Peşmergenin Kobani'ye geçişi teklifini yapmıştım

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Peşmergenin Kobani'ye geçişiyle ilgili Obama ile görüşmemizde kendilerine bu teklifi zaten ben yapmıştım' dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Esenboğa Havalimanı'nda, Letonya ve Estonya'ya hareketinden önce yaptığı açıklamada, ziyarette öncelikli olarak Avrupa Birliği süreci ve ikili ilişkilerin ele alınacağını kaydetti.
Erdoğan, Letonya'da yarın çeşitli görüşmeler yapacağını, akşam da Estonya'ya hareket edeceğini ve 24 Ekim'de ülkeye döneceğini söyledi.
"İlişkilerimizin çok iyi düzeyde seyretmiş olduğu bu iki ülke ile de ağırlıklı olarak AB sürecini değerlendirme fırsatımız olacak. Zira AB sürecinde gerek Letonya gerek Estonya bugüne kadar her zaman yanımızda yer aldılar, bize destek verdiler" diyen Erdoğan, beraberinde giden girişimcilerin de ticari ilişkilerin gelişmesi için ikili görüşmeler yapma fırsatı bulacaklarını kaydetti.
Ziyareti sırasında mevkidaşlarıyla yapacağı görüşmelerde ayrıca bölgedeki gelişmelerin de gündemlerini oluşturacağını belirten Erdoğan, yeni oluşan Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu'nun (DEİK) da ilk defa bu ziyarete katılacağını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ziyaretim kapsamında iş forumunu çok önemsiyorum, bundan sonraki süreçte bize yakın olan bu iki ülke ile işadamlarımızın yoğun bir ticaret hacmine ulaşmaları en önemli arzum" dedi.
Bilimsel alandaki işbirliğini geliştirmeye yönelik de bir adım atmak istediklerini dile getiren Erdoğan, bu amaçla Galatasaray Üniversitesi ve Mimar Sinan Üniversitesi Rektörlerinin de ziyarete iştirak edeceklerini bildirdi.
Kobani'ye peşmergelerin geçişi
Erdoğan, açıklamasının ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da cevaplandırdı.
Bir gazetecinin "Kobani'ye peşmergelerin geçişiyle ilgili son durumda bu bir koridor açılacağı, hangi aşamalarda olacağı ve nasıl bir yol izleneceğini sormak istiyorum. Bu konuyla ilgili uluslararası medyada çıkan bazı haberlerde özellikle 'Türkiye'nin u dönüşü yaptığına ve Washington'dan bir baskı geldiğine yönelik' haberleri nasıl değerlendirirsiniz?" sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, peşmergelerin Kobani'ye (Ayn el Arap) geçişiyle ilgili olarak ABD Başkanı Barack Obama ile telefon görüşmesi yaptığını hatırlattı.
Erdoğan, "Kendilerine bu teklifi zaten ben yapmıştım. PYD ve PKK gruplarına vereceğiniz destekler bizim için kabul edilemez' bunu söylemiştik" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, burada atılacak adımın iki tane olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Bir, Özgür Suriye Ordusuyla burada işbirliği bizim açımızdan kabul edilebilir. İki, peşmerge ile böyle bir işbirliği kabul edilebilir. Kendilerinin de yaklaşım tarzı, burada süreç itibarıyla bir daralma söz konusu. Özellikle Kobani'de artık 2 gün dayanabilecek güçleri var. Bunları açıklamak zorundayım. Çünkü artık bakıyoruz ki Dışişleri sözcüleri ve sözcü yardımcıları çıkıp bir şeyler söylüyorlar. Bunlar da medyada farklı farklı şekilde yorumlanıyor. Bunların bilinmesi lazım."
"Böyle bir operasyon kabul tanımlanamaz"
En son sitelere düşen görüntülerin ortada olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Havadan atılan bütün bu silahlar yani 'PYD'ye atılıyor' denilen silahların bir kısmının IŞİD'in eline geçtiğini şimdi kendileri de kabul ettiler. Böyle bir operasyon kabul tanımlanamaz, anlatılamaz. Yani buradan netice alınıp, alınmayacağı noktasında sağlıklı bir yorum yapılamaz. Siz, kime destek veriyorsunuz, nereye destek veriyorsunuz, her şey ortada" değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, Musul'daki operasyonun zeminine de bakıldığında aynı şeyin görüldüğüne işaret ederek, sözlerine şöyle devam etti:
"Burada da maalesef böyle bir tabloyla karşı karşıyayız. İki gün geçti, üçüncü dördüncü gündeyiz. Kobani düşmedi, kaldı ki Kobani, kendileri için niye bu kadar stratejik onu anlamakta zorlanıyorum. Çünkü Kobani'de zaten sivil kalmadı. 200 bin insan ülkemize geçti, biz onlara ev sahipliği yapıyoruz. Kobani'de sadece 2 bin kadar orada savaşan insan var ve peşmergeye önce 'evet' demediler şimdi son anda kısmen 'evet' dediler. Bununla ilgili olarak biz de kendilerine 'yardımcı olacağımızı' söyledik.
Türkiye'den nereden geçeceği noktasındaki kararı daha çok bu konulardaki görevli olan arkadaşlarımız, birimlerimiz bunlar stratejik olduğu için de burada bunları benim, sizlere anlatmam uygun olmaz, doğru olmaz. Bunları ilgili birimlerimiz zaten kendi aralarında görüşüyorlar. Onlar, bunları lafını yaparak değil uygulamasını yaparak hayata geçirirler, olayın aslı budur."
"PYD'ye vereceğiniz her destek, PKK'ya verilmiş destektir"
Suriye'deki bu sürecin özellikle Özgür Suriye Ordusundan ve diğer ılımlı rejime aynı zamanda IŞİD'e karşı olanlarla bu işin götürülmesi noktasındaki hassasiyetlerinin de kendilerine ilettiklerine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Çünkü sizlerin PYD'ye vereceğiniz her destek, PKK'ya verilmiş destektir. PKK'ya ve PYD'ye vereceğiniz bu desteklerle Türkiye olarak biz mücadele etmek durumunda kalacağız. Bunu da bilmenizi isteriz' dedik. Bunları kendilerine zaten açık ve net olarak söyledik" diye konuştu.
"Yapılanın yanlış olduğu ortaya çıktı"
"Afganistan'tan dönerken uçakta çok açık bir şekilde, 'PYD'ye silah yardımına (evet) dememiz söz konusu değildir' dediniz. Uçaktan indiniz, Obama ile görüştünüz ve ertesi sabah kalkıldığında silah yardımının yapıldığı görüldü. Siz o görüşmede, Obama'ya, silah yardımı yapılırsa ne olacağına dair ne söylediniz acaba? Çünkü bu söylediğiniz ifadeden yani 'peşmergenin geçişi konusunda onay verdik ama silaha karşı çıktık' anlamını çıkartıyorum. Daha biraz açabilir misiniz?" sorusu üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:
"Anlamışsın zaten. Ben de onu anlatmak istiyorum. Yani bu konuda yapılanın yanlış olduğu ortaya çıktı. Niye yanlış olduğu ortaya çıktı. İşte C-130'lardan attıkları o silahlar, belki bir kısmı PYD'nin eline geçti ama bir kısmı da kimin eline geçti? IŞİD'in eline geçti. Adamlar günlerdir kendi sitelerinden yayınlarını yapıyorlar. Bütün o sandıkların hepsini açarak gösteriyorlar. Şimdi kime burada nasıl destek verildiği açık, net ortaya çıkıyor. 'Tamamı onların eline gitmedi. Bir kısmı onların eline gitti' demek doğru bir şey mi? Böyle bir yorum olamaz. Bunların çok daha akılcı, çok daha netice alıcı yolu varken, böyle, işte biz 'dostlar alışverişte görsün' mantığıyla böyle bir hareket, böyle bir hassas konuda yapılamaz."