Doç. Dr. Durak PUSMAZ
Oruçlunun mükafatını Allah verir
Allah tealanın rızası için yapılan her ibadet ve taata, her hayır ve iyiliğe en az on misli mükafat verileceği En'am su00fbresinin 160. ayetinde vadedilmiştir: "Kim bir iyilik yaparsa ona on katı verilir." Bakara su00fbresinin 261. ayetinde de Allah yolunda mallarını infak edenlerin mükafaatının yedi yüz misli ve daha fazla olacağı belirtilmiştir. Söz konusu mükafaatın az veya çok olması kişinin ihlas derecesine ve samimiyetine bağlıdır. Oruç ibadetine gelince, ona ne kadar mükafat verileceğii belirtilmemiş, Yüce Rabbimiz, onun mükafatını kendisinin vereceğini beyan etmiştir.
Nitekim Sevgili Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: "Aziz ve yüce olan Allah ademoğlunun bir iyiliğine on mislinden yediyüz misline kadar karşılık verir, ancak oruç hariç. Allah teala buyurur ki: Oruç benim içindir, onun mükafatını ben veririm." (Müslim, Sıyam, 164)
Her ibadetin mükafatını verecek olan yüce Rabbimizdir
Aslında her ibadet Allah içindir ve her ibadetin mükafatını verecek olan yüce Rabbimizdir. Niçin sadece oruç hakkında böyle buyrulmuştur? Hadis-i şerifin şerhinde bu husus şöyle izah edilmiştir:
Bu, orucun kıymet ve faziletini ve oruç tutana veilecek sevabın çokluğunu ifade eder. Cömert ve kerem sahibi biri: "Bu mükafatı bizzat ben vereceğim." dediği zaman, verilecek mükafatın çok olacağı anlaşılır.
Kur'an-ı Kerimde de oruç tutanlara verilecek sevabı kimsenin bilemeyeceğiine işaret edilmiştir. Nitekim:
Namaz, zekat ve hac gibi ibadetler açık yapıldığı için bunlara riya, gösteriş karışabilir. Halbuki oruç Allah ile kul arasında gizli kalan bir ibadettir. Buna riya karışması söz konusu değildir. Çünkü oruç, niyet ile orucu bozacak şeyleri terketmekten ibarettir. Bu ise Allah ile kul arasında bir durumdur. Bu sebeple oruçlulara Allah'ın ne mükafat vereceğini insanın beraberinde bulunan melekler bile bilemezler.
Orucun dışındaki diğer ibadet türlerini sapık kimseler batıl mabutları için de yapmışlardır. Müşrikler namaz kılıyormuş gibi putlarının önünde secdeye kapanmışlar, hacda Kabe'nin tavaf edildiği gibi, putlarının etrafında dolaşmışlar, putları için kurbanlar kesmişler fakat hiç bir zaman putları için oruç tutmamışlardır. Şu halde oruç sadece Allah için yapılan bir ibadettir. Bunun mükafatını verecek olan da Allah'tır.
Orucun dengi yoktur
Oruç sevap bakımından dengi olmayan, çok faziletli bir ibadettir. Nitekim Ebu00fb Ümame el-Bahili (r.a.) şöyle anlatmıştır: Resu00fblullah (s.a.v.)'e gelip:
"- Beni cennete girdirecek bir amel emret." dedim. Resu00fblullah (s.a.v.):
"- Oruç tut, çünkü orucun dengi yoktur." buyurdu.
Sonra Resu00fblullah (s.a.v.)'e ikinci defa geldim, yine:
"- Oruç tut, orucun dengi yoktur." (Ahmed, Müsned, V, 249; Nesau00ee, Sıyam, 43) buyurdu.
Cennete Reyyan kapısından girer
Buhari ve Müslim'de rivayet edilen sahih hadis-i şeriflerden öğrendiğimize göre oruç tutanlar cennete kıyamet günü "reyyan" denilen özel bir kapıdan gireceklerdir. Peygamber efendimiz şöyle buyurmuştur: "Cennette Reyyan isminde bir kapı vardır. Bu kapıdan kıyamet gününde oruç tutanlar girerler, onlardan başka hiç bir kimse giremez. Kıyamet gününde: "Nerede oruç tutanlar?" denilir. Oruçlular kalkar bu kapıdan cennete girerler. Onlardan başka hiç kimse bu kapıdan giremez. Oruçlular cennete girince bu kapı kapanır, artık kimse giremez." (Buharu00ee, Savm, 4; Müslim, Sıyam, 166; Tecru00eed-i Saru00eeh Tercemesi, VI, 249-250)
Oruçlunun ağzının kokusu
Müminlerin annesi Hz.Aişe validemiz Peygamber efendimizin şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Muhammed'in canı kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki oruçlunun ağzının kokusu Allah katında misk kokusundan daha güzeldir." (Ahmed, Müsned, II, 232) İnsan acıktığı zaman ağzında normal hallerdeki kokudan daha farklı, kötü bir koku meydana gelir, insanlar bundan hoşlanmazlar. İşte hadis-i şerifte oruçlu kimsenin acıktığı zaman ağzında meydana gelen bu kokunun Allah katında misk kokusundan daha güzel olduğu ifade edilmiştir.
Oruçlunun iki sevinci
Ebu00fb Said (r.a.)'dan Peygamber efendimizin şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
"Oruçlu kimsenin iki sevinci vardır:
1- İftar edince sevinir. 2- Kıyamet günü Allah'ın huzuruna çıkıp orucunun mükafatı verilince sevinir." (Nesau00ee, Sıyam, 42)
Gün boyunca oruç tutarak açlık ve susuzluğa katlanan kimse iftar anında sevinir. Çünkü açlık ve susuzluğu sona ermiş, Allah'a karşı kulluk vazifesini yerine getirmiştir. Bir taraftan Allah'ın vermiş olduğu nimetlere tekrar kavuşmanın, diğer taraftan Allah'ın kerem ve lütfundan ihsan edeceği bol sevabı ummanın mutluluğunu bir arada yaşar.
Ahirette ise Allah'ın huzuruna çıkıp, kendisine verilen çok ecir ve mükafatı görünce sevinir.
Oruç tutmayanlar ise bu sevinçten hem iftar anında mahrum kalırlar, hem de kıyamet gününde.
Sahabe-i kiramın en zahidlerinden Abdullah b. Amr (r.a.) Resu00fblullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Oruç ve Kur'an kula kıyamet günü şefaat ederler. Oruç:"- Ya Rabbi! Ben onu gündüz yemek ve şehevi arzularından alıkoydum, ona şefaat etmeme izin ver, der." Kur'an da:"- Ben onu geceleyin uykusundan alıkoydum; (geceleri kalkıp namaz kıldı ve Kur'an okudu) beni ona şefaatçi kıl", der. Böylece Kur'an ve oruca şefaat yetkisi verilir." (Ahmed, Müsned, II, 174)
İnanç esaslarımıza göre kıyamet gününde şefaat haktır. Peygamberler, veliler, alimler ve şehitler Allah'ın izniyle şefaat edeceklerdir. Kişi, Allah katındaki makam ve derecesinin durumuna göre şefaat edecektir.
Bu hadis-i şeriften, Kur'an ve orucun da şefaat edeceğini öğreniyoruz. Yine hadis-i şeriften öğrendiğimize göre Allah kıyamet gününde bunların şefaatini kabul edecektir ve sahiplerini cennete girdirecektir. Kur'an, adabına riayet ederek Kur'an okuyan ve Kur'an ahlakına sahip olan kimselere, oruç da açlık ve susuzluk meşakkatine katlanarak Allah rızası için yemesini, içmesini ve şehevi arzularını terkeden kimselere şefaat edecektir. Bu konuda Mevlana hazretleri şöyle der:
"Oruç der ki: Allah'ım bu kişi helal lokmayı bile senin emrine uyarak yemedi, susuzken su içmedi. Bu kişi nasıl olur da harama el atar?"
"Verdiği zekat der ki: O çok sevdiği kendi malından ayrıldı, yoksula verdi. Bu adam eline fırsat düşünce nasıl olur da hırsızlık yapar?"
"Fakat bu işleri, bu iyilikleri gösteriş için, insanları aldatmak için yaparsa, o iki şahit Hakk'ın ilahu00ee adalet mahkemesine kabul edilmezler." (Şefik Can, Mesnevu00ee Tercümesi, V, 31)
Oruç kalkandır
Hadis-i şerifte: "Oruç insanı cehennem ateşinden korur. Tıpkı sizden birinin muharebe meydanında kalkanıyla düşmandan korunması gibi." (İbn Mace, Sıyam, 1) buyrulmuştur .
Muharebe meydanında kalkan mücahidi düşman tarafından gelen ok ve benzeri tehlikeli şeylerden koruduğu gibi oruç da insanı dünyada cehenneme götürecek günahlardan, ahirette ise cehennem ateşinden korur. Çünkü oruç tutan kimse devamlı Allah'a karşı ibadet yapmanın bilinci ve şuuru içerisinde olduğu için günahlardan kaçınır. Zaten orucun farzıyyetini belirten ayetin sonunda (Bakara, 185): "Umulur ki oruç sayesinde kötülüklerden korunursunuz." buyrularak orucun bu özelliğine dikkat çekilir.
Oruç şahsı ve cemiyeti korur. Şahsı nefsinin şerrinden, cemiyeti de onun şerrinden korur.
Oruç sayesinde insan kötülüklerden korunma özelliği kazanır.
Oruç insandaki kötü duygu ve alışkanlıklara set çeker.
Oruç kötülüklerin kaynağı olan şehevu00ee duyguları zayıflatır.
Bu sebeple oruç insanı şehvet oklarına, nefıs oklarına ve şeytanın zehirli oklarına karşı korur.
Ancak ka1kanın insanı düşman oklarından koruyabilmesi için sapasağlam olması gerekir. Bunun gibi orucun da insanı cehennem ateşinden koruyabilmesi için adabına riayet edilerek tutulması gerekir.
Günahları bağışlanır
Farz olduğuna inanarak ve alacağı mükafatı sırf Allah'tan bekleyip sadece O'nun rızasını gözeterek ihlasla Ramazan orucunu tutan kimsenin geçmiş günahları bağışlanır. Peygamber efendimiz: "Kim inanarak ve Allah'ın rızasını gözeterek Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır." (Buharu00ee, Savm, 6) buyurmuştur.
Ayet-i kerime ve diğer hadis-i şeriflerde de ibadet ve taatların, günahların bağışlanmasına sebep olacağı bildirilmiştir. Nitekim Hu00fbd su00fbresinin 114. ayet-i kerimesinde: "Gündüzün iki ucunda ve gecenin gündüze yakın zamanlarında namaz kıl. Doğrusu iyilikler kötülükleri giderir." buyrulmuştur.
Hadis-i şerifte ise:
- Büyük günahlardan kaçınıldığı takdirde iki Ramazan orucunun kendi arasında işlenen günahları yok edeceği,
- İki umrenin kendi arasında işlenen günahlara kefaret olacağı,
- İki cuma namazının kendi arasında işlenen günahlara kefaret olacağı vb. bildirilmiş tir. (Müslim, Tahare, 16)
Allah'ın lütuf ve ihsanı geniştir, bağışlayabilir. Fakat alimler bu ve benzeri hadislerdeki günahların bağışlanmasını küçük günahlara hamletmişlerdir. Nitekim yukarıdaki Müslim'in rivayetinden de bu anlaşılmaktadır. Aayet-i kerimede de:
"Size yasak edilen büyük günahlardan kaçınırsanız kusurlarınızı örter ve sizi şerefli bir yere yerleştiririz." (Nisa Su00fbresi, 4/31) buyrulmuştur.
Büyük günahlar için tevbe etmek gerekir. Ancak alimlerin belirttiğine göre Ramazan orucu tutan kimsenin küçük günahları yoksa büyük günahlarının hafifletilmesi mümkündür. Büyük günahları da yoksa cennetteki derecesi yükseltilir .
Duası makbuldür
Allah'ın affı, bağışlaması ve mağfireti boldur. Yeter ki O'na yönelelim, O'nun sonsuz merhamet kapısına sığınalım, içtenlikle niyazda bulunalım. Rahmeti herşeyi kuşatan yüce Allah bizleri de bağışlayacak, dualarımızı kabul edecektir. Ramazan ayı dileklerin, duaların, niyazların kabul olacağı bir aydır. Bunu fırsat bilelim, yüce Rabbimize en içten duygularımızla dua ve niyazda bulunalım.
Peygamber efendimiz bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur:
"Üç kimse vardır ki duaları geri çevrilmez.
- İftar edinceye kadar oruçlunun.
- Adaletle hükmeden devlet başkanı, hakim ve iderecilerin,
- Zulme uğrayanın duası.
Allah zulme uğrayanın duasını bulutların üzerine yükseltir ve ona göğün kapılarını açıp şöyle der: İzzetim hakkı için yemin ederim ki, sana bir müddet sonra da olsa mutlaka yardım edeceğim." (Tirmizu00ee, Deavat, 128)
Ebu00fb Said el-Hudri (r.a.)'ın rivayet ettiği başka bir hadis-i şerifte ise şöyle buyrulmuştur:
"Ramazanın her gün ve gecesinde her müslümanın kabul olacak bir duası vardır." (Tergu00eeb, II, 444)
Bu hadis-i şeriflerden Ramazan ayında yapılan duaların kabul edileceğini, özellikle oruçlunun duasının Allah katında makbul olacağını öğreniyoruz. Ramazan ayını fırsat bilip günahkar ellerimizi açarak içtenlikle Allah'a yalvarıp yakarmalıyız. Ondan af ve mağfiret dilemeliyiz. Ramazan ayında tevbe ve istiğfar ederek. Allah'a yalvarıp yakararak iç dünyamızı kemiren, maneviyatımızı helak eden günah kirlerinden arınmaya çalışmalıyız.
Bazı hadis-i şeriflerde iftar anında yapılan duanın makbul olacağı belirtilmiştir. Ebu00fb Davud et-Tayalisu00ee'nin Müsned'inde Hz.Ömer'in oğlu Abdullah'tan rivayet edildiğne göre Peygamber efendimiz şöyle buyurmuştur: "Oruçlunun iftar anıdaki duası kabul edilir." Abdullah iftar edeceği zaman ailesini ve çocuklarını çağırıp dua ederdi.(20- el-Kasimu00ee, Mehasinü't-te'vu00eel, III, 450)
Hiç aklımızdan çıkarmamalıyız ki Ramazan ayı rahmet ayıdır, mağfiret ayıdır. Allah'ın rahmetinin, mağfiretinin, feyiz ve bereketinin taştığı, bütün müminleri kuşattığı bir aydır. Bu ayda O'na açılan eller boş çevrilmez. O'na yapılan dualar reddedilmez.
Orucun dereceleri
Burada hemen belirtelim ki orucun da dereceleri vardır, hepsi aynı değildir. İmam Gazali hazretleri meşhur eseri "İhyau ulu00fbmiddu00een" de orucu üç dereceye ayırmıştır. Bunlar aşağıdan yukarıya doğru şöyledir:
- Avamın/ha1k tabakasının orucu. Bunlar sabahtan akşama kadar sadece yemek, içmek ve cinsu00ee ilişkiden uzak durur1ar. Ama bir takım günahları işlemekten geri durmazlar. Oruçları sahihtir. Üzerlerindeki farzı eda etmiş olurlar. Fakat bu, orucun en aşağı derecesidir.
- Salihlerin orucu. Bu, yukarıdaki şartı yerine getirmekle beraber gözü, kulağı, dili, eli, ayağı ve diğer organları günah işlemekten koruyarak tutulan oruçtur. Allah'ın salih kulları sadece midelerine oruç tutturmakla yetinmezler. Onlar ellerine, dillerine, gözlerine, kulaklarına ve diğer organlarına sahip olurlar, günahlardan kaçınırlar. Bunların oruçları avamın orucunun üzerindedir. Oruçları daha kamildir ve daha fazla sevap alırlar. Böyle oruç tu tanlar analarından yeni doğmuş gibi tertemiz olurlar, günahlarından arınırlar.
- Peygamberler ve Allah'ın seçkin kullarının orucu: Bunlar yukarıdaki şartlara riayet etmekle beraber kalplerinden de Allah sevgisinin dışında her şeyi atarlar. Allah'tan bir an bile gafil kalmazlar. Dünyaya ve dünya sevgisine kalplerinde yer vermezler. (Gazalu00ee, İhya', I, 307)
Peygamber efendimizin şu müjdesi her halde böyle oruç tutanlar içindir:
"Oruçlunun uykusu ibadettir, sükutu tesbihtir, duası makbul olur ve amelinin karşılığı kat kat verilir." (Tergu00eeb, II, 444)
Oruç tutmada ve diğer ibadetlerde müminin gayesi Allah'ın rızasını kazanmaya yönelik olmalıdır, riya, gösteriş için olmamalıdır. Riya için oruç tutanlar hakkında bakınız Mevlana hazretleri ne diyor:
"Oruç ayında yemek bulamayan kedi de oruç tutar. Tutar ama onun orucu gaflete dalmış bir kuşu avlamak içindir. Bu yüzden kedi kendini uyur gibi gösterir. Böyle gösteriş sahibi riyakarlar, yüzlerce kişiyi gerçek müslümanlar hakkında kötü zanna düşürüp, cömert kişilerle oruç tutanların adını da kötüye çıkarırlar." (Şefik Can, Mesnevu00ee Tercümesi, V, 31)