28 Temmuz'da başlayan orman yangınları üzerine görevlendirme ile Muğla ve Antalya'ya hareket eden 9 kişilik arama kurtarma ekibi, önce Muğla'nın Marmaris ilçesine ulaşarak yardımların tasnifinde görev aldı.
Daha sonra Antalya'nın Manavgat ilçesindeki orman yangınını söndürme çalışmalarına katılan ekip, Gündoğmuş ilçesine bağlı Karaisalı köyünde 5 gün boyunca yangın söndürme ve soğutma çalışmalarına destek verdi.
Bölgedeki çalışmaların ardından Aydın'ın Çine ilçesinde başlayan yangında 2 gün görev yaparak Bilecik'e dönen ekip, kente gelmelerinin üzerinden henüz 12 saat geçmiş olmasına rağmen Kastamonu'da yaşanan sel nedeniyle bölgeye hareket etti.
5 kişilik ekip, Ezine Çayı'nın taşması sonucu selin en çok etkilediği Kastamonu'nun Bozkurt ilçesinde yıkılan 8 katlı bir binanın enkazında arama ve kurtarma çalışmalarında görev aldı. 4 gün bölgede özveriyle görev yapan ekip, Bilecik'e döndü.
- Balayını iptal ederek göreve koştu
ANDA Kardeşe Vefa Derneği Bilecik gönüllüsü Can Akdemir, AA muhabirine, orman yangınları sonrası kendilerine görevlendirme geldiğini söyledi.
Yangın bölgesinde herkesin bir şeyler yapmaya çalıştığını dile getiren Akdemir, şöyle konuştu:
"Herkes bizimle beraber seferber olmuştu. İnsanlar helikopterlerin su alacağı havuzlara su taşıyordu. İtfaiye araçlarına, vidanjörlere su taşınıyordu. Tam bir seferberlik vardı. Orman yangınlarından kısa süre önce evlendim. Ekip arkadaşlarım görevdeyken benim balayına gitmemin uygun olmayacağını düşündüm. Ormanlarımızın, ciğerlerimizin yanmasının ardından yaşanan sel felaketi nedeniyle içim elvermedi. Eşime de anlayışla karşıladığı için teşekkür ediyorum."
Akdemir, Kastamonu'daki sel bölgesinde ise 8 katlı binanın enkazında arama ve kurtarma çalışmalarına dahil olduklarını, ekibin binaya farklı bölümlerden giriş yaptığını aktardı.
Antalya'nın Gündoğmuş ilçesine bağlı Karaisalı köyündeki orman yangınıyla mücadeleye işaret eden ANDA gönüllüsü İlker Sarısoy da "Diğer tarafı söndürmeye başlarken söndürülen taraf tekrar yanıyordu. Oradaki insanların feryadı, çırpınışı gerçekten gözümün önünden hiç gitmiyor." dedi.
Sarısoy, söndürme çalışmaları sırasında su ihtiyacını gidermek istediği bir anda yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Bir elma ağacı gördüm. Bir elma alıp su ihtiyacımı bir nebze gidermek istedim. Elma ağacına doğru hızla hareket ettim. Bir an önce elmayı yiyerek tekrar görevimin başına dönmek istedim. Yaklaştığımda ağacın diğer tarafının tamamen yanmış olduğunu gördüm. Ağacı öyle gördüğümde oradaki sorunun ne kadar büyük olduğunu daha iyi anladım."
Sarısoy, bölgedeki normal hava sıcaklığının 43-44 derece olduğunu belirterek, alevlere doğru yaklaştıklarında sıcaklığın 50 dereceye ulaştığını ifade etti.
- "Sel ortamının böyle olacağını hiç düşünmemiştik"
ANDA gönüllüsü Ahmet Furkan Erdoğan ise görev bölgelerinde ellerinden gelen desteği vermeye gayret ettikleri için bulundukları ortamın zorluklarını göremedikleri anlar olduğunu vurguladı.
Mağdurlara yardım etmeye çalıştıklarını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Yangından sonra sel felaketinin yaşandığı Kastamonu'ya gittik. Sel ortamının böyle olacağını hiç düşünmemiştik. Selden dolayı yollar yıkılmıştı. Adeta film sahnesini yaşadık. Oradaki insanların ağlayışları, yakarışları... Biz 8-9 saat çalıştıktan sonra diğer ekip arkadaşlarımız gelmişti. Yukarıya çıktığımızda bir annenin orada ağlayışı, gelip sana göz yaşlarını akıtması, 'Biraz daha girin, neden çıktınız? Oğlum orada, kızım orada' demesi... Bunlar insanların gözünün önünden gitmeyen şeyler. Bir teyzenin tek başına deniz kenarında oturmuş beklemesi, bir babanın çocuklarını, eşini beklemesi. Bunlar filmlerde izlerken normal gelebiliyor. Gerçekte tabii ki bu hisler, duygular çok farklı. Hiçbir şekilde unutulmayacak şeyler."
Gönüllülerden Ümit Yıldız da ormanı yangını ve sel bölgesinde zorlu koşullarda görev yaptıklarını ifade etti.