PUTİN'İ CİDDİYE ALMIYORUM

Başbakan Ahmet Davutoğlu Brüksel dönüşü gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. DAEŞ'ten Rusya krizine, Türkiye'nin AB üyeliğinden Sur olaylarına kadar birçok konuya ilişkin açıklama yapan Davutoğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:

Ali Adakoğlu/BRÜKSEL

AB-TÜRKİYE İLİŞKİLERİNDE DAHA NET BİR TAKVİM

On ülke başbakanının katıldığı zirve için siyasi havanın iklimden daha iyi olduğunu ifade eden Davutoğlu, "TR-AB ilişkileri ilk defa toplantılarla devam eden sistematik bir mahiyet kazandı. Bugün aldığımız kararlara baktığımızda 29 Kasımdan bu yana yeni dönemde Avrupa Birliği Türkiye ilişkileri daha sistematik,daha odaklı,netice alıcı ve belirli bir takvime bağlanarak gelişti" dedi.

TÜRKİYE ALMANYA ARASINDA BİR İLK

Merkel ve Tsipras'la ayrı görüştükten sonra Merkel'le ayrı bir görüşme daha gerçekleştirdiklerini belirten Davutoğlu, "29 Kasım'dan sonra 15 Aralık'ta Türkiye'den burayareform teklifleri ile ilgili teknik bir istişare geldi. Biz Türkiye'de 3 aylık 6 aylık 10-12 aylık reformları açıkladık.Bunun teknik adımlarını attık. Şimdi ilk kapsamlı vize muafiyetiyle de ilgili kişisel verilerin korunması kanunu da dahil üzerinde çalıştığımız şeyler var. 22 Ocak'ta Türkiye ile Almanya arasında ilk defa gerçekleşecek olan yüksek düzey işbirliği konferansı yani hükümetler arası konferans, diğer ülkelerle yaptığımız formatta muhtemelen 6-7 bakanın katıldığı özellikle ekonomi, güvenlik, dış politika gibi konularda koordinasyon sağlanacak. Bu konferansı Merkel'in eşbaşkanlığı dahilindeBerlin'de yapacağız" şeklinde konuştu.

VİZE MUAFİYETİ SAĞLANMIŞ OLACAK

Mayıs'ın ilk iki haftasında Yunanistan'la Yüksek İşbirliği dördünü toplantısını yapacaklarının altını çizen Davutoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: "Şubat'ın ilk iki haftasında sonra 18 Şubat'ta tekrar Avrupa liderleriyle zirveye yine ben geleceğim ve ya yine bu formatta yada hepsiyle tekrar bir araya geleceğiz. Her gelişimizde önümüzdeki birkaç ayı takvime bağlayıp sistematik bir hale dönüştürüyoruz. Birincisi, Türkiye Avrupa Birliği ilişkilerinin canlanması ve yeniden bu anlamda fasılların açılması. Buradaki fasıl açılmasıyla Türkiye'de yapılan reformlar arasında bağlantı sağlanması.Şimdi 17.fasıl açıldı. Önümüzde 23,24,15, 26. fasıllar var. Ve bunların her biri özellikle 23,24 için gerekli yargı reformları var. Türkiye'de açıkladığımız reformlar da var. Böylece fasıllar ve entegrasyon süreci bir ayağı. İkincisi vize muafiyetiyle kabul anlaşmasının gerçekleşeceği bir ayak. Mart ayında raporu sunacaklar. Onun için Mart ayındaki bütün çalışmalar önemli. Haziran ayında ise geri kabul anlaşmasının çalışmalarını başlatacağız.Ekim gibi onlar Schengen adımını,yani vize muafiyetini sağlayan adımı atacaklar. Her şey iyi giderse Türkiye'nin uzun süredir beklediği vize muafiyeti sağlanmış olacak."

BUZDAĞININ GÖRÜNEN KISMI

Mülteciler sorununun görünen buzdağının bir kısmı olduğunu vurgulayan Davutoğlu,"Bunun altında Avrupa'yı da,bizi de tehdit eden çevre bölgelerdeki istikrarsızlıktır. Bu istikrarsızlıkla ilgili sorunlara cevap bulamazsak bugün mültecilerle ilgili atacağımız her adım bir sonraki süreçte yetersiz kalacaktır, Geçen sene onbinlerce insan gelecekken, bu yıl yüzbinlerce insan geldi. Gelecekte ne olacağını bilemeyiz. Bu Türkiye için de böyle olmuştur. Dolayısıyla mülteciler meselesini konjonktürel bir mesele olmanın yanısıra Türkiye'nin zamanla çözeceği bir mesele olarak görürseniz yanılırsınız" ifadelerini kullandı.

MÜLTECİLER TÜRKİYE'YE RUSYA YÜZÜNDEN GELİYOR

New York'ta gerçekleşenve Türkiye Dışişleri Bakanı'nın da katıldığı Suriye toplantısına değinen Davutoğlu şöyle konuştu: "Rusya Rakka ve DAEŞ'i bombalasa Türkiye'ye hiçbir mülteci gelmez. Ama Rusya Azez'i veHalep'i bombalarsa şimdi olduğu gibi Türkiye'ye mülteci gelir. Rusya'nın iyiniyetli olduğunu düşünmüyorum,bunu da ifade etmiştim. Rusya'nın şimdiki bombardımanları Suriye'den Türkiye'ye daha çok mülteci akınına sebebiyet vermektedir. Türkiye Avrupa arasında yoğun bir güvenlik ve dış politika senkronizasyonu lazım. Hollanda başbakanı da Türkiye'ye gelecek. Türkiye-AB ilişkileri ilk defa sistematik hale gelmiş olacak. Kıbrıs sorununda da üç dört ay içinde görüşmelerimiz olacak."

PUTİN'İN DERDİ TÜRKİYE İÇİ MUHALEFET OLUŞTURMAK

Putin'in üç saatlik açıklamasına da değinen Davutoğlu, "Bir ay önce olsaydı Putin bu açıklamayı yapar mıydı? Putin birdenbire Türkiye'nin Müslüman bir ülke olduğunu, bir İslamlaşma içerisinde olduğumuzu ve Türkiye'ninABD ile yakın ilişkiler içerisinde olduğunu hatırladı. Bir konuşmayı ciddiye almak için o konuşmanın konjonktürel şartların dışında gerçekleşmesi lazım.Dolayısıyla Putin'in bu konuda söylediği hiçbir şeyi ciddiye almıyorum. Türkiye İslamlaşıyor sözünü daha önce darbeciler ve ulusalcılar kullanıyordu. Şimdide Putinkullanıyor. PutinTürkiye içinde güya muhalefet oluşturacak" dedi.

IRAK VE SURİYE SINIRLARINI KONTROL EDEMİYOR

Bir gazetecinin Joe Biden'ın Türkiye'nin Musul'dakiaskerlerini çekmesini talep ettikleri yönündeki sorusuna cevap veren Davutoğlu Biden'in böyle bir açıklamasının kendisine ulaşmadığını ifade ederek sözlerine şu şekilde devam etti: "Biden ile iki görüşme yaptım. Hiçbirinde bana askerleri çekmemiz gerektiğini söylemedi. Ama Irak hükümeti ile uzlaşarak bunuyürütürseniz iyi olur dedi. Hepimiz bunu istiyoruz ve bunun uzlaşılarak yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Ama şu gerçeği kabul etmek durumundayız. Türkiye'nin sınır güvenliği sınır ötesinden başlıyor. Yani muhatabımız olanIrak ve Suriye,sınırlarını kontrol edemiyor. Keşke kontrol edebilseler de bizim askerimiz oraya gitmek zorunda kalmasa. Ama şunu biliyoruz ki; eğer o hat üzerinde biz DAEŞ ve PKK'yı kontrol edebilecek bir güvenlik atmosferi oluşturamazsak,Türkiye içinde de güvenlik oluşturamayız."

IRAK VE SURİYE'NİN İSTİKRARI TÜRKİYE İÇİN ÖNEMLİ

Türkiye'nin Suriye'den farklı olarak Irak hükümetini meşru gördüğünün altını çizen Davutoğlu, Abadi ileyakın dostluk kurduklarını ifade ederek şöyle konuştu: "Buradaki mevcudiyetimizin bir sorun ve Türkiye'nin yayılmacı emeli gibi görülmemesi lazım. Aksine Irak'ın toprak bütünlüğünü koruyan bir tedbir olarak görülmeli. Dün yapılan saldırıda,oradaki eğitim faaliyetinin devamı için aldığımız askeri takviye kararının ne kadar doğru olduğunu gösteriyor. Irak'tan izin alsaydınız diye bir argümanın karşılığı yok. Çünkü o askerin güvenliği için de bunun mahremiyet içinde yürütülmesi lazım.Yakın zamana kadar bir sene önce diplomatlarımız DAEŞ'in elinde esirken kaçırılmış ve esirken biz operasyon yapmadığımız için bizi eleştirenler şimdi orada niye bulunuyorsun diye eleştiriyorlar. Irak'ın ve Suriye'nin istikrarından, Türkiye'den fazla etkilenecek başka ülke var mı? Yok. Dolayısıyla biz bu hareketimizi devam ettireceğiz.

BİZ GİDERSEK DAEŞ GELİR

Sayın Abadi Iraklı yetkililere söyleyin ırak askeri geldiği gün bu bölgelere biz çekilirsek kim gelecek biz çekildik diyelim Başika'dan ki Musul'a 20 km bir risk alınacaktır. Biz çekildik diyelim o bölgeden gelecek olan DAEŞ'tir. Eğer Irak askerleri buraya gelirlerse onları çiçeklerle karşılar ve orayı onlara teslim eder ve çekiliriz. Ama Irak askerleri değil de DAEŞ gelirse böyle bir senaryonun önce Irak hükümeti tarafından reddedilmesi lazım.

TERÖR KESİNLİKLE BİTİRİLECEK

Bu son operasyonun farkı olabilecek bütün imkanlarımızla yani gereken bütün imkanlarımızla olabileceğin sınırı olmaz bütün terör unsurlarından temizlenmek üzere yapılan operasyon uzun süre olmaması için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Sivil halkın etkilenmemesi için gayret gösteriyoruz. Ama bütün Cizre'de Silopi'de bu operasyonlar netice alana kadar sürecek. Eskiden olduğu gibi bu hendek ve barikatlar temizlendikten sonra geri çekilme yok. Orada kalınacak. Yani gerekiyorsa her sokakta güvenlik sağlanacak ve bunların terör yöntemleriyle Türkiye'nin teslim alınamayacağı onlara gösterilecek.