Dışişleri Bakanı Davutoğlu, '(Suriye'ye olası müdahale) Türkiye'nin birinci önceliği, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin ortak bir tavır ve müeyyide geliştirmesidir' dedi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Karabük Valisi İzzettin Küçük ile makamında bir süre görüştükten sonra çıkışta gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Davutoğlu, Suriye'de büyük bir insanlık suçunun işlendiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Modern dönemin gördüğü en büyük cinayetlerden biri, hepimizin yüreğini sızlatacak şekilde çocukların, kadınların kimyasal silahlarla ölmüş ve cesetlerinin görüntüleri hepimizi büyük üzüntüye boğmuştur. Son 20 yıl içinde Bosna, daha önce Irak Halepçe katliamı, bunlar, bizim etnik ve mezhep farkı gözetmeksizin hepsinin acısını paylaştığımız kardeşlerimizin ızdıraplarıdır. Suriye'de bu bağlamda yapılan kimyasal saldırı, uluslararası toplumun en güçlü müeyyidelerle mukabelede bulunması gereken bir saldırı niteliğindedir. Uluslararası hukukun çok açık bir ihalilidir, büyük bir insanlık suçudur. Olayın olduğu günden itibaren Türkiye olarak yoğun bir diplomasi yürüttük."
"BM ile hemen görüştük"
BM Genel Sekteriyle olayın olduğu saatlerden hemen sonra görüşme gerçekleştirdiklerini belirten Bakan Davutoğlu, "İki temel talepte bulunmuştuk, BM Güvenlik Konseyinin acil toplantıya çağırılması. İlk toplantı gerçekleşti. İkincisi de BM inceleme heyetinin yetkilerini genişleterek bu bölgeyi kapsayacak şekilde olması. Dün de Rusya Dışişleri bakanıyla bu çerçevede görüşmeler oldu. Nitekim uluslararası baskılar dolayısıyla 22 Ağustos'ta sunulan bu talebe, 25 Ağustos'ta Suriye rejimi olumlu cevap vermek zorunda kaldı" ifadesini kullandı.
BM heyetine yapılan saldırı
Davutoğlu, bu tür olaylarda saatlerin bile önem arz ettiğine işaret ederek, şöyle devam etti:
"Eldeki bazı delillerin karartılmaması açısından bu şekilde geçiktirilmiş bir cevap aslında şüpheleri zaten üzerinde bulunduran Suriye rejimi şüpheleri daha da arttırmıştır. Dün buradan birçok temaslar gerçekleştirdiğimiz bir başka husus da BM inceleme heyetinin saldırının olduğu bölgeye geçişi esnasında bir keskin nişancı saldırısına muhatap olmasıdır. Bu keskin nişancı saldırısı heyetin muhalefet kontrolü altındaki bölgeyi geçmeden önce gerçekleştirilmiş bir saldırıdır. Eldeki verileri göre, Suriye rejimi yanlısı milislerin gerçekleştirdiği saldırı. Gerçeklerin ortaya çıkmasını engellemek üzere..."
Saldırı haberi sonrası Rusya Dışişleri Bakanıyla görüştüğünü vurgulayan Davutoğlu, "Temel beklentimizi dile getirdik. Türkiye olarak böyle bir insanlık suçu karşısında tüm uluslararası toplumun tek vücut davranması önemlidir. Biz BM Güvenlik Konseyinin, siyasi görüş ayrılıkları da olsa, böyle bir insanlık suçu karşısında bütün daimi üyelerinin tek ve ilkesel bir pozisyonda bir araya gelmesini istiyoruz, önceliğimiz budur. Türkiye'nin birinci önceliği BM Güvenlik Konseyi'nin bu insanlık suçu karşısında ortak bir tavır ve müeyyide geliştirmesidir" diye konuştu.
"Bu insanlık suçu karşılıksız bırakılamaz"
Bakan Davutoğlu, "Bu bir insanlık suçudur, bu insanlık suçu karşılıksız bırakılamaz, müeyyidesi neyse onun gereği yapılmalıdır" diyerek aksi takdirde BM'nin misyonundan bahsedilemeyeceğini vurguladı.
Herkesin, kimyasal silah saldırısı olduğunu kabul ettiğine işaret eden Bakan Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Büyük bir kısım da biz de aynı kanaatteyiz, bunun rejim tarafından işlendiği yönünde. Gecikmesi sebebi de burada zaten adamların. Bazı azınlıktaki ülkeler ise farklı kanaatlerdeler. Bu ayrılığın giderilmesi için bu araştırmanın bir an önce yapılması ve net bir tablonun ortaya çıkarılması lazım. Net tablo ortaya çıktıktan sonra da BM'nin artık tek vüctut olarak karar alması lazım. O hepimizin işini kolaylaştıracaktır. Türkiye'nin her zaman ki tercihi, BM Güvenlik Konseyi'nin tek bir bütün olarak karar alması ve bir BM normu oluşturmasıdır ama bazı ülkeler de farklı düşünceler içerisinde diye yanı başımızda böyle bir facianın olması ve Türkiye'ye güvenlik riski oluşturacak şekilde devam etmesi bizim gözardı edemeyeceğimiz gerçeklik halindedir. Onun için gerekli her türlü tedbiri almak, bizim gibi düşünen ülkelerle almak önem taşır ama her zaman ki tercihimiz, BM Güvenlik Konseyi'nin tek bir vücut halinde hareket etmesidir."
"Tezkere çıkarılması görüşü"
Bakan Davutoğlu, gazetecilerin, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın "gerekirse tezkere çıkarılabileceği" yönündeki açıklamalarının hatırlatılması üzerine, bunun erken bir tartışma olduğunu kaydetti.
BM Güvenlik Konseyinin alacağı tutumu göreceklerini ifade eden Davutoğlu, "O alandaki gelişmeleri göreceğiz. Tabi Sayın Başbakan Yardımcımızın kasttettiği bir ihtiyaç halinde Türkiye'nin gerekli hukuki adımları atmaya hazır olduğudur. Yoksa bugünden yarına hemen böyle bir gelişme olacağı anlamına gelmiyor. Sayın Başbakan Yardımcımız, 'gerekirse böyle bir adımın atılabileceğini' ifade ediyor. Zaten elimizde Suriye'den gelen güvenlik risklerine karşı silahlı kuvvetlerimizin ve Türkiye hükümetinin her türlü tedbiri alması yönünde çok güçlü bir tezkere var, süresi devam eden ama ihtiyaçlar daha başka bir şey gerektirirse, tabi nihai otorite TBMM'dir, TBMM'ye başvururuz ama şu anda bize verilmiş yetki var meclis tarafından. Yetki tartışmaları da dün dile getirildi. Şu anda bize verilmiş Türkiye'nin güvenliği yönünde olabilecek risklere yönelik yetki var. Bundan daha büyük güvenlik riski de bölge ve Türkiye için de olmaz."
Davutoğlu, Karabük'te bir düğün salonunda düzenelen AK Parti İl Başkanlığı toplantısında yaptığı konuşmada, şöyle konuştu:
"Biz yanlış yerde durmaktansa yalnız ve dimdik durmayı tercih ederiz. Son 10 yıllık başarı hikayesinin 3 omurgası vardır. Bir demokratik özgürlük alanın genişletilmesi, millet egemenliğin tahkim edilmesi. İkincisi ekonomik kalkınma, üçüncüsü de aktif, dünyanın her yerinde söylecek sözü olan bir dış politika. Bu üç omurga üzerine kurduk bütün o hamlelerimizi. Şimdi neden Mısır'da meşru cumhurbaşkanını savunuyoruz, çünkü Türkiye'de siyaset üzerindeki bütün vesayetlerinin kalkmasını savunduk. Kendimiz için ne istiyorsak kardeşlerimiz için de aynısını isteme ahlakı içinde yetişmiş bir nesiliz."
"Mursi'ye sahip çıkmak ahlaki sorumluluk"
Bakan Davutoğlu, Adnan Menderes'in tek başına idam sephasına yürüyüşün yüreklerindeki sızı olduğunu vurgulayarak, "O gün eğer Adnan Menderes yalnız bırakılmamış olsaydı, Türkiye'deki bu büyük hamleler bu kadar geçiktirilmezdi. Aynen o zaman ki Adnan Menderes'in davasına yeni nesiller olarak bizler sahip çıkmışsak, bugün de seçilmiş cumhurbaşkanı olarak sayın Mursi'ye aynı şekilde sahip çıkmayı ahlakı bir sorumluluk olarak görüyoruz" ifadesini kullandı.
Davutoğlu Suudi Arabistan'a gidiyor
Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, Davutoğlu'nun Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Saud Al Faisal Bin Abdulaziz Al Saud ile görüşmek üzere 27-28 Ağustos'ta Suudi Arabistan'a çalışma ziyaretinde bulunacağı belirtildi.
Açıklamada, "Ziyaret sırasında başta Suriye ve Mısır olmak üzere, Ortadoğu bölgesindeki gelişmeler ve Türkiye-Suudi Arabistan ilişkileri ele alınacaktır" denildi.