Fahri Sarrafoğlu
İSTANBUL’un Ortaköy semtinde oturan ahalinin, 2.Abdülhamit Han döneminde ne öğle yemeği ne de akşam yemeği pişirme gibi bir derdi vardı. Peki, neden diyeceksiniz… Acaba çok mu fakirlerdi. Çok fakir olsalar niye herkes bu semte akın akın yerleşmek istesin ki. Acaba, yemek pişirmek yasak da ondan mı burada yemek pişirilmiyor, diyeceksiniz ama o da değil. En iyisi biz sizi merakta bırakmadan anlatalım isterseniz…
Arada uçurum olmasın
Osmanlı döneminde Boğaziçi semtleri paylaşılmıştı. Ortaköy Hânedan mensuplarına, Arnavutköy Rumlara, Bebek sadrazam ve vezirlere, Rumelihisarı aydınlar sınıfına, Büyükdere Ermenilere, Beylerbeyi ulema sınıfına aitti. Herkes kendi zümresinin bulunduğu semtte otururdu. Sultan 2. Abdülhamit, prenses yalılarıyla dolu olan Ortaköy halkını, orada oturan hanedan mensuplarıyla semt halkı arasında çok fazla uçurumlar olmaması için koruyup gözetmeye çalışmıştı. Zira Ortaköy’de hem Padişahın kızlarının yalıları, köşkleri vardı. Hem de yeğenlerinin konakları bulunuyordu. İşte merhamet sahibi olan 2. Abdülhamit Han buna çok pratik bir çözüm buldu. Hem saray hanedanı ile halk kaynaşacak hem de hanedan halktan kopmamış olacaktı.
Saray yemekleri satılırdı
Ortaköy`de oturanların evlerinde umumiyetle yemek pişmezdi. Buna gerek de yoktu zira Yıldız Sarayı’nda yemek daima fazla yapılır, artık olmayan bu yemekler oldukça ucuz fiyata halka satılırdı. Bu vesileyle Ortaköy halkı da hem saray yemekleri yemenin ayrıcalığını yaşar, hem de mutfak masrafından kurtulmuş olurlardı. Saray yemeklerinin fiyatları o kadar ucuzdu ki, o zamanın 3. sınıf lokantalarının piyasa fiyatı, Yıldız Sarayı’ndan gelen yemeklerin 6–7 katıydı. Bir kızarmış tavuk, bir sahan et 3 kuruş, börek, pilav, hamur işleri, tatlılar 100 para, sebzeler 60 para idi. Aslında 2. Abdülhamit han, para dahi almak istemiyordu bu yemeklerden lâkin halkın onurunun kırılmaması düşüncesiyle cüz`î bir para aldırmıştır.
Hastalara özel yemek
Yıldız Sarayı Mutfağı’nda çalışanları sık sık haberli habersiz denetleyen Sultan 2.Abdülhamit Han özellikle halka artık yemek verilmemesini istemiştir. Yine sarayda pişen aynı yemeklerin verilmesini ve gelmeyenlere de ya da hasta olanlar için özel bir kap içerisinde mutlaka evlerine yemek bırakılmasını istemiş bunu da yaptığı teftişlerle sık sık kontrol etmiş ayrıca ettirmiş de…
İşte Osmanlı’nın merhameti.