Gülden AĞ
Son yıllarda ortaya çıkan Güney Kore kökenli bir müzik türü olan K-POP, LGBTİ tehlikesini yaygınlaştıran ögelerin başında geliyor. Özellikle 12-18 arasındaki gençlere hitap eden ve onları etkisi altında alan K-POP, aşıladığı düşünceler ile kültürel erozyona neden olurken tek tip bir genç modelini idealleştiriyor. K-POP müzik gruplarının ışıltılı hayatları, marka giyimleri, estetikli, bebeksi ve cinsiyetsiz duruşlarıyla gençleri adeta hipnoz ediyor.
Küresel algı güçlerinin hümanist görüntü ardında yaratmak istediği kültürel dezenformasyon gün geçtikçe etkisini büyüterek tehditkar bir hal aldı. Eğitimci Büşra Cücük, lise kademesindeki öğrencilerinin bu gruplara büyük ilgi gösterdiğini ve bu ilginin artık bir çılgınlığa dönüşerek, Korece öğrenmeye kadar gittiğini kaydetti.
Resim altı: İlkokul çocuklarının seviyesine göre hazırlanan K-POP dergileri İDO Feribotu’nda satılıyor.
Gençler K-POP’ta ne buluyor
Öğrencilerin hayranlığının fanatikliğe dönüştüğünü belirten Cücük, gencelir tehdit eden K-POP hakkında şu bilgilerini verdi: “Kıyafetleri göz dolduruyor. Bir ütopya oluşturmuşlar, herkes çok mutlu. Kimse ağlamıyor. Kavga yok. Kısıtlama yok. Cinsiyet ayrımı yok. Şimdi kendi dünyamıza dönelim. Burada her şey kaos içinde. Kimse kimseyi sevmiyor. Hayvandan, çocuğa her kesime bir taciz vakası var. Kadın hep bir meta olarak dolaşıyor sokaklarda. Ya da erkeklerimize bakalım. Sorumlulukları daha küçücükken omuzlarına bindiriliyor. Ağlamaz, dinlenmez, bakar, büyütür diyerek bastırılarak. Erkeklerin kendi cinsel kimliklerinden kaçarak çözümü kızlıkta buluyor.”
Yaratılışa aykırı
Ailelere çocukları karşı cinse ittirmeden, bastırmadan kimlik kazandırması yönünde uyarılarda bulunan Cücük , “Herkes yalnızca Lut kavminden örnek veriyor. İlk inen ayetlere bakalım; ‘Biz insanı alaktan yarattık’ diyor. Allah yeryüzündeki hiçbir şeyi sebepsiz yere yatırmamışken neden üreme bu kadar önemsiz geliyorken LGBT üyeleri çocuk sahibi olabilmek için kendilerine uygun yasalar istiyorlar? Yani toplayacak olursam eğer yapılması gereken şu devirde herkesin bilimi ön plana çıkardığı bir dünyada onların mantığına bunu sokmak lazım iki bedeni de tanımalılar. Karşı cinse ittirilmeden ama bunu yaparken bastırılmadan, nefret ettirilmeden kimlik kazandırılmalılar” şeklinde konuştu.
Resim altı: BTS grup üyelerinin Birleşmiş Milletler’e (BM) davet edilerek konuşturulması bu üyeleri ciddi bir platform ile dünyaya servis edilme gayesini de apaçık gözler önüne seriyor.
Gençler uyuşturuluyor
Cinsiyet kargaşası sunularak fıtrata aykırı hayat şekli normalmiş gibi gençler adeta uyuşturuluyor. Rol model alınan grup üyelerinin cinsiyetsiz duruşları ve hemcinsleriyle girdikleri fiziksel temaslardaki fütursuzluklar gençlerin yargılarını yıktı.
K-POP müzik türündeki asıl tehlikenin “cinsiyetsizleşme” olduğu vurgusunu yapan Pedagog Sibel Eslek, “Bu gibi figürlerle özdeşim kurma sonucunda bireyde, bunun gerek kültürel normlarla gerek insanın doğal gerçekliğiyle bağdaştığına dair yanlış algı ve inançlar gelişebilir. İşte o zaman hatalı cinsel kimlik gelişimi veya cinsel kimlik gelişiminin ötelenmesinden bahseder hale gelebiliriz” açıklamalarında bulundu.
Eşcinsellik propagandası yapılıyor
Eslek, K-POP ‘ta cinsiyetsizlik ve eşcinsellik gibi propagandaların olduğunu kaydederek “Zaten arayışta olan ve kusursuzluk imajıyla kıskıvrak yakalanan ergenler hem K-Pop yapanların şekil itibariyle bu propagandaları besleyen öğeleri barındırmaları hem de içerikte bu öğelerin yer almasıyla bu konuları içselleştirmeye yatkın hale gelebilir” dedi.
Pedagog Eslek, ergenlik döneminin bir kimlik oluşturma, kazanma dönemi olduğunun altını çizerek, “İdollerin, taklit edilecek, örnek alınacak kişilerin arandığı, özdeşleşmelerin arttığı bir dönem. K-Pop grup ve şarkıcıları yansıttıkları kusursuz imajlarıyla, popüler kılınmalarıyla bu arayışa cevap veriyor” dedi.