânin). مُتَّكِـِٔينَ عَلَىٰ فُرُشٍۭ بَطَآئِنُهَا مِنْ إِسْتَبْرَقٍ ۚ وَجَنَى ٱلْجَنَّتَيْنِ دَانٍ Onlar astarları kalın ipekten olan döşeklere yaslanırlar. Bu iki cennetin meyveleri (zahmetsizce alınacak kadar) yakındır.
Rahmân 55 (Mealleri Karşılaştır): Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni). فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rahmân 56 (Mealleri Karşılaştır): Fîhinne kâsirâtut tarfi lem yatmishunne insun kablehum ve lâ cânn(cânnun). فِيهِنَّ قَٰصِرَٰتُ ٱلطَّرْفِ لَمْ يَطْمِثْهُنَّ إِنسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَآنٌّ Oralarda bakışlarını sadece eşlerine çevirmiş dilberler vardır. Onlara eşlerinden önce ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur.
Rahmân 57 (Mealleri Karşılaştır): Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni). فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rahmân 58 (Mealleri Karşılaştır): Ke enne hunnel yâkûtu vel mercân(mercânu). كَأَنَّهُنَّ ٱلْيَاقُوتُ وَٱلْمَرْجَانُ Onlar sanki yakut ve mercandır.
Rahmân 59 (Mealleri Karşılaştır): Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni). فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rahmân 60 (Mealleri Karşılaştır): Hel cezâul ihsâni illel ihsân(ihsânu). هَلْ جَزَآءُ ٱلْإِحْسَٰنِ إِلَّا ٱلْإِحْسَٰنُ İyiliğin karşılığı, yalnız iyiliktir.
Rahmân 61 (Mealleri Karşılaştır): Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni). فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rahmân 62 (Mealleri Karşılaştır): Ve min dûnihimâ cennetân(cennetâni). وَمِن دُونِهِمَا جَنَّتَانِ Bu iki cennetten başka iki cennet daha vardır.
Rahmân 63 (Mealleri Karşılaştır): Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni). فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rahmân 64 (Mealleri Karşılaştır): Mud hâmmetân(hâmmetâni). مُدْهَآمَّتَانِ O iki cennet koyu yeşil renktedir.
Rahmân 65 (Mealleri Karşılaştır): Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni). فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rahmân 66 (Mealleri Karşılaştır): Fîhi mâ aynâni neddâhatân(neddâhatâni). فِيهِمَا عَيْنَانِ نَضَّاخَتَانِ İçlerinde kaynayan iki pınar vardır.
Rahmân 67 (Mealleri Karşılaştır): Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni). فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rahmân 68 (Mealleri Karşılaştır): Fîhi mâ fâkihetun ve nahlun ve rummân(rummânun). فِيهِمَا فَٰكِهَةٌ وَنَخْلٌ وَرُمَّانٌ İçlerinde her türlü meyve, hurma ve nar vardır.
Rahmân 69 (Mealleri Karşılaştır): Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni). فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rahmân 70 (Mealleri Karşılaştır): Fîhinne hayrâtun hisân(hisânun). فِيهِنَّ خَيْرَٰتٌ حِسَانٌ Onlarda huyları güzel, yüzleri güzel dilberler vardır.
Rahmân 71 (Mealleri Karşılaştır): Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni). فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rahmân 72 (Mealleri Karşılaştır): Hûrun maksûrâtun fîl hiyâm(hiyâmi). حُورٌ مَّقْصُورَٰتٌ فِى ٱلْخِيَامِ Onlar, çadırlara kapanmış hurilerdir.
Rahmân 73 (Mealleri Karşılaştır): Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni). فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rahmân 74 (Mealleri Karşılaştır): Lem yatmishunne insun kablehum ve lâ cânn(cânnun). لَمْ يَطْمِثْهُنَّ إِنسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَآنٌّ Onlara, eşlerinden önce ne bir insan ne bir cin dokunmuştur.
Rahmân 75 (Mealleri Karşılaştır): Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni). فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rahmân 76 (Mealleri Karşılaştır): Muttekiîne alâ refrefin hudrin ve abkariyyin hisân(hisânin). مُتَّكِـِٔينَ عَلَىٰ رَفْرَفٍ خُضْرٍ وَعَبْقَرِىٍّ حِسَانٍ Onlar yeşil yastıklara ve güzel yaygılara yaslanırlar, (nimetlenirler).
Rahmân 77 (Mealleri Karşılaştır): Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân(tukezzibâni). فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rahmân 78 (Mealleri Karşılaştır): Tebârekesmu rabbike zîl celâli vel ikrâm(ikrâmi). تَبَٰرَكَ ٱسْمُ رَبِّكَ ذِى ٱلْجَلَٰلِ وَٱلْإِكْرَامِ Azamet ve ikram sahibi Rabbinin adı yücedir.