BAŞBAKAN Ahmet Davutoğlu'na sordum: "Başbakan olarak bizlerle yaptığınız ilk toplantı ve tarihe not düşmek için soruyorum. Yıllar sonra Başbakan Ahmet Davutoğlu olarak ülkeye yaptığınız hangi hizmetinizle anılmak isterseniz?" Ve muhteşem bir cevap: "Başbakanlığım döneminde ekonomik olarak dünyanın en güçlü ülkeleri arasında yer aldığımızı görmek ve küresel bir güç olan Türkiye hayal ediyorum. Dolayısıyla böyle bir hizmetle anılmak isterim."
Cumartesi günü sabah saatlerinde Beylerbeyi Sarayı'nda seçilmiş ilk Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın, akşam saatlerinde ise Dolmabahçe Sarayı'ndaki Başbakanlık Çalışma Ofisi'nde Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun gazete ve televizyonların Genel Yayın Yönetmenleriyle yaptığı toplantının misafirleri arasındaki yerimizi aldık.
Her iki görüşmeden çıkardığımız sonuç şudur: Bölgedeki ve dünyadaki gelişmeleri yakından takip eden,"görelim bakalım ne olacak" anlayışı yerine her yeni durum için "yerel senaryolar" üreten ve ülkesi için atan kalbe sahip iki lider yönetiyor Türkiye'yi.
Önce Sayın Cumhurbaşkanı'nın yaptığı toplantıdan aldığımız birkaç notu aktarmak istiyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan, altı başlık altında topladı görüşmenin genel perspektifini. Çözüm Süreci, bölgemizde yaşanan sorunlar ve IŞİD tehlikesi, AB üyelik süreci, değişen dünya dengeleri ve ekonomik gelişmeler, paralel yapıyla mücadele, son olarak da yeni Anayasa ihtiyacı.
Erdoğan'ın hem yaptığı konuşmada hem de sorulara verdiği cevapta ortaya çıktı ki dünyadaki bütün gelişmeleri ekibiyle beraber en ince ayrıntısına kadar takip ediyor ve her yeni durumla ilgili "Ankara merkezli senaryolar" üretiliyor. Toplantıda Irak, Suriye, Mısır, Filistin ve Libya gibi bölge ülkelerinde yaşanan sorunlara çözüm önerilerinin yanı sıra; Ukrayna'daki kaos, Afganistan'da yaşanan çatışmalar, Pakistan ve Endonezya'daki seçimler üzerine analizlerini ve Türkiye'nin bakış açısını anlattı. Sayın Cumhurbaşkanı. Çözüm sürecinden asla geriye dönülemeyeceğini ve çalışmaların yasal zemine oturtulmasıyla beraber, sürecin tam manasıyla bir devlet projesi haline geldiğinin de altını çizdi. Özlenen toplumsal mutabakat için ise gelişen Türkiye'nin bütün ihtiyaçlarına cevap veren yeni Anayasa'nın mutlaka hazırlanması gerektiğine de birkaç defa dikkat çekti Cumhurbaşkanı Erdoğan.
Herkesin malumudur ki son yıllarda dünyanın en etkin liderleri arasında yer alan olan Erdoğan'ın en önemli silahı, samimiyeti. Zaten bu samimiyet değil mi Erdoğan'ın, 2002'den bu yana girdiği her seçimde oyunu artırarak zafer kazanmasını sağlayan. Cumhurbaşkanı Erdoğan dünkü toplantıda da birkaç defa samimiyet üzerine vurgu yaptı ve "samimi olan kazanacaktır, samimi olmayan ise kaybetmeye mahkumdur" dedi. Samimi olmayanların amacının da; Türkiye'nin huzur ülkesi olmasını engellemek olduğunu kaydetti.
Başbakan Ahmet Davutoğlu ise AK Parti iktidarları döneminde Türkiye'nin kat ettiği mesafeyi uzun uzun anlattı. Davutoğlu, "13 yıl önce birisine, 'Türkiye'de vesayetçi sistem kalkacak, İstanbul'a 3. Köprü ve dünyanın en büyük havalimanı yapılacak, denizin altından tren ve araçlar geçecek. Akan kan duracak' deseniz, sizinle dalga geçerdi. İşte AK parti iktidarları döneminde bunların hepsi gerçekleştirildi" dedi. "Bölge ülkeleriyle sıfır sorun projesi"nin çöktüğünü söyleyenlerin bir bir kaybetmeye başladığını da belirten Başbakan, "biz hala buradayız, ama bölge ülkeleriyle sorun çıkaran liderler bir bir gidiyor. Irak'ta açılan parantez kapandı, Suriye'deki parantez de yakında kapanacaktır" diye konuştu.
"Çözüm sürecinde derenin yarısı geçildi" diyen Davutoğlu, çözüm sürecinin bölgedeki kaosun bitmesi için de çok önemli bir proje olduğunu da söyledi. Sık sık Türkiye'nin hem dış odaklar, hem de paralel yapı tarafından türbülansa sokulmak istendiğini dile getiren Ahmet Davutoğlu, 17-25 Aralık operasyonlarının asıl amacının da bu olduğunu kaydetti. Her iki toplantıdan aldığımız notlar elbette bunlarla sınırlı değil, daha onlarca not var. Benim çıkardığın özet ise şu; Hem 12. Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem de Başbakan Ahmet Davutoğlu'nu dinledikten sonra, aklıma takılan tek cümle; "Rahat uyu Türkiye" oldu.
Neden mi ?
Biliyorum yukarıdaki cümlemi okuyan bazı okurlarımız, "bölgemiz ve dünya böylesine bir kaos içerisinde iken nasıl rahat uyuyabiliriz" diyor. Evet bölgemiz ve dünya büyük bir kaos yaşıyor, evet her iki isim de "ismet" sıfatıyla şereflendirilmiş bir Peygamber değil ve hata yapacaklardır. Zaten hata yapmak da insana mahsus bir özellik. Ancak hem Erdoğan hem de Davutoğlu, ülkesine sevdalı, yapılan her olumlu eleştiriye olumlu karşılık verecek bir yapıya sahip ve en önemlisi de ülkemizi maceraya sürüklemeyecek kadar tecrübeli.
Saygılarımlau2026