Pespaye bir Atatürkçülük gelişti

Ülkede çok pespaye ve niteliksiz bir Atatürkçülük geliştiğini ifade eden Doç. Dr. İsmail Çağlar: "Sokak köpeklerinden depreme kadar neyi konuşsak konu Atatürk'e geliyor. Bu ilk mektep Atatürkçülerinin çocukça şımarıklığına değil, aslında edepsizliğine müsamaha gösteriyoruz. Atatürk imgesi hepsinin oyuncağı olmuş durumda."

SÖYLEŞİ: ÖZLEM DOĞAN

Cumhuriyetin ilanıyla birlikte başlayan süreçte Atatürk İlke ve İnkılapları ile Kemalizm, Türk toplumunun üzerinde derin izler bıraktı. Soyadı kanunuyla Munis Tekinalp adını alan Moiz Kohen adlı bir Yahudi, kendini Kemalist olarak nitelendiren ve İslam’la sorunu olan güruhun fikir babası oldu. Tek parti döneminden bugüne iktidarda kim olursa olsun Kemalizm’in dogmalarını dayatan ve kendilerini devletin asli unsuru olarak gören bu zihniyetin fikirleri eğitimden hukuka, sanattan siyasete her alanda etkisini sürdürüyor. En son kılıçlı yemin töreni skandalında ‘Mustafa Kemal’in Askerleriyiz’ diyen bir grup teğmen halktan tepki gördü. Zira 28 Şubat sürecinde, 2007’de darbecilerin bir araya gelerek gerçekleştirdiği Cumhuriyet mitinglerinde ve diğer cuntacı eylemlerde de hep bu slogan kullanılmıştı. CHP kurulduğundan beri muhafazakâr kesimi sindirme unsuru olarak kullanılan Atatürkçülük ve Kemalizm’i Akademisyen Doç. Dr. İsmail Çağlar’la konuştuk.

RÖVANŞ HIRSIYLA YAPILAN BİR YEMİN

Kara Harp Okulu mezuniyet töreninde bazı teğmenlerin kılıçlarını havaya kaldırarak "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" şeklinde ettiği yemin gündeme damgasını vurdu. Daha önce de darbeci zihniyetin bu sloganı sık sık kullandığına şahit olduk. Sizce ne mesaj vermek istediler?

Yazılmaz, çizilmez, gösterilmez ama hissedilir bir hırsla, bir rövanş havasıyla yapılan o yemine siyasi olarak baktığımızda ne olduğuna eminim. Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasi tarihi bir darbeler tarihidir ve bu darbelerin deklare edilen en temel motivasyonu irtica paranoyasına; dindar insanlara karşı yapılmıştır. Daha düne kadar bu devletin resmî ideolojisi dindar insanları dışlayıp onların üzerinden geçmiştir. Bunların hepsini bu kontekste koyduğumuzda o yapılan kılıçlı yeminin ne olduğu ortada. Bu laikçi motivasyonun bir yansımasıdır.

Vatandaşlar tören dışı kılıçlı yemine tepki gösterirken AK Parti’den iki isim ise teğmenlerin lehine açıklama yaparak vatandaşa sert çıktı. Bu durum tabanı nasıl etkiliyor?

O isimlerden biri aykırı ya da kabul gören ne söylerse söylesin zaten kabul görmüyor. Parti sözcüsü ‘devletlü’ bir tavır takınsa da bir tek bu tavır olursa o tabanı rahatsız eden bir noktaya gelir. Bununla beraber yemin törenini alkışlayan kesimin toplumun çoğunluğu üzerinde bir baskı kurmak, tehdit etmek, sopa göstermek, ‘yargılanacaksınız’ demesi gayet sahici bir durum, bu bir paranoya değil.

ATATÜRK HEPSİNİN OYUNCAĞI OLDU

Tek parti döneminden beri Atatürkçülük mütedeyyin kesimin üzerinde yıldırıcı baskı unsuruydu fakat son yıllarda daha da faşist bir hal aldı. Bu çağdışı tutumun bir adım ilerisi ne olabilir?

Ülkede çok pespaye, çok niteliksiz, çok banal bir Atatürkçülük gelişti. Ne istediğini bilmeyen, çocukça; ilk mektep Atatürkçülüğü bu. Boyu uzanmadığı için bezi savurarak heykeli temizlediği diye rahatsız olan ve bundan bir hakaret çıkaran bir Atatürkçülük modeliyle karşı karşıyayız. Atatürk’e dindardı deyince bunu laikliğe aykırı görecek, Atatürk’ün dini inancı yoktu dediğinizde aynı anda bundan da alınabilecek kesim, entelektüel olarak kemale ermediği için Atatürk imgesi oyuncakları olmuş durumda. Sırf Atatürk’ü andırdığı için sosyal medyada canlı yayın açıp servet toplayanlar var.

Üstelik alakalı alakasız her konuda karşımıza Atatürk’ü çıkarıyorlar. Bir din gibi inanılan, bir ilah gibi tapılan bir olguya dönüştüğünü düşünüyor musunuz?

Sokak köpeklerini konuşuyoruz konu Atatürk’e geliyor, depremi konuşuyoruz konu Atatürk’e geliyor, eğitimi konuşuyoruz konu Atatürk’e geliyor. Biz bu ilk mektep Atatürkçülerinin çocukça şımarıklığına değil edepsizliğine müsamaha gösteriyoruz ve bu doğru bir tavır değil. Artık herkese zarar veren bir şeye dönüştü. Atatürkçülük dinlerin davranış kalıplarına sahip.

ATATÜRK’E HAKARETE CEZA, İSLAM’A SERBEST

İslam’a, AK Parti seçmenine, Cumhurbaşkanına ağza alınmayacak hakaretler edenler ceza almıyor veya gözaltına alınıp bırakılıyor, fakat Atatürk’ü eleştirenlere ters kelepçe yapılıyor ve hapisten çıkamıyorlar. Bu nasıl bir adalet anlayışı?

Son günlerde adını sıkça duyduğumuz Dilruba denen kadının da hutbede Atatürk’ün adının anılmasını istemeyen vatandaşın da söyledikleri tutuklu yargılanmayı gerektirmiyor. Bunlar tespit edilip davası görülür, cezası neyse verilir biter. Toplum sosyal medya mahkemesi kuruyor, CHP’nin sesi daha çok çıktığı için Atatürk’e bir şey söylediği zannıyla gözaltına aldırdıkları şahıslar terör suçlusu gibi gözaltına alınıyor, Dilruba gibi kişilere muhafazakâr cenah susarsa onlara bir şey olmuyor. Ancak gaz almak için alınıp salınıyorlar. Bugün Türkiye’de sosyal medya mahkemesi olmasa dindarlara, insanların kutsallarına küfretmenin hiçbir cezası olmayacak.

Dini değerlere, kutsallara hakaret etmek Atatürkçülere mubah ama hakaret etmeden Atatürk’ü eleştirmek bile günah! Üstelik muhafazakâr cenahı ve siyasileri bile Atatürk eleştirisi dolayısıyla gözaltına alınanlara sahip çıkarken görmüyoruz, sanırım baskıdan çekiniyorlar?!

Atatürk’ü konuştuğumuz bu röportajı istedikleri kırparlar, hedef gösterirler, linç ediliriz, bir Allah’ın kulu da bize sahip çıkmaz. Arkamızdan ‘Ne gereği var bu konuyu açıyorlar’ derler. Biz Yirmi iki yılda ilköğretim müfredatını, dogmatik, ideolojik Atatürkçülüğün katı ve ilk mektep tarzı yorumundan ne kadar uzaklaştırabildik ki? Ben 10 Kasım’da çocukları Atatürk’e secde ettiren öğretmen istemiyorum. Yirmi iki yılın sonunda bu eğitim sistemi böyleyse kendimize çuvaldız mı mızrak mı batırmamız gerekiyor bir düşünelim. Buna rağmen muhalefetten ‘milli eğitimde laiklik kalmadı, şeriat geldi’ diye dayak yiyoruz.

ARAP ADI ALTINDA İSLAM DÜŞMANLIĞI

İsrail Dışişleri Bakanı Katz’la Hollandalı ırkçı siyasetçi Wilders Atatürk paylaşımı yapıyor. Kemalistlerin büyük bir bölümü de Gazze’ye karşı İsrail’i savunuyor. Yahudilerin Atatürk, Kemalistlerin de İsrail sevdası nereden kaynaklanıyor?

Katz ve Wilders gibi siyasetçiler aslında madeni bulmuş durumda. Kemalistlerin İsrail sevdası ise yabancı düşmanlığıdır ki aslında İslam düşmanlığını gölgeler. Bizdeki resmî ideolojiye geldiğimizde, dinin kendisine çok laf edilemediği için Arap düşmanlığı şeklinde ortaya çıkıyor. ‘Arap’ın düşmanı kim’ diye çocukla eşleştirmeyle İsrail’i gördüğü için iş İsrailperestliğe gidiyor. Bu güruhun tepkileri geçer akçe oldu ve onların tepkilerine göre pozisyon belirlenir oldu. Normalde bu marjinalliğin üstünün örtülmesi gerekirken kriter halini almaya başladı.