Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Oruç Reis sismik araştırma gemisinin Doğu Akdeniz'de faaliyet göstereceği lokasyona vardığını belirterek, "(Gemimiz) Yaklaşık 10 kilometre uzunluğundaki sismik kabloları denize sermeye başladı. Dün testler başladı ve bugün ilk sismik okumaları almaya başlıyoruz. İlk etapta, 10 günlük bir çalışma programımız var." dedi.
Dönmez, video konferans yöntemiyle katıldığı ICCI 2020 - 26. Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı'nda yaptığı konuşmada, denizlerdeki petrol ve gaz aramacılığının Türkiye'nin en önemli gündem maddelerinden olduğunu söyledi.
Denizlerdeki kaynaklar kadar teknolojinin de önemli olduğuna işaret eden Dönmez, "Eğer teknolojimiz, bilgi ve becerimizle denizlerimizdeki her türlü faaliyeti kendi öz yeterliliğimizle yapamıyorsak, o zaman denizlerimize tam anlamıyla hakim değiliz demektir. Bu sebeple, deniz hakimiyeti stratejimiz uzun dönemli teknoloji ve insan gelişimine dayanıyor." ifadesini kullandı.
Oruç Reis, 10 kilometre sismik kablolarını denize sermeye başladı
Dönmez, Türkiye'nin denizlerdeki arama faaliyetlerine her türlü tehdite rağmen devam ettiğine dikkati çekerek, Kanuni sondaj gemisinin dün itibarıyla Mersin Taşucu Limanı'ndan ayrıldığını bildirdi.
Geminin Haydarpaşa Limanı'na doğru yol aldığını aktaran Dönmez, şöyle devam etti: "Burada kule söküm işlerini yapacağız. Gemimiz, kasım sonu gibi Zonguldak'taki Filyos Limanı'na intikal edecek. Burada kulenin montajı ve diğer bakımların ardından, Karadeniz'de artık Fatih ile birlikte sondaja başlayacak. Oruç Reis araştırma gemimiz de faaliyet göstereceği lokasyona vardı. Yaklaşık 10 kilometre uzunluğundaki sismik kabloları denize sermeye başladı. Dün de testler başladı ve bugün ilk sismik okumaları almaya başlıyoruz. İlk etapta, 10 günlük bir çalışma programımız var. Salgınla birlikte pek çok şirket Doğu Akdeniz'de havlu attı. Özellikle Güney Kıbrıs Rum yönetiminin verdiği gayri hukuki ruhsatlarda çalışan şirketler, salgının etkisiyle sahadan çekildiklerini açıkladı. Güney Kıbrıs Rum yönetimi gibi kaynaklarını kendi imkanlarıyla çıkarmaktan aciz bir devletin yaptığı ilk şey başka ülkelerin korunmacılığına sığınmak oldu. Biz ise salgına rağmen denizlerimizdeki faaliyetlerimizi iş planımıza göre sürdürdük. Değişen dünyanın dinamiklerini öngörerek, adımlarımızı ona göre attık."
Yenilenebilir enerjide kapasite artışında Türkiye 9. sırada
Dönmez, enerji sektörünün tarihinin en büyük kırılmasını yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla yaşadığını anlatan Dönmez, bu kırılmanın sebep olduğu yaraların iyileşmesinin zaman alacağını dile getirdi.
Öte yandan, Dönmez, bu dönemde yenilenebilir enerjinin tüketimdeki payının arttığını ve düşük faizlerle bu kaynaklara yatırım yapmanın kolaylaştığını söyledi.
Salgın döneminde emisyonların da azaldığını vurgulayan Dönmez, "Ancak burada bir tehlike var. Düşük ekonomik büyümeyle düşük emisyonları yakalama sürdürülebilir bir senaryo değil. Ülkeler, salgın döneminde aldıkları yaraları sarmak için daha fazla gaza basacak. Bu durum, beraberinde kaynak üretim ve tüketim dengesinde ciddi bir artışa neden olacak. Bu artışın neden olacağı emisyon salımını minimumda tutmak için yenilenebilir enerji yatırımlarının daha da artırılması gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.
Özellikle güneş enerjisinin gelecek dönemde daha yaygın kullanılacağını aktaran Dönmez, şunları kaydetti: "Mili Enerji ve Maden Politikamızı uygulamaya başladığımız 2017'den bu yana yenilenebilir enerji kapasite artışında dünyada 9., Avrupa'da 3. sıradayız. Yerli kaynakların elektrik üretimindeki payı Aralık 2018'den bu yana aralıksız olarak 19 aydır, aylık bazda yüzde 50'nin üzerinde seyrediyor. 2019'da yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen elektrik enerji miktarında Avrupa'da 2. sırada yer aldık. 2020'nin 9 aylık döneminde, yerli ve yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretim oranı yüzde 62 seviyesinde gerçekleşti. Bu rakamlar, yenilenebilir enerjide bize önemli yol aldığımız gösteriyor."