HAZIRLAYAN: SABRİ GÜLTEKİN
milat.ramazan@yahoo.com ***
Günün Ayeti
"Ve işte Biz onu (Kur'an'ı) Arapça bir hüküm olarak indirdik. Andolsun ki, eğer sana gelen ilmden sonra onların hevalarına uyacak olursan senin için Allah'tan ne bir yardımcı vardır, ne de bir koruyucu."
(RA'D, 37)
Günün Hadisi
"Kim Allah yolunda farz orucu olarak bir gün oruç tutarsa, Allah onu Cehennem'den, yer ve gökler arasındaki mesafe kadar uzaklaştırır."
(Taberani)
Dua İklimi
Allah'ım! Yokluk gününde yardımını,
korku gününde emniyetini istiyorum
Uhud Savaşı sonrası Peygamberimiz(sav) Rabbine iltica ederek şu yakarışta bulunmuştu: "Allah'ım! Hamdın tamamı sana aittir. Senin ihsanına kimse karşı çıkamaz. Senin tuttuğunu da kimse alamaz. Sapıttığını kimse hidayete erdiremez. Hidayete erdirdiğini de kimse sapıtamaz. Verdiğini kimse engelleyemez ve engellediğini de kimse veremez. Uzaklaştırdığını da kimse yaklaştıramaz. Allah'ım bize bereket, rahmet, fazl ve rızkını ihsan eyle. Allah'ım! Değişmeyen ve zeval bulmayan nimetini istiyorum. Allah'ım! Yokluk gününde yardımını, korku gününde emniyetini istiyorum. Allah'ım! Bize verdiğin ve vermediğin şeylerin şerrinden sana sığınırım. Allah'ım! Bizleri Müslüman olarak öldür ve Müslüman olarak dirilt. Bizi aldatılmadan ve zelil olmadan salihler zümresine ilhak eyle. Allah'ım! Peygamberlerini yalanlayıp Senin yolundan insanları alıkoyanları da helak et. Azabını ve cezanı onların üzerine indir. Allah'ım! Kafirleri helak et."
****
Rahmet ve hidayet ayı olan mübarek Ramazan her yıl çok ötelerden yurdumuza yuvamıza aziz bir konuk gibi gelir, bizi kendimize getirir; yaralarımızı sarar, kırık çıkığımızı onarır, dargınlarımızı barıştırır, fakirin fukaranın da insan olduğu ve Allah Tebarek ve Teala'nın mülkünde onun da bir tasarruf hakkının bulunduğu gerçeğini bize hatırlatır; dillerimize barışın, kardeşliğin, ahlak ve faziletin şarkılarını yerleştirir, yüzlerimize insanlığın en son ilkbaharının ışıltısını bırakır ve otuz kutlu günün sonunda yine çok aziz bir konuk gibi maveraya doğru uzanır gider.
Oruç, soylu bir şükran davranışı
Evet, Ramazan Allah ayıdır, Kur'an baharıdır. Yüce Rabbimiz biz kullarına rahmet ve mağfireti ile iltifatta bulunmuş; "mü'minleri gerçek anlamda minnettar kılarak, bu ayda, onlara Allah'ın ayetlerini tilavet eden; onları temizleyen, onlara Kitap ve hikmet öğreten kendilerinden bir elçi göndermiştir." (u00c2l-i İmran 164)
Mübarek Ramazan'ın Allah ayı, Kur'an baharı olması sebebi ile, mü'minler Kur'an'ın inişini kutlamak için çok soylu bir şükran davranışı olarak bu ayda oruç tutarlar.
Oruçtaki bu bayram, kutlama ve şükran anlamını Kitab-ı Kerim bize şöyle anlatıyor: "Kur'an, bir rehber, bu rehberliğin apaçık bir delili ve doğruyu yanlıştan ayırt edici bir ölçü olarak insanoğluna (ilk defa) bu Ramazan ayında indirilmiştir. Bundan dolayı, sizden kim bu aya erişirse bunda oruç tutsun." (Bakara, 185)
Ulu çağrıya gönülden icabet
Hidayet rehberimiz Kur'an'ın bu ayda indirilmeye başlanması ile bu ayda oruç tutulması arasında kurduğu bu ilgi aslında mü'minlerin Yüce Rabbimize ibadet ve taat davranışları içine girerken aynı zamanda hikmetin basamaklarında nasıl yüceldiklerini de anlatmaktadır. Evet, oruç basit, içi boş bir aç kalma eylemi değil; ruhun ve bedenin Kur'an'ın kalplerimize inişini kutlamak ve bize lütfettiği bu büyük ikramından dolayı Yüce Rabbimize hamd ve şükrümüzü dile getirmek üzere, bir ulu çağrıya gönülden icabetimizdir.
İslam, Kur'an ile tamamlanmıştır
İslam Kur'an ile başlamış, Kur'an ile tamamlanmıştır. u00c2lemlerin şerefi olan Kur'an bu ayda indirilmeye başlanmış; insanlığın karanlıklardan aydınlığa çıktığı bu büyük hidayet bayramının kapıları ardına kadar bu ayda açılmıştır.
O halde biz de mübarek Ramazan ile Kur'an arasında bulunan bu hikmetli alakayı hiç aklımızdan çıkarmayalım ve mübarek Ramazan'ı otuz günlük bir hidayet, rahmet, bereket, hikmet ve mağfiret bayramı yapacak hassasiyete yüreklerimizi hep açık tutalım.
Esma-ül Hüsna
EL-FETTAH:
Her türlü müşkülleri açan ve kolaylaştıran, darlıktan kurtaran.
EL-ALİM:
Her şeyi en ince noktasına kadar bilen, ilmi ebedi ve ezeli olan.
EL-KABIT:
Dilediğine darlık veren, sıkan, daraltan.
Ramazan İlmihali
Yemek, içmek ve cinsel ilişkide bulunmak orucu bozan şeylerdir. Bunların hangi durumda sadece kaza, hangi durumda kaza ile birlikte kefareti gerektirdiğini tekrar hatırlayalım. Orucu bozup hem kaza hem de kefareti gerektiren durumların başında Ramazan günü oruçlu iken yapılan cinsel ilişki gelmektedir. Zaten Peygamberimiz oruç kefareti hükmünü, o zaman vuku bulan böyle bir cinsel ilişki olayı üzerine vermiştir. Oruç kefareti konusunda eldeki tek örnek ve delil de budur. Bu bakımdan bütün fıkıh mezhepleri, Ramazan günü oruçlu iken bilerek ve isteyerek cinsel ilişkide bulunmanın, hem kaza ve hem de kefareti gerektireceği konusunda görüş birliği etmişlerdir. Bir şey yiyip içmenin kefareti gerektirip gerektirmediği konusu ise mezhepler arasında tartışmalıdır. Hanefu00eeler, bilerek ve isteyerek bir gıda veya gıda özelliği taşıyan her türlü maddeyi almayı da bu hükme kıyas ederek, bu durumda da hem kaza hem de kefaret gerekeceğini söylemişlerdir.
MAHVOLDUM, YA RESULULLAH!
Peygamberimiz zamanında cereyan eden ve oruç kefaretinin gerekçesi olan olay şudur:
Bir adam "mahvoldum" diyerek Peygamberimize gelmiş ve Ramazan'ın gündüzünde eşiyle cinsel ilişkide bulunduğunu söylemiş, bunun üzerine Peygamberimiz:
- Köle azat etme imkanın var mı?
- Hayır, yok.
- Peş peşe iki ay oruç tutabilir misin?
- Hayır. Bu iş de zaten sabredemediğim için başıma geldi.
- Altmış fakiri doyuracak malu00ee imkanın var mı?
- Hayır.
Bu sırada Peygamberimize bir sepet hurma getirildi. Peygamber bu hurmayı adama vererek yoksullara dağıtmasını söyledi. Adam "Bizden daha muhtaç kimse mi var?" deyince Peygamberimiz gülümseyerek "Al git, bunları ailene yedir" diyerek adamı gönderdi (Buharu00ee, "Savm", 30; Müslim, "Sıyam", 81; Ebu00fb Davu00fbd, "Savm", 37).
Bilerek ve isteyerek kaçınılması gereken üç şey (yeme, içme, cinsel birleşme) dışında bir sebeple orucun bozulması durumunda kefaret gerekmeyip sadece kaza gerekir.
Fıkıh Penceresi
DOÇ. DR. MUSTAFA TEKİN
Cinsel ilişki olmaksızın sevişme sonucu vücuttan çıkan meni orucu bozar mı?
- Evet, bozar. Ramazan ayından sonra bu kişi, bir gün kaza orucu tutmalıdır.
Geceleyin sahur için kalktım ve saate bakmadan yemek yedim. Daha sonra saate baktığımda imsak vaktinin geçmesinin ardından yediğimi anladım. Orucum olur mu?
- Bu tür sorularla sık karşılaşıyoruz. Geceleyin kalkıldığında imsak vaktinin geçip geçmediği kesinlikle kontrol edilmelidir. İmsak vaktinden sonra yeyip içmek orucu bozar. Bu kimseler, Ramazan'dan sonra oruçlarını kaza etmelidirler.
Oruca başlamış bir kimse gün içinde hastalanırsa orucu bozabilir mi?
- Şayet hastalığı ağır derecede, dayanılmaz düzeyde olursa veya serum vb. tıbbi müdahaleler gerekli olursa, orucunu bozabilir. Sonra kaza etmesi gerekir.
Doktorunuzdan Tavsiyeler
PROF. DR. SEFA SAYGILI
Nimetlerin kıymetini bilelim
Ramazan-ı Şerif'te, Cenab-ı Hakk'ın bizlere lütfu ve ihsanı olan nimetlerin kıymetini daha çok anlarız. O'na olan şükrümüz artar. Aslında gıda ve yemekler yaşamak için araçtırlar. Yani yaşamak için yeriz. Ancak günümüz insanı adeta yemek için yaşamak yoluna kaymıştır. Binbir türlü, kuş sütünün eksik olduğu sofralar hepimizin hayallerini süsler olmuştur.
İşte Ramazan'da Rabbimizin emrine uyarak yemek ve içmeye ara veriyoruz. Aç karına tefekküre fırsat buluyoruz. Beslenmenin yaşamak için gerekli olan nimet olduğunu kavrıyoruz. Dolayısıyla düşüncelerimizi ve fiillerimizi hakiki mecraya koyuyor, irademizi güçlendiriyoruz. Çünkü O'nun emriyle aç kalıyor, O'nun emriyle sofranın başına oturuyoruz.
Sıradan bir nimet olarak gördüğümüz ekmeğin ve suyun bile şükrütmeye yetmeyecek büyük lütuflar olduğunu anlıyoruz. Aç olanın, muhtaç olanan derdini daha iyi değerlendirebiliyoruz.
Nefsimizi yenmemizi sağlayan irademizi güçlendiren oruca bir kere daha hayranlık duyuyoruz. Ne mutlu Allah rızası için oruç tutanlara...
Tebessüm
Jet imamın hızı...
Sultan II. Mahmud Han asr-ı ricalinden bir zat, Ramazan'da bazı ahbab ve tanıdıklarını iftara davet etmiş. Meşhur şair İzzet Molla da davetliler arasındaymış.
Yatsı ezanı okunmuş, cemaatle namaza başlamışlar. İmamlık eden zat, namazı neredeyse iki secdeyi bir edecek kadar acele kıldırıyormuş. Çok kısa zamanda sonuncu rekatın tahıyyatına gelmişler. O aralık dışarıdan bir adam gelip namaz kıldıklarını görünce:
"Hazır abdestim varken ben de cemaate yetişeyim" diye düşünüp safa dahil olacağı sırada cemaat selam vermiş. İzzet Molla dönüp adama şöyle demiş:
"Be adam! Biz içinde iken yetişemiyoruz, sen dışarıdan gelip nasıl yetişeceksin?"
Mani
Onbir ayın sultanı
Kıymetlidir her anı
Süslersin şu cihanı
Hoşgeldin ya Ramazan!
Göz aydın hepimize,
Mübarek günler bize,
Onbir ayın sultanı,
Hoş geldin evimize