bir ayet
De ki:"Ey kendilerine kötülük edip aşırı giden kullarım! Allah'ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin. Doğrusu Allah günahların hepsini bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır, merhametlidir." ZÜMER, 53
BİR HADİS
"Şaban'ın on beşinci gecesi güneş batınca Allah-u00fb Teala muhakkak fecir (sabah namazının vakti) oluncaya kadar: 'Benden mağfiret dileyen yok mu, onu mağfiret edeyim, benden rızık isteyen yok mu, onu rızıklandırayım, belaya uğramış (ve benden afiyet isteyen) yok mu, ona afiyet vereyim. Fecir doğuncaya kadar şöyle olan yok mu? Böyle olan yok mu?' buyurur."
(Hadu00ees-i Şeru00eef, Sünen-i İbn-i Mace)
Hızlaakıp giden ömür içerisinde böylesine mübarek bir geceye bir kez daha eriştirip bizlere güzel bir fırsat bahşettiği için Cenab-ı Hakk'a ne kadar hamd ü sena etsek, ne kadar şükretsek azdır. Kültürümüzde kandil olarak adlandırılan bu mübarek geceler, dünyanın koşuşturması içerisinde varlık ve yaratılış gayesini unutup sonu gelmez emel ve hevesler peşinde koca bir ömrü heba eden bizlere, özümüze dönme ve kendimizi sorgulama, geçici olanla kalıcı olanı fark etme, kalp gözümüzü açma ve gönül dünyamızı temizleme fırsatı sunar. Rabbimize, kendimize ve bütün insanlığa karşı sorumluluklarımızı hatırlatır, bu görevlerimizi ihmal edip etmediğimizi yeniden düşünme, tövbe ederek geçmişi affettirme, dua, azim ve kararlılıkla geleceği inşa etme imkanı sağlar. Her yıl gelen Berat Kandili, bizlere her türlü şer, kötülük, zulüm, haksızlık ve adaletsizlikten beri olmayı, uzak kalmayı öğretir.
Yaradılanı affetme günüBerat Kandili, Yüce Rabbimiz nezdinde beratımıza vesile olduğu, Rabbimizin affediciliğine ve bağışlayıcılığına sığınmayı öğrettiği gibi, kendimize, ailemize, din kardeşlerimize, yaratılıştan kardeşlerimize ve tüm kainata karşı affedici, onarıcı ve bağışlayıcı olmayı öğretir. Berat, kırılan kalpleri onarma, dargınlık duvarlarını yıkma, kin, nefret ve intikam duygularını aşma günüdür. Yüce Yaradan'ın affına erebilmek için yaradılanı affetme günüdür.
Berat'ın şifresi Kur'an ve sünnetteBerat Kandili, arzularımızın, tutkularımızın, heva ve heveslerimizin, bencilliklerimizin egemenliğinden, nefsimizin esaretinden kurtularak gerçek özgürlük beratımıza nasıl kavuşacağımızı öğretir. Nefis ve şeytanın hile ve tuzaklarına karşı her zaman yüksek bir teyakkuzda olma bilincini diri tutar. Bu kandil, beratımızı almamızın ancak, hayat rehberimiz olan Kur'an-ı Kerim'i anlamakla, yaşamakla, Sevgili Peygamberimiz (sav)'in bizlere miras bırakmış olduğu sünnetini ve evrensel ahlaku00ee erdemleri hayatımıza yansıtmakla mümkün olacağını öğretir.
Zorlu bir süreçten geçiyoruzBerat Kandili vesilesiyle bir kez daha hatırlanmalı ki, bugün İslam dünyası, bir taraftan Müslüman halkların kendi hür iradeleriyle yönetimlerini belirleme isteklerinin açıkça ortaya çıktığı; diğer taraftan tarihte yaşanmış mezhep farklılıklarının çatışmaya sürüklenmesinin tahrik edildiği; zulümlerin, savaşların, çatışmaların, insan hakları ihlallerinin, cinayetlerin, terör ve şiddetin, ekonomik sıkıntıların, fakirliğin, cehaletin, geri kalmışlığın yaşandığı zorlu bir süreçten geçmektedir.
Gün, ferasetli olma günüÖzellikle ülkemizde ve yakın coğrafyamızda yaşanan elim hadiseler, hem bu ülkelerde yaşayan kardeşlerimizin hem de bütün Müslümanların tarihin ender gördüğü ağır bir fitneyle imtihandan geçtiğini göstermektedir. Bu durumda Müslüman toplulukların her türlü şer odağına karşı basiretli, ferasetli ve uyanık olmak yükümlülüğü vardır. Akan kan, kardeş kanıdır. Tarih boyunca İslam medeniyetine ve onun tüm düşünce yapılarına beşiklik eden coğrafyalarda meydana gelen terör ve şiddet olaylarının bir mezhep gerilimi gibi lanse edilmesi ise büyük bir yanıltmadır. Yaşanan bu hadiselerin bir an önce sona ermesi ve İslam coğrafyasının bir acı ve elem coğrafyası olmaktan kurtularak, yeniden bir ilim ve medeniyet coğrafyasına dönüşmesi Yüce Rabbimizden en büyük niyazımızdır.
Yarab bizi fitneye düşürmeBu duygu ve düşüncelerle tüm İslam aleminin Berat Kandilini tebrik eder; mübarek gecenin özellikle şer odakları tarafından ülkemizin de içine çekilmek istendiği aşikar olan ve yakın coğrafyamızda uyandırılmak istenen fitne ateşinden, kargaşa ve kaos ortamından yüz çevirmemize vesile olmasını; kin, nefret, öfke, kibir, dünyevileşme, güç tutkusu gibi beratımızın önünde duran ve gün geçtikçe artan engelleri bertaraf ederek birbirimizin beratına yardımcı olmayı; İslam dünyası olarak barış, huzur ve güven içerisinde arınmış gönüllerle, günah yüklerimizden berat etmiş olarak Ramazan-ı Şerif'e girmeyi nasip etmesini Cenab-ı Mevla'dan niyaz ediyoruz.
KUR'AN MEDENİYETİ
Kur'an'ı öğrenmek, okumak ve okutanın faziletleri
Her Müslümanın namazı caiz olacak kadar Kur'an-ı Keru00eem ayetlerini ezberlemesi farz-ı ayındır. Fatiha Su00fbresi'yle diğer bir su00fbreyi ezberlemek vacibtir ki, bununla farz da yerine getirilmiş olur.
Kur'an-ı Kerim'in diğer kısımlarını ezberlemek de Müslümanlar için bir farz-ı kifayedir.
Kur'an-ı Kerim'i namaz dışında Mushaf-ı Şerif'ten bakarak okumak, ezbere okumaktan daha faziletlidir.
Kur'an-ı Keru00eem'i namaz haricinde de kıbleye dönerek ve temiz elbiseler giyinmiş bulunarak abdestli okumak müstehabtır.
Kur'an Keru00eem'i okumaya Eu00fbzü Besmele ile başlamak müstehabdır.
Kur'an-ı Kerim'i ayda bir kere hatmetmek, yani
Fatiha'dan Nas Su00fbresi'ne kadar tamamını okumak evladır. Senede bir, kırk günde bir, haftada bir hatmedilmesi evladır diyenler de vardır.
Kur'an-ı Kerim'i üç günden az bir müddette hatmetmek müstehab değildir. Çünkü böyle az bir müddette okuyan, Kur'an-ı Kerim'in yüksek manalarını düşünemez, tecvidine de riayet edemez.
Kur'an-ı Kerim'i dinlemek farzdır. Başka işler ile uğraşan kimselerin yanlarında Kur'an ayetlerinin alenen (duyulacak surette sesli) okunması uygun değildir. Bu halde Kur'an-ı Kerim'i dinlemeyenler değil, okuyanlar günaha girmiş olurlar.
Kur'an-ı Kerim'i okumak nafile ibadetten, sesli okumak gizli okumaktan ve dinlemek, okumaktan daha faziletlidir.
Bir kimse yürürken veya bir iş görürken Kur'an-ı Kerim'i okuyabilir.
Kur'an-ı Kerim'i okuyup öğrenmiş olan kimse sonradan Mushaf-ı Şerif'ten okuyamayacak derecede unutacak olsa günahkar olur.
Kur'an-ı Keru00eem'i okumak gibi başkasına öğretmek de pek büyük bir ibadettir. Peygamber Efendimiz (sav) "Sizin en hayırlınız, Kur'an-ı Keru00eem'i öğrenip başkalarına öğreteninizdir" buyurdular.