Özel gereksinimli bireylerin günlük hayatta yaşadıkları zorlukların temel kaynağı, doğuştan ya da yaşadıkları olaylar sonucunda organlarını gerektiği kadar kullanamamasından değil, insanların gerekli hassasiyeti göstermemelerinden kaynaklanmaktadır.
Toplum içerisinde sıklıkla rastladığımız 'Engelli park aracı' yerine bilinçsizce otomobillerin park edilmesi, görme engelli bireylerin güvenli bir şekilde yürüyebilmeleri için tasarlanan kabartmalı sarı çizgi önüne ağır yüklü bir cisim ya da saksı koyulması gibi yapılan hatalı davranışlar, özel gereksinimli bireylerin işini iki kat daha fazla zorlaştırıyor. Peki, Peygamber Efendimiz (SAV)'in özel gereksinimli bireylerle ilişkisi nasıldı? İşte yanıtı..
Hz. Aişe (r.a)' nın ''O'nun ahlakı Kuran-ı Kerim idi'' dediği, davranışları ve sözleri ile her zaman bize örnek olan Peygamber Efendimiz (SAV), sağlıklı insanların özel gereksinimli bireylere karşı nasıl davranmaları gerektiği yönünde tavsiyelerde bulunmuştur.
Bilhassa gözleri görmeyen bireylere daha çok hassasiyet gösterilmesi gerektiğini söyleyen Peygamber Efendimiz (SAV),
“Âmâ'ya veya yol sorana yol göstermen, sadakadır. Güçsüz birine yardım etmen, sadakadır. Konuşmakta güçlük çekenin meramını ifade edivermen sadakadır.” (İbn Hanbel, V, 152, 169.) buyurmaktadır.
Sadaka vermeye durumu elverişli olmayan bir kişi, “Herhangi bir mal varlığımız yoksa sadakayı nasıl verelim?” diye sorunca Efendimiz (SAV)'in “Sadakanın kapılarını, âmâlara yardım etmek, sağır ve dilsizleri anlayana kadar dinlenmek, bir insana ihtiyaç duyduğu nesnenin yerini göstermek, yardım isteyen birine gücümüz yettiği kadar yardım etmek ve güçsüzlere kol kanat germekle açabiliriz.” yanıtını verdiği bilinmektedir.