Neslihan ÖNDER / İSTANBUL
milat.neslihan@gmail.com
Orta Afrika Cumhuriyeti'nde müslümanlara sistematik bir soykırım uygulayan Hıristiyan Terör Örgütü Anti Balaka ile ilgili Çad Büyükelçimiz Ahmet Kavas Bey'le röportaj gerçekleştirdik.
Anti-Balaka milisleri bölgede ne kadar etkin ve şu ana kadar kaç kişiyi öldürdüler ?
Anti Balaka aslında çok güçlü değil. Fakat gücünü ülkedeki yabancı askerlerin varlığına güvenerek ve de onların sayesinde kendilerini korumaya alarak daima artırdı. Aslında Barış Gücü askerleri onları doğrudan veya dolaylı onları destekledi mi sorusunda Müslüman ileri gelenleri video ve fotoğraf görüntüleri ile cevap verdiler. Ama maalesef onları uluslararası toplum ciddiye almadı. Anti-Balak mensuplarının kim oldukları konusunda net ve çok müşahhas bilgi yok. Sadece birkaç yönlendirici eski siyasetçiden bahsediliyor. Çoğunluğunun başkent Bangui'de Müslümanlarla iç içe yaşayanlar olmadığı bizzat orada yaşayan Hıristiyan önde gelenler tarafından da ifade edilmektedir. Bunların daha ziyade kırsaldaki işsiz ve eğitimsiz kişiler oldukları, uyuşturucu dahil farklı kötü eğilimleri de olduğu söylendi.
Ayrıca Güney Sudan, Uganda, Ruanda gibi ülkelerden Ortaafrika Cumhuriyetine sırf Müslüman katliamı için gelenlerin varlığı, daha önce bu ülkeye sığınanlardan para mukabili anti-balaka gibi görünüp katliamlara bilfiil karışanların bulunduğu Müslümanlarca defalarca dile getirildi. Ortaafrikalı Müslümanlardan dinlediklerimizin doğu olması durumunda kendilerine son derece masum bir kelime bulup, sanki Müslümanların ellerinde palalarla Hıristiyan doğruyorlarmış da bunlar da onlara karşı "pala karşıtı" sıfatıyla adeta gövdeleriyle tepki gösteriyorlarmış havası verildi. Oysa ki hiçbir uluslararası medya Ortaafrikalı Müslümanların ne ellerinde palalarını, ne de öldürdüklerini iddia ettikleri kişilerin fotoğraflarını yayınlayabildiler. Verilen tüm resimlerde diri diri yakılan Müslümanlar, parçalana, kellesi gövdesinden koparılan Müslüman cesetlerinin sayısı belli değil. Bir çok Müslüman kimliği olmadığı için ölümü dahi kayıtlara girmedi.
Dört veya beş bin civarında verilen rakamların bizzat aylarca farklı şehirlerdeki ablukalar esnasında öldürülmelerini tespit edebilecek hiçbir kurum yoktu. Müslümanlardan canlarını kurtarabilenler ölülerini defnetmeye fırsat bile bulamadılar. Ortaafrika Kızılhaçının sadece şehir merkezine beş kilometre mesafedeki Büyük Camii'nin gazilhanesine alınabilen cesetleri gömdüğü biliniyordu.
Sizce bu örgüt neden IŞİD kadar dikkat çekmiyor dünya medyasında ?
Çok net ifadelerde bulunmak için alanı iyi bilmek lazım. Ortaafrika'da 110 sene önce hiç Hıristiyan yokken, Müslümanların Dar Ku00fbtu00ee, Dar Runga, Dar Fertit ve bir kısmı Çad tarafında kalan Dar Salamat isimli emirlikleri vardı. Uluslararası medya Müslümanların yerli nüfusa ait varlığını görmezden gelip onları sadece çoğunluğu Çad'dan geri kalanı da Senegal, Mali,, Nijer ve Nijerya'dan gelen yabancılar olarak tanıttı. Müslümanların attığı her adım Hıristiyanlara karşı bir katliam gibi hiçbir ciddi veriye dayanılmadan verilirken kafaları kesilen herhangi bir Müslümanın fotoğrafını verirken bile "ettiklerini buldular" der gibi verdiler. İŞİD haber olurken, bir taşla iki kuş vurma misali, İslam Devleti adam kesiyor diyorlar, ama en azından benzerini, hatta daha vahşicesini yapanları, kestikleri Müslümanların etlerini pazarlarda halka satanları, ağızlarına alıp çiğneyenlerin görüntülerini verirken bunlarda kendi inançların temsilcileri, inançlarına karşı saldırılara bu şekilde cevap verdiler dahi demediler.
Tüm vahşetlerini hafife alarak sadece "anti-balaka" gibi hiçbir şekilde dinu00ee inançlarını öne çıkarmadan basit bir kelimenin arkasında gizlediler. Bu tür olaylarda ana mesele kimin imajına ne kadar zarar verileceği konusudur. Irak ve Suriye'de Müslüman imajı vahşete büründürülerek verildi. Onun asli bir parçası gibi gösterildi. Maalesef Ortaafrika'da da birçok papaz halkı Müslümanlara karşı tahrik ederken haber dahi olmadığı çok dillendirildi. Hiçbir imam en ufak tahrikte bulunmadığı halde doğrudan vahşetin hedefi yapıldılar ve yüzlercesi hunharca öldürüldü. Tüm yaşanan süreçte Ortaafrika Geçici idaresi elinden geldiği kadar tarafgir davranmayıp ülkede her ne pahasına olursa olsun barışın tesisi için aralarında Türkiye'nin başı çektiği Müslüman ülkelerle sıkı temas kurmakta hiçbir sakınca görmediler.
Ortaafrikalı Müslümanlar için TİKA, DİYANET, Gönüllüler, Yeryüzü Doktorları, Deniz Feneri, İyilikder, İHH, Cansuyu, Sadakataşı ve büyük bir çoğunluğu İDSB çatısı altında toplanan diğer STK'larımız kimsenin acısına ortak olmadığı Ortaafrikalı Müslümanları Çad ve Kamerun kamplarında sekiz aydır yalnız bırakmadılar. Her türlü insani yardımı kendilerine büyük fedakarlıklarla kendilerine destek veren halkımızın hislerine tercüman oldular.