Onur Şan: Türküler bizim tarihimiz

‘Ülkemizin nasıl bir bayrağı varsa müzikte de bayrağımız bağlamadır’ diyen Onur Şan, “Dünyada köklü bir müziğe sahip çok az kültür var. Bu konuda çok şanslıyız. Türküler bizi bize anlatıyor. Türküler bizim yazılı tarihimiz, mirasımızdır.” dedi.

SÖYLEŞİ: ÖZLEM DOĞAN Fotoğraf: Cemile Bahtiyar

Onu türkülerinin yanı sıra oynadığı dizilerdeki rolleriyle evlerimize konuk ettik. Çeşitli tv yapımlarından sonra şimdi de Cengiz Küçükayvaz Tiyatrosu’nda 'Yalan Dolan’ oyununun başrollerinden biri olarak karşımıza çıktı. Türk Halk Müziği’ne gönül vermiş TRT kökenli bir ailenin mensubu olan Türk Halk Müziği sanatçısı Onur Şan’la hem hayata dair sohbet ettik hem de ilk profesyonel tiyatro oyunculuğunu, türkülerini ve gerçekleştirmek istediği projelerini konuştuk.

İlk profesyonel tiyatro oyunum

Bu sıralar ‘Yalan Dolan’ adlı bir tiyatro oyununda rol alıyorsunuz. İzleyicinin karşısına tiyatro oyunuyla çıkmak nasıl bir duygu?

Oyunun senaryosunu okuduğumda çok keyif aldım. Kendi içinde dengeli ama aslında dengesiz, ukala bir starı canlandırıyorum. İlk profesyonel tiyatro oyunum. 10’u aşkın oyun sergiledik. Seyircinin de tepkisi çok olumlu.

Konservatuvarlı bir müzisyen olarak ‘Tiyatroda da iddialıyım’ diyor musunuz?

İstediğiniz kadar dizi oyunculuğu yapın, tiyatro bambaşka. Hata da yapsanız oyun devam etmek zorunda. Profesyonel tiyatro yapmayı çok istiyordum. Müziğin okullusu, oyunculuğun alaylısıyım. İcra edilen sanatın okulunu okumak çok önemli ama başarı için şart olduğunu da düşünmüyorum.

O halde başarı hangi noktada elde edilebilir?

Türkiye’de de dünyada da sanatın her alanında, okulunu okumadığı halde o dalın ekolü olmayı başarmış isimler mevcut. Eğitim de bu başarıyı perçinleyip sanatın ve yeteneğin üstüne sağlam bir bina oluşturuyor. Ben de alaylısı olduğum oyunculuk sanatıyla ilgili ‘altını ne kadar doldurabilirim’ düşüncesiyle hareket ediyorum.

Absürt bir karakter oynamak istiyorum

Sizin için komedi mi dram mı daha önde peki?

Aslında en zoru insanları güldürmektir. Bir komedi dizisi olan Akasya Durağı dizisine kadar genelde konu olarak daha ciddi işlerde oynadım. Dengesiz, kendi içinde ahlak sınırı ve prensipleri olan absürt bir karakteri oynamak istiyorum. Ayrıca tarihi dönem dizilerinde de rol almak isterim.

Müzik kariyerinden sonra oyuncu, senarist, yönetmen olup film çeken isimler de oldu. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Hasbelkader oyuncu olup da sonra yönetmenliğe kalkışanların filmlerini görüntü yönetmenleri çekiyor. ‘Hem yazdım, hem oynadım, hem yönettim’ diye hepsini yapmış olmak için hareket etmemek lazım. Yapılan işin hakkını vermek gerekiyor. Herkes iyi bildiği işi yapmalı.

Çok satmak, kalıcı olmak demek değil

Her şeyi çok hızlı tükettiğimiz bir çağdayız. Bu durum üreten bir sanatçı olarak sizi korkutuyor mu?

Kalıcı olmak, bir eserin çok satması ya da hiç satmaması ile ilgili değildir. Çoğunluğun adını duymadığı ya da popüler olmadığı halde eserleriyle kökleşmiş sanatçılarımız var. Bazen de tüm Türkiye’nin tanıdığı fakat sahneden indiği an bir daha hatırlanmayacak olan sanatçılar da mevcut. Bu halkın sizi sevip bağrına basmasıyla alakalı. Çünkü biz toplum olarak gönül insanıyız.

Bir sosyal paylaşımla ya da bir olayla gündeme gelip milyonlarca takipçiye sahip olan ünlüler var bir de…

Onlar balon meşhurlar. Yaptığınız müzik, sanatınızın kalitesi, popülerliğiniz elbette önemli ama sahnedeki varlığınız da yadsınamaz. Sonrasındaki duruşunuz, topluma saygınız da kalıcılıkla doğru orantıda ilerliyor. Bir şeyin çok satıyor, çok dinleniyor, çok izleniyor olması onun iyi olduğu anlamına gelmez. Çoğunluğa değil yoğunluğa bakılmalı.

Halkımız beni aileden biri olarak gördü

Kalıcı olmak fikri sizin için ne ifade ediyor?

Her insan kalıcı olmak ister, bu insanın yaratılışında var. Zaman içinde iyi ya da kötü doğru ya da yanlış hangi seçimi yaparsam yapayım halk beni yanız bırakmadı. Beni kendi ailelerinden biri, evlerinin sanatçısı olarak gördüler. Bu benim için büyük bir lüks. Allah bunu yaşamayı bana nasip etti.

Albümlerinizi oluştururken nasıl seçim yapıyorsunuz?

Eser yelpazem oldukça geniş. Zaman zaman kitlenin dinlemekten uykusu geleceği eserleri de yorumlayabiliyorum, toplumu neşelendirecek melodik yapıya sahip basit eserleri de albüme alıyorum. ‘Döktür Muazzez’ bunlardan biri. Çok keyif alarak okudum, insanlar da çok beğendi.

Bir pop şarkısı okuyacağım

Farklı yorumlamalarla dinleyicinin karşısına çıkmayı düşünüyor musunuz? Mesela pop gibi…

Söz ve müziği bana ait olan bir pop eserle ters köşe yapmaya hazırlanıyorum. Bir tarz değişikliğinden söz edemeyiz ama dinleyiciler yorumlamada sesimi bile tanıyamayabilirler. Biraz Bülent Ortaçgil tadında olacak. Fakat yine de dönüp dolaşıp Kesikçayır’a bağlayacak olmam kaçınılmaz.

Gençlerin türkülere olan ilgisi nasıl?

Pop, rap, rock seslendiren arkadaşlarla da konsere gidiyorum, gözlemliyorum. Gençlerin paket olarak önüne sunulan, genelde alışılmış tarzlar. Üniversite konserlerimde, festivallerde gençlerin yaşlarının yetmeyeceği türküleri bile eşlik ettiklerini hayretle gördüm. Bakanlıkla gerçekleştirdiğimiz proje kapsamında spor kamplarında gençlere Türk Halk Müziği konserleri verdim. ‘Bu türküleri nereden biliyorlar’ diye düşündüğüm eserleri bile ezbere söylediler.

Neden türkücüler popçular kadar tanınmıyor?

Türkü yorumlayan arkadaşlarımızın hayatları ve özelleri çok göz önünde olmadığı için vitrinde popçular kadar yer almıyorlar. Oysa onların da bir yoğunluğu ve gençler nezdinde bir karşılıkları var.

Eşim ve çocuklarım en büyük hediye

Yaşamınızda bugüne kadar yaptığınız seçimlerinize dönüp baktığınızda nasıl bir sonuca varıyorsunuz?

İyi ki yapmışım ya da keşke yapmasaydım dediğim her şeyi beni ben yapmıştır. Bir insan yaptığı şeyden hoşuna gitmediği halde pişman olmuyorsa o kişi kendine yenilmiştir. Benim de ‘ben böyleyim’ deyip burnumun dikine gittiğim zamanlar oldu. Ama hayat bir şekilde doğruyu öğretiyor, ders veriyor. Keşke yapmasaydım dediğimizde hayatın tadı da artıyor. Kader hediyeler gönderiyor. Pırlanta gibi bir eşim ve iki evladım bana en büyük hediye.

Enstrüman çalan bir müzisyen olarak elinden telefon düşmeyen gençliğe bir öneriniz var mı?

Bir konservatuvarlı olarak bağlamayı iyi çalıyorum. Gitar ve piyanoyla da türküler söyleyebilecek kadar onlarda da iyiyim diyebilirim. İnternette enstrüman çalma eğitimi ile alakalı videolar, programlar var. Gençler izleyerek de öğrenebilir. Tavsiye ederim.

Müzikteki bayrağımız ‘bağlama’

Türkü ve bağlama olarak ele alırsak kültürümüze katkıları nedir?

Türküler yazılı tarihimiz, mirasımızdır. Bu ülkenin nasıl bir bayrağı varsa müzikte de bayrağımız bağlamadır. O bizim müzikal bayrağımız, enstrümanımız. Dünyada köklü bir müziğe sahip çok az kültür var. Bu konuda çok şanslıyız. Türkü dinlemiyorsak da sahip çıkalım, hakkında fikir sahibi olalım. Türkü ile ilgili bilgi sahibi olmak bir kültürdür. Türküler bizi bize anlatıyor.

Başta babanız olmak üzere ailenizde de halk müziğine gönlünü vermiş usta isimler var öyle değil mi?

Ben TRT kökenli bir aileden geliyorum. Türk Halk Müziği konusunda Türkiye'nin en önemli isimlerinden biri olan Nida Tüfekçi’yi görmüş şanslı bir çocuktum. Büyüklerimiz derlemeler yapardı. Biz de birikimlerimizi geride kalmamak için güncelle harmanlayıp halka sunmaya çalışıyoruz.

Günyüzüne çıkmamış türkülerimiz var

Hâlâ keşfedilmeyi bekleyen türkülerimiz var mı peki?

Henüz hiçbirimizin duymadığı, kütüphanelerde günyüzüne çıkmayan on binlerce türkümüz var. Türkü daima yaşar ve dinamiktir. Sürekli kendini yeniler, versiyonu gelişir. Yıllar önce vefat eden birinin ardından söylenen ağıtla günümüzde icra edilmesi arasında bile fark olabiliyor.

Türk toplumuna ait olan Türkünün birleştirici bir gücü vardır diyebilir miyiz?

Ben daima birlik ve beraberlikten yanayım. Müslüman bir Türk’üm. İnandığım doğrultuda; annem, babam, büyüklerim ve peygamberimizden birliği öğrendim. Elbette fikirler farklı olabilir ama birbirine kötü söz söyleyecek kadar ayrışmayı anlayamıyorum. Bu yüzden Aşık Veysel’in Birlik Destanı benim şiarımdır.

En son okuduğunuz kitap?

Bağırmayan Anne-Baba

En son dinlediğiniz şarkı?

Müslüm Gürses şarkıları

En son izlediğiniz film?

Müslüm filmi

En son izlediğiniz dizi?

Yerli: Çukur, Yabancı: Escobar

En çok neye sinirlenirsiniz?

Yalan söylenmesine

En sevmediğiniz huyunuz?

Çok sinirlendiğim halim

Asla vazgeçmem dediğiniz nedir?

Kendime dair her şeyden vazgeçebilirim

Gerçekleştirmeyi çok istediğiniz bir hayaliniz?

Onur Şan Sanat Merkezi açmak

Şarkıcı olmasaydınız?

Pilot olurdum

ONUR ŞAN KİMDİR?

1981’de Sivas'ta dünyaya gelen Onur Şan, 8 yaşında bağlama çalmayı öğrendi. İstanbul Teknik üniversitesi Devlet Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Türk Halk Müziği Şan Bölümünde eğitim aldı. TRT'nin düzenlemiş olduğu sınavı kazanarak, "Türk Halk Müziği Sanatçısı" olmaya hak kazandı. 2000-2002 yılları arasında, "TRT İstanbul Radyosunda", akitli THM ses sanatçısı olarak görev aldı. Türkü albümlerinin yanı sıra çeşitli dizi, film ve tiyatro oyunlarında da rol alan Onur Şan, evli ve iki çocuk babasıdır.