Ortadoğu, Suriye ve Menbiç Kavşağı

Nejat Özden

Nasıl ki 1890 küreselleşme hareketiyle Osmanlı tasfiye edilip yerine Ortadoğu düzeni inşa edildi ise, 1990 küreselleşme hareketi sonucunda Sovyetler tasfiye edilip Ortadoğu düzeni Büyük Ortadoğu düzenine daha doğrusu Büyük İsrail'e dönüşüm süreci başlatıldı.

ORTADOĞU

Bu kavramın mucidi İngilizlerdir. Osmanlı coğrafyasına Yakındoğu diyorlardı. Emperyal kaygılarla ürettikleri bu kavram, Hindistan'la Osmanlı coğrafyası arasında kalan Türkiye-İran havzası (Türkiye, İran, Afganistan ,Pakistan),Arabistan Yarımadası, Bereketli Hilal olarak anılan Dicle u2013Nil havzaları arasındaki topraklardır.Yaklaşık 9,7 milyon km kare genişliği olan 400 milyona yakın nüfusa sahip bir coğrafyadan bahsediyoruz.

Osmanlı'dan sonra bu bölgede 16 tabela devlet ortaya çıkarılmıştır. Bugün Batı Terör Örgütü (BTÖ) 5 ülkeden 14 devlet daha çıkararak bu sayıyı 30 'a çıkarmak istiyor.

NEDEN ORTADOĞU

Üç adet önemli su geçiş yoluna (Hürmüz Boğazı, Süveyş Kanalı, Bab'ül Mendeb Boğazı)sahiptir. Bu su yolları Akdeniz'den Hint Okyanusuna çıkışı 7000 km kısaltmaktadır.

Önemli ticaret yolları ve enerji koridorları (TANAP, MAVİ AKIM, TÜRK AKIMI, NABUCCO, BAKÜ-CEYHAN-TİFLİS) bu bölgeden geçmektedir.Medeniyetlerin (Batı, Ortodoks ve İslam) membaı ve yüzleşme yeri bu bölgedir.Yeraltı ve yerüstü zenginliklere sahiptir.Özellikle dünya petrol kaynaklarının 2/3 ünü barındıran bu bölge sömürgeci emellerin bitip tükenmediği jeopolitik, jeostratejik, jeokültürel öneme sahiptir.

Sonuç olarak; şunu çok rahat ifade edebilirim ki John Mackinder'in Heartland (Kalpgah) Kara Hakimiyet Teorisi de dahil olmak üzere bütün hakimiyet tezlerine inat bu bölge dünyanın merkezidir ve bu bölgeye hakim olan dünyaya hakim olur.

BATI TERÖR ÖRGÜTÜ'NÜN (BTÖ) HAÇLI SEFERLERİ NASIL DURDURULACAK

Körfez harbinden bu yana bölge hallaç pamuğu gibi atıldı.İşgal edilmeyen iki ülke var.İran ve Türkiye.Tabela devletleri saymıyorum bile.

Batı Terör Örgütü (BTÖ) Alem-i İslam'a en güçlü İmparatorlukları ile (ABD, AB, İNGİLTERE, RUSYA, İSRAİL) ve onun silahlı gücü olan NATO şemsiyesi ile veya Rusya gibi münferiden saldırıyor. BTÖ en güçlü İmparatorluklar ile saldırırken İslam ülkeleri iç kargaşalarla önce yorgun düşürüldü sonra tek tek işgal edildi.

Bu saldırılara karşı İslam ülkelerinin münferiden karşı koyması mümkün değildir. Irak, tek başına karşı koydu, yenildi ve parçalandı. Afganistan, Libya, Suriye ve diğerleri tek başlarına karşı koydular yenilip parçalandılar.

Karşı koymanın tek yolu İslam birliğidir.

SON İŞGAL İLE NE AMAÇLANIYOR?

2011 de başlayan Suriye iç savaşı 6 yıldır devam ediyor. Bir 6 yıl daha devam ederse hiç şaşmayın. 450 bin insan öldü. Ülke kaç parçaya ayrıldı belli değil. Suriye hem parçalandı, hem çok sayıda insan katledildi ve hem de göçlerle nüfusu eritildi. Nasıl ki Filistin toprakları İsrail Terör Devletinin kurulmasından önce nüfus seyreltme yolu ile adım adım işgal edildi ise bugün Suriye topraklarında da aynı usul tatbikle boşaltılıyor. Bu görev hava bombardımanı ile Ruslara verildi. Rusya Çeçenistan da uyguladığı metodla Halep'te nüfus seyreltme usulünü tatbik etti. Bu kimin işine yaradı? Tabi ki İSRAİL'in. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki bölgede oynanan oyunun ana hedefi BÜYÜK İSRAİL'dir.

MENBİÇ KAVŞAĞI

Türkiye, Suriye'deki iç savaştan bu yana üç şeyi hep savuna geldi. Güvenli bölge, Suriye'nin toprak bütünlüğü ve demografik yapıya dokunulmamasıdır.

PYD/YPG'nin kuzey Suriye hayali, DEAŞ'ın sınır güvenliğimizi tehdit ediyor olması Türkiye'nin harekete geçmesine neden olmuştur. Türkiye, Mart 2016'da muhalif güçleri HAVAR u2013KİLİS OPERASYON ODASI adı altında bir araya getirdi ve akabinde Nisan- Mayıs aylarında ÖSO, TSK'nın ateş desteği ile Azez-Cerablus hattında ilerleme sağladı. Ağustos 2016 da FIRAT KALKANI HAREKATI başlatıldı. Kısa sürede Azez-Cerablus hattı DEAŞ'tan temizlendi. Dabık alındı. El Bab'a inildi. Dabık'ın alınmasıyla örgüt psikolojik olarak çökmüştür. Bunu da Türkiye başarmıştır.

TÜRKİYE kuzey Suriye'de kendi güvenliğini tehdit eden bütün unsurları bertaraf edinceye kadar mücadelenin devam edeceğini bizzat Reis-i Cumhurumuz tarafından bütün dünyaya ilan etmişti. Üstelik hedef göstererek. "El bab'tan sonra sıra Menbiç'de" beyanını hatırlayalım.

MENBİÇ'TE NELER YAŞANDI

MENBİÇ, Ocak 2014'te muhaliflerin elinde iken DEAŞ'ın kontrolüne geçti. Diğer yandan aynı durum Çobanbey (El Rai) için de söz konusu oldu. PYD/YPG muhaliflerin bu mağlubiyetini bahane ederek Temmuz 2016' da Menbiç'i DEAŞ'tan aldı.

MENBİÇ, savaştan önce yüz bine yakın nüfusa sahipti. Nüfusun çoğunluğu Araplardan oluşuyordu. Kürt ve Türkmen hatta Çerkez nüfus bile vardı. Menbiç taraflar açısından farklı öneme sahip bir yer. ABD'nin kurmaya çalıştığı terör koridoru nedeniyle oldukça önemli bir kavşak nokta haline geldi.

Türkiye, PYD/YPG'nin Fırat'ın doğusuna çekilmesi hususunda defaten uyardığı halde çekilmek şöyle dursun silah ,mühimmat ve eğitim desteğini artırarak MENBİÇ'e daha çok yerleşti. Afrin'de Azez-Cerablus arası (ŞEHBA KANTONU) Yürütme Konseyini kurup faaliyete geçirdi.

PYD/YPG NE YAPMAK İSTİYOR

PYD/YPG'nin iç savaşın başından beri amacı; Suriye'nin kuzeyinde hem coğrafi ve hem de idari açıdan birleşik bir bölge oluşturmak ve bu bölgeye siyasi bir hüviyet kazandırmak idi.

Öncelikle Kürt yerleşim bölgelerinde ABD'nin yakın desteği ile DEAŞ'a karşı başarı elde etti. Bu başarılarla birlikte ABD-PYD/YPG müttefikliği artarak devam etti. Temmuz 2012 'de yaptıkları açıklamalar da bundan sonraki hedeflerinin üç Kürt bölgesi (Cezire-Kobani-Afrin ) arasında kalan bölgelerin; Cezire-Kobani arasında ki TEL ABYAD ( ROJAVA KANTONU) ile Kobani-Afrin arasındaki Azez-Cerablus hattının yani ŞEHBA KANTONU'nu birleştirmek olduğunu ilan etmişlerdi.

Fakat bu bölgelerde çoğunluk Arap ve Türkmenlerden oluşmaktaydı. PYD/YPG Haziran 2015'te Tel Abyad'ı ele geçirdi. İşgalleri meşrulaştırmak için nüfusun KÜRTLER'in lehine olduğunu iddia etti. Arap ve Türkmen halkı göçe zorlayarak bölgenin etnik yapısını değiştirdi.

TÜRKİYE bu olup bitenlere seyirci kalmayacağını kuzey Suriye'de sözde Kürt devletinin kurulmasına asla izin vermeyeceğini ilan ederken, ABD'yi de terör örgütleri ile iş tutmaması hususunda uyarmıştır. Fakat bu konuda maalesef başarılı olamamıştır. Türkiye'nin baskılarına karşılık terör örgütü PYD/ YPG nin çoğunlukta olduğu çok az sayıda Arap ve göstermelik sayıda Türkmen savaşçıları da katarak SDG (Suriye Demokratik Güçleri) ismini almıştır.

12 Ağustos 2016'dan bu yana MENBİÇ tamamen SDG'nin denetimine geçti.

BİZ NE İSTİYORUZ?

TÜRKİYE, MENBİÇ'in Arap toprağı olduğunu PYD/YPG'nin Fırat'ın doğusuna çekilmesi gerektiğini, bölgenin etnik yapısının savaştan önceki gibi muhafaza edilerek herkesin huzur içerisinde yaşamasını istemektedir. ABD söz verse de çekilmek şöyle dursun, PYD/YPG sürekli gücünü artırmaya çalışıyor. TÜRKİYE, eğer Fırat Kalkanı Harekatını başlatmasaydı PYD/YPG 'nin Menbiç'ten sonraki hedefi El Bab ve akabinde İdlib olacaktı.

TSK ve Muhalifler, 'El Bab'tan sonra MENBİÇ'e süratle ilerleyip 6 köyü SDG'den almayı başardı. Bunun üzerine ABD'nin Ortadoğu'daki askeri gücünü yöneten CENTCOM, PYD YPG saflarındaki çocuk yaştaki kızların resimlerini "savaşmaya hazırlar" ifadesi ile paylaşarak safını belli etti. Türkiye kararlı duruş sergileyince SDG Menbiç'in batısını rejim ve Rus güçlerine teslim edeceklerini ilan etti.

SON NOKTA

SDG, MENBİÇ'in batısında Rus ve Rejim güçlerini, kuzeyinde ise ABD askerlerini TÜRKİYE'nin karşısına dikmeyi başardı. Aynı SDG Rakka'da ABD ile Afrin'de Ruslarla ittifak halinde. Hakimiyet alanını genişletmek için her türlü diplomasi cambazlığına başvuruyor.

TÜRKİYE, PYD/YPG'yi terörist örgüt olarak görürken ABD ve RUSYA bu örgütü kullanmaya devam ediyor. ABD, PYD/YPG'yi Rakka'da kara gücü olarak kullanmaya kararlı. Araç, gereç, silah ve mühimmat desteği artarak devam etmekte. Askeri zırhlı araçlar, stinger füzeleri son olarak da S-92 tipi Skorsky helikopteri verdi.

PYD/YPG'nin Menbiç'ten sonra El bab'ın güneyinden Afrin'e uzanan bir koridor oluşturma gayretinde olacağını ön görüyorum. İki gücün bayrak yarışı nereye varacak hep birlikte göreceğiz.

Türkiye, Fırat'ın doğusunda muhalif unsurlarla çalışmalı, sahaya silahlı gücünü sürmeden bölgeyi PYD/YPG'den temizlemelidir. Fırat'ın doğusunda doğrudan bir askeri harekat şimdilik yanlış olur kanaatindeyim.

Güçlü devlet olmanın gereği budur.

Allah milletimizin yardımcısıdır.