TBMM'de yaptığı coşkulu konuşmaları nedeniyle "Milli Hatip" ve "Cumhuriyet Hatibi" olarak iz bırakan Tanrıöver, dönemin Eğitim Bakanı Abdüllatif Suphi Paşa ile Ülfet Hanım'ın oğlu olarak, 1885'te İstanbul Fatih'te dünyaya geldi.
Tanrıöver, çocukluk yıllarının büyük bir kısmını babasının Fatih Horhor'daki konağında ve büyükbabasının Çamlıca'daki köşkünde geçirdi.
Ayasofya rüştiyesinde dersler vermeye başladıİlk öğrenimini Altunizade ve Numune-i Terakki mekteplerinde alan başarılı edebiyatçı, 1904'te Galatasaray Lisesindeki eğitimi sırasında şiirle tanıştı. "Namık Kemal" adını taşıyan şiiri, Jön Türklerin Paris'te çıkardığı "Şura-yı Ümmet" dergisinde yayınlandı.
Hamdullah Suphi Tanrıöver, liseyi bitirdikten sonra Fransızca ve hitabet dersleri ile Türk-İslam sanatı dersleri verdi.
Aynı yıllarda yazı alanında da kendini geliştiren yazarın üzerinde çalıştığı şiir ve yazıları, başta Servet-i Fünun dergisi olmak üzere resimli kitap, gazete ve çeşitli dergilerde yayınlandı.
Usta kalem, Fecr-i Ati topluluğu bünyesinde yer aldığı 1909'da, mizah gazetesi "Davul"un yazarlığını üstlendi. Mizaha büyük ilgi duyan yazar, Davul'da Hasad, Münekkid, İstanbulin, Keçiboynuzu gibi takma isimlerle yazılarını yayımladı.
Tanrıöver, 1911'de Genç Kalemler isimli fikir dergisinin yazı kadrosuna dahil oldu. Sadeleşme akımını savunan yazar, aruz ölçüsünü terk edip hece vezniyle dilde sadeleşmeye giderek şiirlerini hazırladı. Bu esnada Hakimiyet-i Milliye gazetesinde milli mücadeleyi savunan bazı yazılara imza attı.
Milli mücadele için çaba gösterdiÜlke genelinde örgütlenmesine öncülük ettiği Türk Ocaklarını, "Türkün gören gözü, duyan kulağı, uyanık vicdanı" şeklinde tanımlayan Tanrıöver, 1912'de ocak başkanlığı görevini üstlendi.
Ziya Gökalp önderliğindeki "milli edebiyat" akımını savunan Tanrıöver, İstanbul'da düşman işgaline karşı yapılan mitinglerdeki etkili konuşmasıyla hitabetini güçlendirdi.
Hamdullah Suphi Tanrıöver, İzmir'in işgal edildiği 1919 ve 1920'de Sultanahmet'teki konuşmalarla halkı birlik ve beraberliğe teşvik etti.
Coşkulu konuşmaları ve hitabet tarzıyla dikkatleri çeken yazar, "Anadolu’da vatan müdafaası için ortaya çıkan Kuva-yı Milliye'yi tanıdığımızı, milli hareketi tasvip ettiğimizi ve bu harekete istinat etmekte olduğumuzu dünyaya ilan edelim." diyerek Anadolu'daki direnişi halka aşılamak için büyük çaba gösterdi.
Usta edebiyatçı, TBMM'nin ilk döneminde mecliste milletvekilliği görevi üstlendi, 1925'te Milli Eğitim Bakanı seçildi.
İstiklal Marşı'nı yazması için Mehmet Akif Ersoy üzerinde etkin rol oynayan yazar, eserin kabul edilmesi üzerine, marşı TBMM'de üst üste 4 kez coşkulu şekilde okudu.
Tekke ve zaviyelerin kapatılmasına itiraz ettiCumhuriyetten sonraki yıllarda yeni inkılapları öven konuşmalarıyla halk üzerinde etkili olan Tanrıöver, 1925'te TBMM'deki görüşmeler sırasında tekke ve zaviyelerin kapatılmasına dair kanuna itiraz etti.
İlerleyen yıllarda İstanbul'da Türk Ocakları'nı tekrar faaliyete geçiren ve Etnografya Müzesi'ni kuran başarılı edebiyatçı, 1931'den 1943'e kadar Bükreş'te büyükelçilik yaptı.
Hamdullah Suphi Tanrıöver, 1944'te İçel'den 7. dönem, 1946'da İstanbul'dan 8. dönem milletvekili seçildi, 1950'de Demokrat Parti listesinden bağımsız Manisa milletvekili, 1954'te ise İstanbul milletvekili oldu. Hürriyet Partisi adayı olarak 1957'de girdiği seçimi kaybeden Tanrıöver, siyasetten ayrılıp Horhor'daki Suphi Paşa Konağı'na çekildi.
İstanbul'da 10 Haziran 1966'da vefat eden Tanrıöver'in cenazesi, Merkezefendi'deki aile kabristanında toprağa verildi.
Çok sayıda esere imza attıTanrıöver'in şiir, hikaye, makale ve edebi tenkitleri "Şura-yı Ümmet", "Yeni Gazete", "Servet-i Fünun", "Resimli Kitap", "Musavver Muhit", "Türk Yurdu", "Genç Kalemler", "Hak", "İkdam", "Akşam", "Rübab, "Hakimiyet-i Milliye" ve "Muallim"de yayınlandı.
"İslam Birliğinin Geçirdiği Safhalar", "Sanat ve İstiklalimiz", "Bugünkü Tehlikeler ve Halk Önderleri", "Milliyet Düsturları", "Sovyet Rejimi" ve "Arap Birliği Hakkında Tarihi Mütalaalar" başlıklı yazı ve konuşmaları bulunan Tanrıöver, Haçlıların parçalayıp yutmaya çalıştığı son Türk yurdunun Anadolu olduğunu, Anadolu'yu ayakta tutacak tek yolun ise milli kültür olduğunu savundu.
Hamdullah Suphi Tanrıöver, "Toplu İğne", "Yutmaz", "Hasad", "Keçiboynuzu", "İstanbulin" ve "Münekkid" gibi takma adlarla yayımladığı manzume ve yazılarda mizaha yatkınlığını yansıttı.
"Namık Kemal Bey Magosa'da", "La question armenienne et un point de vue Turque", "Dağ Yolu", "Günebakan" ve "Anadolu Milli Mücadelesi" eserlerine de imza atan yazar, aruzu terk edip hece vezniyle ve sade bir dil ile yazdığı şiirleri de kaleme aldı.
Eserlerinden "Dağ Yolu" yeni harflerle ve "Günebakan" açıklayıcı notlarla tekrar yayımlandı.