TÜRKAD Başkanı Avukat Mehmet Sarı, başörtüsü meselesinin doğrudan doğruya Türkiye’nin gündemine getirilmiş olması ve bunu zaman zaman böyle adapte edilmeye çalışılması özellikle yargı içerisindeki fırsatçılar tarafından zeminin yoklanmaya çalışıldığı kaydederek, “Toplumun güçlü bir şekilde karşılık vermesini Türkiye’nin eski Türkiye olmadığını ve artık bunları aştığını ve dolayısıyla bu yöndeki kafaların tarihin çöplüğüne atıldığını hatırlatmak gerekiyor. Türkiye artık o dönem ve kuşakları aştı” dedi.
NEŞAT GÜNDOĞDU/ANKARA
Halkın Kurtuluşu Partisi avukatları TSK’da başörtüsü düzenlemesinin “orduyu ve subayları bir din devleti yapılanmasına doğru götürdüğü’ düşüncesini ileri sürerek başörtüsü serbestisi sağlayan düzenleme hakkında yürütmenin durdurulması ve iptalini isteyen bir başvuruyu Danıştay’a yapmışlardı. Danıştay savcısı konu ile ilgili heyete verdiği mütalaada laiklik ilkesini gereği olarak “türban” uygulamasından vazgeçilmesi gerektiğini belirterek büyük bir tepki topladı. Danıştay savcısının bu kararına rağmen heyet bire karşı dört üyenin oyuyla yürütmenin durdurulması talebini reddetti. Danıştay savcısını mütalaasına tepki gösteren hukukçular bu düşüncenin Ortaçağdan kalma bir düşünce olduğunu belirterek laikliğin din ve vicdan özgürlüğünün güvencesi olarak uygulanması gerektiğinin altını çizdiler.
Hukukçular Derneği Başkanı Avukat Alaaddin Varol, Danıştay savcısının açıklamasına tepki göstererek bu görüşü yırtıp atmak gerektiğini söyledi. Varol, bu çağda böyle bir mütalaanın olmasının hukukla bağdaşmayacağını ifade ederek şunları söyledi: “Bence savcının hukuki bilgisinin yeterli olup olmadığı noktasında araştırma yapılmalı. HSK devreye girerek soruşturma yapmalı. Tam da laiklik bu işler için var. Laiklik, açık, kapalı neyse kişini inançlarına göre yaşama özgürlüğünün tarifidir. Herkesin yaşantısı kendisine. Bunun hukukla alakası yok. 28 Şubat sürecinde başörtüsünü yasaklanması laikliğe aykırı olduğu için değildi. Dönemin iktidarı bu durumu keyfi olarak yapmıştı. Şu an da CHP bile bu dönemde yaptığının yanlış olduğunu söylüyor. Bugünkü uygulamanın doğru olduğunu söylüyor. Anayasaya aykırı bir durumun olmadığını söylüyor. Hiçbir hukuki değeri yoktur mütalaa bile sayılmayacak Ortaçağ düşüncesidir.”
“Fırsatçılar konuyu gündeme getiriyor”
Türkiye Adalet Araştırmaları Merkezi (TÜRKAD) Başkanı Avukat Mehmet Sarı, anayasanın dördüncü maddesinde ifade edilen din ve inanç özgürlüğü kapsamında başörtüsü serbestliğine dokunulamayacağını belirterek, temel haklara dönük olarak aslında yaşamsal düşünceyi açıklamaya dönük olarak hiçbir zaman kanunla sınırlama olamayacağını dile getirerek şunları söyledi: “Bunları insanın doğuştan gelen bir hakkı olduğunun muhakkak her dönemde akılda tutulması lazım. Buna dönük olarak Türkiye’de bazı kesimler doğrudan laiklik kisvesi altında bu tür toplumu ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı bir role bürünüyorlar. Kendilerine böyle bir misyon yükleme derdine giriyorlar. Ama Türkiye artık o dönem ve kuşakları aştı. Gerçekten bugün geldiği nokta itibariyle hak ve özgürlükler noktasında, düşünce ve fikir özgürlüğü noktasında artık Türkiye dünyada sayılan bir noktada bulunuyor. Gerçekten 15 Temmuz’da bile zaten demokrasiye ve insan haklarına olan bağlılığını güçlü bir şekilde gösteren başka bir millette yok. Bu çerçeveden baktığımızda da başörtüsü meselesinin doğrudan doğruya Türkiye’nin gündemine getirilmiş olması ve bunu zaman zaman böyle adapte edilmeye çalışılması özellikle yargı içerisindeki tabiri caiz ise günün koşullarını bekleyen fırsatçılar tarafından zeminin yoklanmaya çalışıldığı bir süreç olarak görülüyor. Toplumun güçlü bir şekilde karşılık vermesini Türkiye’nin eski Türkiye olmadığını ve artık bunları aştığını ve dolayısıyla bu yöndeki kafaların tarihin çöplüğüne atıldığını hatırlatmak gerekiyor.”