ÖSP çözümünü kabul etmiyoruz

Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, hükümetin taşeron işçilere kadro çalışmalarına ilişkin, "Hak-İş olarak Özel Sözleşmeli Personel Statüsü (ÖSP) çözümünü asla kabul etmiyor, taşeron işçilerin kamuda istihdam edilmelerini istiyoruz" dedi.

Ezgi ÇelikAnkara

Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, HAK-İŞ'in 42. Kuruluş yıldönümünü kutlamak amacıyla toplanan Genişletilmiş Başkanlar Kurulu toplantısında açıklamalarda bulundu. Hak-İş'in Türkiye'nin çalışma hayatının kaos yıllarında kurulduğunu hatırlatan Arslan, "Hak-İş imkansızlıklar içerisinde bu tarihi yürüyüşe başlarken inancından ve geleceğinden asla kuşku duymamıştır. Bugün Hak-İş konfederasyonuna bağlı 22 sendikamız bulunmaktadır. 19 sendikamız toplu sözleşme yapma ehliyetine sahiptir. Bütün iş kollarımız ciddi bir mücadelenin içerisindedir. Türkiye'de işçi hareketinin en büyük işçi sendikası Hak-İş bünyesindedir" dedi.

"FETÖ ile mücadeleyi destekliyoruz"

Türkiye için 15 Temmuz'un bir kırılma noktası olduğunun altını çizen Başkan Arslan, Hak-İş'in bu süreçte ülkenin bekasından yana bir tavır aldığını belirtti. 15 Temmuz darbe girişimi yargılamalarına sendika olarak destek verdiklerini kaydeden Arslan, sözlerini şu şekilde sürdürdü: "15 Temmuz darbe girişimine kalkışan hainlerin ve ihanet odaklarının Türk yargısı önünde hesap vermelerini ve gereken cezaya çarptırılmalarını bekliyoruz. Biz bu yargılamaların yapıldığı salonlarda geniş katılımlı basın toplantılarıyla kamuoyunun dikkatini çekmeye çalışıyoruz. Hak-İş olarak FETÖ terör örgütü ile yapılan mücadeleyi sonuna kadar destekliyoruz. PKK, DAEŞ ve benzeri örgütlerle yapılan mücadeleyi yine devletimizin bekası ve vatandaşlarının güvenliği için anlamlı buluyoruz. Bizim teröre bulaşmış hiçbir örgütle birlikteliğimiz söz konusu olamaz. Özellikle 15 Temmuz'un ardından gelişen OHAL ve sonrasında olan gelişmelerin geçici bir süreç olduğuna inanıyoruz. En kısa zamanda OHAL'in ilan edilmesine sebep olan şartların ortadan kaldırılarak Türkiye'nin normalleşmesi konusunda da katkı ve destek vermeye devam edeceğiz" dedi.

"Mevsimlik ve geçici işçi sorunu çözülmeli"

Hak-İş'in çalışma hayatındaki sorunların taleplerine ilişkin konuşan Başkan Arslan, geçici ve mevsimlik işçilerin sorunları hakkında değerlendirmelerde bulundu. Aslan, "Geçici işçilerin kamuda 5 ay 29 günden fazla çalışmamasıçalıştırılmaması yönündeki düzenleme bizim açımızdan bugün ciddi bir sorun olarak karşımızdadır. Geçici işçilerin sorunlarının çözümü ve başta Çay-Kur olmak üzere mevsimlik işçilerin çalışma sürelerinin zaman zaman 6 ayın altına düşmesi ciddi mağduriyetlere neden olmaktadır. Geçici ve mevsimlik işçilerimizin sorunlarını çözecek, onları kadrolu işçi yapacak en azından işyerinin ihtiyaçlarının dikkate alınarak çalıştırılmalarının sağlanacağı bir düzenlemeyi talep ediyoruz" dedi.

"ÖSP çözümünü kabul etmiyoruz"

Kamuda taşeron işçi uygulamasının sona erdirilmesi gerektiğine dikkat çeken Arslan, "Hak-İş olarak taşeron işçilerin kamuda işçi olarak istihdam edilmesi talebimizi her fırsatta yeniliyoruz. Kamunun en temel hizmetlerini yerine getiren taşeron şirketlerdeki çalışan arkadaşlarımızın kamuda kadrolu işçi olarak çalışabilmeleri en doğal hakkıdır. Bu konuda Hak-İş kararlılığını ortaya koymuştur. Bizim önümüze getirilen daha önceki hükümet dönemindeki özellikle özel sözleşmeli personel talebi Hak-İş'in direnişiyle gerçekleştirilmemiştir. Biz ÖSP çözümünü Hak-İş olarak asla kabul etmiyor, taşeron işçilerin kamuda istihdam edilmelerini istiyoruz. Taşeron sisteminin artık sürdürülemez olduğunu kamuyu ciddi tehlikelerin beklediğini ve kamu hizmetlerinin en temel hizmetlerden olduğunu altını çizerek bu sistemi artık yeni bir anlayışla değiştirip dönüştürmemiz gerektiğini söylüyoruz" dedi.

"Sendikal örgütlenmeye ihtiyaç var"

İş kazalarına ilişkin konuşan Başkan Aslan, "İş kazaları demeye dilimizin varmadığı iş cinayetleri hız kesmeden devam etmektedir. En son Şırnak'ta ki kömür ocağında yaşanan göçük 7 kardeşimizin hayatına mal olmuştur. 2012 yılında çok önemli bir yasal düzenleme gerçekleştirdik. 2014'te yeni düzenlemeler yaptık. Ama maalesef 2017'nin Ocak ayında yeni "Sıfır İş Kazası" anlayışını getirdik. Ama sadece slogandan ibaret olduğunu gördük. Bu konuda bir çaba sarf ediliyor. Mevzuat düzenlemeleri yapılıyor. Ama kazaları ve ölümü önleyemiyoruz. Türkiye bu konuda her şeyi yeniden gözden geçirmelidir. Bizim görüşümüz bir zihniyet değişimine ihtiyaç olduğu yönündedir. Bu anlayış "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" anlayışından yola çıkmalıdır. Bu şekilde geleceğimizi güvence altına alabiliriz. Ayrıca bu kazalarda kaybettiğimiz vatandaşlarımızın olduğu bölgelerin yüzde 98'inde sendikal örgütlenmenin olmadığı yerlerdir. Sorun sendikasız, toplu sözleşmesiz ve küçük ölçekli işlerdedir. Bununla ilgili Hak-İş her fırsatta örgütlenmenin önünün açılacağı yeni modelleri desteklemeye ve katkı vermeye devam edecektir. İş kazaları ile mücadelenin ortadan kaldırılması, meslek hastalıklarının önlenmesinin tek yolu örgütlenmeden geçmektedir. Eğer bu inisiyatifi tek başına işverenlere verirseniz maalesef bunu başarmak mümkün değildir. O yüzden ölümlerin olmadığı çalışanların iş yerlerinde gittiği zaman geleceklerini o işyerlerinde göreceği bir sistemi inşa etmemiz gerekiyor" dedi.