ÖZLEM DOĞAN
ABD Başkanı Trump, Riyad ziyaretinde yanında Mısır darbecisi kukla Sisi'yle birlikte "Savaş küresi" önünde poz vererek Suudi'ye 380 milyar dolarlık silah sattı. Trump önceki gün internetten, 'Katar terörü finanse ediyor' mesajı attı. Trump'ın mesajının ardından Altı Gün Savaşları'nın yıldönümü olan 5 Haziran'da ise İhvan-ı Müslimin'i ve HAMAS'ı desteklediği gerekçesiyle 7 ülke, Katar'ın üzerine çöktü. Küresel savaş çeteleri, Körfez'i, "'Müslüman Kardeş' olmaktan vaz geç!" dediği Katar'ın üzerine çöktürürken ipini tuttukları DEAŞ'ı Filipinler'den İran'a yönlendirdi. Küresel güçler düğmeye basarak Ortadoğu'da yeni bir işgal ve kriz projesini hayata geçirdi. Başta Suriye'deki katliam olmak üzere İslam coğrafyasında yaşanan hiçbir zulme karşı birleşme kararı almayan Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Bahreyn, Yemen ve Ürdün'ün, ABD'nin bir emriyle Katar'a ambargo uygulamaya başlaması da İsrail'i ayrıca memnun etti. Türkiye'yi yakından ilgilendiren bu son gelişmeleri Terör ve Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar, SETA Dış Politika Araştırmacısı Can Acun ve İRAM Başkanı Prof. Ahmet Uysal'la konuştuk.
Birileri düğmeye bastı yeni bir evreye geçildi
Katar üzerinden kurgu ve proje dahilinde düğmeye basıldığını ve coğrafyanın karıştırılmaya başlandığını ifade eden Terör ve Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar, "Sünni eksen içinde ciddi anlamda kırılmaları ve düşmanlıkları beslemeye başladılar. İran-Şii ekseninde de başka bir fotoğraf ortaya çıktı. Yeni bir evreye geçildi. Bu evre içerisinde İslam Dünyası kukla mı olacak yoksa çözüme dair bir rol mü üstlenecek, bu önemli" diye konuştu.
Kan akacak, silah ve enerji anlaşması yapılacak
Eylem yapabilme kapasitesi olduğu halde DEAŞ'ın bugüne kadar İran'da eylem yapmadığını ve niye bugün DEAŞ'a mal edilen bir eylemle karşı karşıya kalındığının sorulması gerektiğini vurgulayan Ağar sözlerini şöyle sürdürdü: "Saldırıya ilişkin DEAŞlı olduğu ifade edilen birinin sosyal medya hesabından yaptığı açıklamaya dayandırılması ne kadar doğru ama dün İran rejimine muhalif İran'da yaşayan, İran'da varlığı ve etkisi olan güçlerin silahlı ayaklanma çağrısı yapmaları üzerine bu eylemin yaşanmış olması dikkat çekiyor. Katar'ın hem Sünni teröristleri hem de Şii teröristleri desteklediği iddia ediliyor. Bunu küresel güçler yapabilir ama Katar bunu yapamayacağını zaten ifade ediyor. Birileri Katar'ı radara aldı. Birileri Katar üzerinden yeni bir proje başattı ve bu proje sonucunda Ortadoğu halkı yine birbirine kırdırılacak, büyük bir silahlanma yarışı ve enerji anlaşmaları yapılacak."
İran kendi oluşturduğu canavarla yüz yüze
Trump'ın iktidara gelmesinden sonra İsrail lobileriyle bağlantılı güç odaklarının Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'yle bir araya gelerek İsrail'in de desteklediği bir koalisyon oluşturduklarını ifade eden SETA Dış Politika Araştırmacısı Can Acun, "Katar meselesini bir parantez olarak görmek gerekiyor. İran uzun dönemdir bölgede oluşan boşluğu yayılmacı politikalar izleyerek kendi lehinde değerlendirme çabasındaydı ve Obama yönetiminden yararlanmıştı. Özellikle bölgede terör örgütlerini de kulandı. Bölgede kaos oluşmasına ciddi anlamda yatırım yapan ülkelerden biri de İran'dı. Ama şimdi kendi yarattığı canavarla yüzleşmek durumunda kaldığını gördük" dedi.
İran'da saldırılar devam edecek
İran'ın kendi içinde ciddi kırılganlıkları olduğunun altını çizen Acun sözlerine şu şekilde devam etti: "İran'a karşı oluşturan koalisyon bu kırılganlıkları İran'ın aleyhine kullanma çabasında. Devletler düzeyinde ciddi bir çatışma riski olmasa da devlet dışı aktörler kullanılarak İran'ın nüfuz alanı daraltılmak istenecek ve İran içerisindeki kırılganlıklar kullanılacak. DEAŞ gibi bir unsur da ya kendisi kaostan faydalanmak için böyle bir saldırı gerçekleştirdi ya da DEAŞ içindeki bazı istihbarat örgütleri harekete geçerek İran'a saldırılar gerçekleştirildi. Bundan sonra İran'daki bu tarz saldırıların devam edeceğini düşünüyorum. Trump, BAE, Suudi Arabistan ve İsrail'in oluşturduğu yeni koalisyonun bölgesel bir dizayn çabası var. Özellikle değişim ve direniş aktörlerini de hedef alan bir koalisyon söz konusu. Katar ve Türkiye'yi bu kategoride değerlendirmek gerekiyor. Bölgede değişimi ve halk hareketlerini destekleyen ülkeler zayıflatılmak isteniyor.
Türkiye hedefte
Trump'ın körfez ziyaretinden sonra İran ve İslamcı gruplara karşı mücadele başlatıldığını ifade eden İRAM Başkanı Prof. Ahmet Uysal açıklamalarına şöyle devam etti: "Bölgedeki diktatör rejimlerin düşmanı Sünni demokratik hareketler ve Batı düşmanı İran'a karşı topyeku00fbn hareket başlatıldı. Bu bölgedeki çatışmalar sürdürülebilir ve çok ciddi etkileri olabilir. Türkiye bölgedeki demokratik kanadı yansıttığı ve Müslüman bir ülkenin de demokratik olabileceğini gösterdiği için hem sömürgeci Batı'yı hem de başta körfez ülkeleri olmak üzere bölgedeki diktatör rejimleri rahatsız etti. Bu yüzden Sisi gibi adamların yönetimde yer almasını istiyorlar. Türkiye böyle bir şeyi kabul etmediği ve halkın iradesini üstün tuttuğu için hedefte. Batı kendine göre sorunsuz bir Ortadoğu inşa etmek istiyor."