AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'ten MKYK sonrası önemli açıklamalarda bulundu.
İşte Ömer Çelik'in açıklamalarından satır başları:
Geçtiğimiz günlerde Gaziler Günü'nü idrak ettik. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e gazilik ve mareşallik unvanını verilmesinin yıldönümünde kutlanıyor Gaziler Günü. Bu vesilesiyle Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve bütün gazilerimizi saygı ve minnetle anıyoruz. Hayatta olan gazilerimize şükranlarımızı sunuyoruz.
"ERMENİSTAN'I BİR KEZ DAHA UYARIYORUZ"
"Dün Ermenistan'ın saldırısında bir Azeri kardeşimiz şehit düştü, Allah'tan rahmet diliyoruz. Buradan bir kez daha Ermenistan'ı uyarıyoruz. Türkiye açısından bunlar asla kabul edilemez. Ermenistan ateşle oynadığını bilsin. Bölgedeki kargaşa çıkarma faaliyetlerinin odak noktası Ermenistan'dır. Türkiye Azerbaycan'ın yanındadır. Ermenistan'a ateşle oynamaması konusunda bir kez daha uyarılarımızı iletiyoruz."
"KEÇİÖREN'DEKİ SALDIRIYI KINIYORUZ"
"Dün son derece üzücü bir tabloyla karşılaştık. Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde sağlık çalışanlarımıza yapılan saldırıyı kınıyoruz. Sağlık çalışanlarımıza gözbebeğimiz gibi davranmamız gerekirken bu barbarlıkların hiçbir şekilde izah edilmesi mümkün değildir. Sağlık çalışanları acıları dindirmek için gayret gösteriyorlar. Dünyanın hiçbir yerinde bizimki gibi adanmış çalışan bir sağlık teşkilatı yok. Pek çok sağlık çalışanı arkadaşımız aylarca risk altında yaşadı, izole bir hayat sürdü, çocuklarından, ailesinden ayrı kaldı. Halen insan üstü bir çaba gösteriyorlar. Memleketin has evlatları onlar. Sevgi, saygı ve moral desteğimizi esirgemememiz gerekiyor. Onlara karşı böyle saldırılar medeni bir toplum hayatına yakışmıyor. Bütün sağlık çalışanlarımıza sevgilerimizi, saygılarımızı, selamlarımızı gönderiyoruz. AK Parti olarak titizlikle sahip çıkmaya devam edeceğiz."
"TEŞKİLATLARIMIZ YENİ ÜYE KAYDETME SAYISINDA BÜYÜK BİR BAŞARI GÖSTERDİ"
"Cumhurbaşkanımız kapsamlı bir konuşma yaptı MKYK başında. Bu kapsamlı değerlendirmesinin yanı sıra teşkilatlarımızla ilgili bir değerlendirmesi de oldu. İlçe kongrelerimizdeki çalışmalarından memnuniyetlerini ifade etti. Teşkilatlarımızın çoğu yeni üye kaydetme sayısında büyük bir başarı gösterdi. Bu sürecin daha güçlü bir şekilde devam etmesi konusunda genel başkanımız memnuniyetlerini ifade etti."
YÜZ YÜZE EĞİTİM
"Yüz yüze eğitim kademeli olarak başladı. Anaokulları ve 1. sınıflar için yüz yüze eğitim söz konusu. Öğrenci kardeşlerimize, öğretmenlerimize, velilerimize sağlıklı ve başarılı bir dönem diliyoruz. Her bir insanın okula başladığı günün anısı hayatı boyunca onu takip eder. Böylece bu çocuklar bu anıdan mahrum kalmamış oldular. Bu eğitimle ilgili bir sürü tedbir alındı. Sağlık ve Milli Eğitim bakanlıklarımız çeşitli denetim mekanizmaları kurdular. 17 milyon öğrencimiz covid şartları nedeniyle evlerinde eğitime devam edecekler. Milli Eğitim Bakanlığımız ile Sağlık Bakanlığımız arasında kurulan sistem sayesinde okula kayıtlı olan herkesin HES kayıtları takip edilecek ve risk durumunda takip edilmesi söz konusu olacak. Süreç dinamik olduğu için bu değerlendirmeler Bilim Kurulu'nun da tavsiyeleriyle yapılacak."
DİYABAKIR'DA EVLAT NÖBETİ
"Diyarbakır Anneleri'nin ellerinden öpüyoruz, her zaman yanlarındayız. Maalesef kendi ülkelerindeki teröre karşı en büyük hassasiyeti gösterenler, o terörün 1000 katını yaşayan Türkiye'deki terör örgütlerine müsamaha göstermeye devam ediyorlar."
"BM YETKİLİSİ TERÖR ÖRGÜTÜ ELEBAŞIYLA GÖRÜŞTÜ"
"Terör örgütü PYD/PKK'nın oradaki kamuflajı olan SDG terör örgütünün yöneticileriyle videokonferans yönetimiyle orada görüştü. Bunu bir BM yetkilisi gerçekleştirmiştir. Bunu kınıyoruz. BM'nin bu konudaki temsilcisinin bunlarla videokonferans yoluyla görüşmesi bunu meşrulaştırmaktır. BM temsilcisinin bu tutumu çocukları teröre maruz bırakan bu örgüte destek vermektir. Cumhurbaşkanımız BM ile ilgili güçlü bir konuşma yaptı. BM prensiplerini bile sahiplenemeyen bir teşkilat konumuna düşüyor. BM'nin görevi kendi ilkelerine inatla sahip çıkmak ve başka ülkelerin de bunlara sahip çıkmaktır. Ama BM yetkilisinin SDG elebaşılarıyla videokonferans yoluyla görüşürse BM'nin başka ülkelere bu konuda söyleyecek bir sözü olmaz."
"DOĞU AKDENİZ'DE DİYALOĞA YANAŞMAYAN YUNANİSTAN OLMUŞTUR"
"Doğu AKdeniz'deki gelişmeler sıcaklığını koruyor. Cumhurbaşkanımız da bugün Merkel ve Michael ile görüştü bugün. Türkiye bir diplomasi devletidir. Uzun tarihimiz aynı zamanda diplomasi konusundaki deneyimimizin de göstergesidir. Kazan-kazan esasında bir sonuca varmak isteyen için Türkiye'den daha iyi bir muhatap yoktur. Fakat karşımızda şimdiye dek buna yanaşmayan bir muhatap söz konusuydu, Yunanistan. Türkiye defalarca hem Çipras hem Miçotakis döneminde istikşafi görüşmelerin çalışması gerektiğini söyledi. Bunlara yanaşmayan taraf her zaman Yunanistan olmuştur. Oruç Reis gemisinin bakım için kısa bir ara vermesi diplomasi isteyenler için bir fırsattır. Türkiye devlet aklıyla yaklaşması konusunda her zaman hazırlıklıdır. Ama karşısında ne zaman müzakere söz konusu olsa, Almanya'nın arabuluculuk girişimini Yunanistan birtakım korsan anlaşmalarla sabote etti. Ama maksimalist bir şekilde Sevilla Haritası diye kimsenin hukuki olarak kabul etmediği bir haritayı Ege'yi Yunan gölü yapmaya çalışıyor Yunanistan."
"DİPLOMASİ İSTEYENLERE KAPIMIZ AÇIK"
"Türkiye tehdit ve şantajdan vazgeçsin diyorlar. Türkiye kime şantaj ve tehdit yapmış? Meis Adası'nda provokasyon yapanlar onlar. Türkiye yalnızca kendisinin değil, bölge ülkelerinin barış ve refahından sorumlu bir ülke olarak bu süreci yürüttü. Diplomasi isteyenlere kapımızın sonuna kadar açık olduğunu vurgulamak istiyoruz. Milli menfaatlerin korunması konusunda sadece iktidarın değil muhalefetin de duyarlı olması gerekir. Karşımıza bir ittifak kurmaya çalıştıkları zaman sahada asla taviz vermeyeceğimizi söylediğimizde CHP'li bazı arkadaşlarımız "Yanlış yapıyorsunuz, Türkiye'yi yalnızlaştırdınız" diyorlar. Sırf muhalefet yapmak adına diyorlar ki "Taviz vermeyin" Bazen sahada, bazen diplomaside hamle yaparsınız. Herkesin sorumlu davranması gereken bir alandır bu. Üstelik dış politikanın gereğine uymayan bu tür yaklaşımlar en çok Yunan veya hasımlarımız tarafından bize koz olarak kullanılmaya çalışılıyor. Masaya oturmaya her zaman hazırız. TC Devleti'nin akıllı gücünün iki ayağı vardır: Yumuşak güç, yani diplomasi. İkincisi sert güçtür, bu da silahlı hava, kara ve deniz kuvvetlerimizin olmasıdır. Diplomasi isteyenler için Türkiye'nin diplomasi kapasitesi inanılmaz bir kazan-kazan zeminidir."
YUNANİSTAN'DAKİ ALÇAK MANŞET: BUNUN GEREĞİNİ YAPMALARI GEREKİR
"TSK vatanseverlik söz konusu olduğu zaman dünyadaki hiçbir orduya benzemeyen bir kararlılık ve fedakarlık içerisindedir. Bugün devlet adamlarının üzerine düşen, çatışmalardan kaçınmaktır. TC'nin seçilmiş Cumhurbaşkanına, Türk milletinin ve devletinin temsilcisi olan cumhurbaşkanına o iğrenç manşetleri atmak, o halk için de, o devlet için de utanç vericidir. Bunun gereğini yapmaları gerekir. Sahada çatışmaya girmek, bunlar zaten her zaman herkesin yapabileceği işler. Ama köklü ve gerçek diplomasiye sahip devletler bütün bunlardan kaçınarak sorunları çözerler. Sahada hak ve menfaatlerimizi gasp etmek isteyenleri asla önermeyiz, bunun sorumlusu biz olmayız. Biz müzakere, diplomasi devletiyiz. Bölge barışından kendimizi sorumlu hisseden köklü bir devletiz."
"POMPEO, GÜNEY KIBRIS'TA TEAMÜLLERE AYKIRI HAREKET ETTİ"
"Güney Kıbrıs'ın AB ve ABD tarafından cesaretlendirilmesi maalesef buradaki sorunların çözümüne negatif bir katkı sağlamaktadır. Güney Kıbrıs'ın hukuk dışı davranışlarını cesaretlendirmekten başka bir anlama gelmez. ABD hem silah ambargosunu kaldırdı hem de Rum tarafını askeri eğitim politikasına dahil etti. Pompeo teamüllere aykırı bir şekilde sadece Rum tarafını ziyaret etti. BU sağlıklı sonuç alınacak bir yaklaşım değil. Bütün müttefiklerimize söylüyoruz, TC bir NATO ülkesidir. Bağımsız ve egemen bir devlet olan KKTC'nin garantörüdür Türkiye. Doğu Akdeniz'de barış, istikrar istiyoruz. Hak ve menfaatlerimiz konusunda tabii ki tavizsiziz. Kıyıdaş ülkelerle bir araya gelmek, bu konuları müzakere etmek konusunda diplomasiye her zaman hazırız. Dünya durdukça Türkiye'nin tavrı bu olacak: KKTC'ye kimse ikinci sınıf muamelesi yapamaz. Defalarca Kıbrıs Türklerinin barış istediği ortaya çıktı. Crans-Montana'da aynı şeyler oldu. Buna rağmen Rum tarafının şımarık tavırlarını mahalle dayanışma çerçevesinde desteklemekten geri durmadı. Bu, AB'yi bir mahalle dayanışması haline getirdi. Dolayısıyla ABD'den beklediğmiz tarafsızlık pozisyonuna geri dönmesidir."
"FRANSA SÖMÜRGECİ TAVRIYLA HAFTER'E DESTEK VERMİŞTİR"
"Oradaki kardeşlerimize yardım eden Türkiye oradaki katliamların durdurulmasında bir çaba ortaya koymuştur. Libyalılar tarafından yürütülecek bir siyasi süreçten yana olduğumuzu söylemek istiyoruz. Libya halkı içerisinde bölücü bir tutum içerisinde olan AB ülkesi Fransa'dır. Fransa tam bir sömürgeci tavrıyla Hafter güçlerine destek vermiştir. Libyalıların da söylediği gibi eğer Fransa Hafter'e bu şekilde desteğini vermeseydi, katliamların önlenmesi mümkün olacaktı. Fransa'nın dış politikası, ahlaki ve siyasi cari açıktan çökmüştür. Hukuki cari açıktan çökmüştür. Ahlak, siyasi ve hukuki cari açığı Türkiye'ye ve Cumhurbaşkanımıza saldırarak kapatamazsınız. Türkiye kıyıdaş ülkeler arasında müzakere zeminin desteklerken Fransa bu süreçten kimsenin satın almadığı Rafael savaş uçaklarını satmak gibi bir sonuç çıkarmıştır. Türkiye gibi ideal bir müzakere partneri yerine bu bölgeye sadece çıkar amaçlı bakanların ileride hiçbir çözüm getirmeyeceğini bilmesi gerekir Yunanistan'ın."
ARTIMA TESİSLERİMİZİN KAPASİTESİNİ ARTIRDIK
"Covid sürecinde dünyada temiz su kaynaklarına ulaşmak gibi konular yeni bir bakış açısıyla ele alınıyor. Su kaynaklarını giderek kaybediyoruz. Buzulların yok edilmesinin, ormanların yok edilmesinin yeni bakterilere yol açtığı tehdidi düşünülüyor. Bu açıdan Türkiye'nin durumunu değerlendirdiğimizde, 2002 yılından bu yana en fazla içme suyu arıtma tesisi inşa edildi. Arıtma tesislerimizin sayısı %78, kapasitesi de %38 oranında artırılmıştır. Türkiye'nin pozitif ivmeyi koruduğunu ifade etmek isterim. Covid salgını geçtikten sonra, gıda ve su gibi konular daha çok konuşulacak."