Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye'deki son durumla ilgili önemli açıklamalar yapıyor. Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Suriye meselesi Türkiye için asla bir macera ve sınırlarını genişletme çabası değildir. Türkiye yaklaşık 40 yıl boyunca bölücü terör örgütü kullanılarak ağır siyasi, ekonomik ve insani maliyetlerle enerjisi tüketilen bir ülke olmuştur. Biz ülkemizi bu kısır döngüden kurtarmak için pek çok yol denedik.
Ülkemizi güney sınırları boyunca terör koridorlarıyla kuşatmaya kalktılar.
İdlib meselesi ülkemizi farklı bir şekilde köşeye sıkıştırmak ve diğer kazanımlarımızı elimizden almak için özellikle kışkırtılan bir konu olarak önümüze geldi. Bölgede yaşayan ve diğer yerlerden kaçarak gelen yaklaşık 4 milyon insan sınırlarımıza doğru harekete geçmiştir. Bir buçuk milyonu sınırımızdadır. Biz bütün bunlara yönelik güvenli bölge oluşturalım diye çalışmalar yürütüyoruz.
MERKEL'E 'MÜLTECİLERİ GÖNDERİYORUM' DEDİM
Burada garip bir şeyi ifade edeceğim: Merkel'e dedim ki böyle bir durum var, sizin bana daha önce büyük rakamlarla verilmiş sözünüz var dedim. En fazla 25 milyon avro vereyim dedi. Biz ona da kabul dedik. Ama para verilmedi. Dün Merkel'e söyledim: O zaman biz kapıları açalım, mültecileri size gönderelim. Biz size 100 milyon avro vereceğiz dedim.
3,7 milyon Suriyeliyi biz ülkemizde barındırıyoruz. İdlib'deki onca insanı rejimin insafına terk edemeyiz. Şu anda Suriye işgal altındaki topraklarını korumak durumundadır diyorlar. Bunu söyleyenlere de söyledim: Biz oraya Esed'in davetlisi olarak gitmedik, biz oraya Suriye halkının davetlisi olarak gittik. Suriye halkı, 'tamam bu iş bitti' demeden bizim oradan çıkma niyetimiz yok.
Dün Sayın Putin'e de söyledim. Sizin orada ne işiniz var? Üs kuracaksanız yine kurun ama şu anda siz bizim önümüzden çekilin, bizi rejimle baş başa çıkarız. Menfaatleri nedir? İnanın bunu çözebilmiş değiliz.
Biz sadece sınırlarımızı teminat altına almak istiyoruz.
İdlib'de ısrarla mücadele sürdürmemizin arkasında bu insanların muhatap kaldığı acımasız felakettir.
Meseleyi sadece İdlib parantezinde değerlendirmek bizi yanıltabilir. Bütünüyle Suriye politikasını ele almamız lazım. Bugün Münbiç'te, Cerablus'ta, İdlib'de vermediğimiz savaşı yarın Hakkari'de, Mardin'de Hatay'da vermek zorunda kalırız. Çünkü asıl hedef Türkiye'dir. Suriye'de istediğini alanlar hemen namluları Türkiye'ye çevirecektir.
PKK'nın 1984 yılında gerçekleştirdiği ilk eyleminden itibaren kendi topraklarımızda 7500'e yakın güvenlik güçlerimizle 6800'a yakın sivil vatandaşımızı kaybettiğimizi unutmayalım. Bugün sadece Suriye'de 40 ile 60 bin arasında terörist sayısı ifade ediliyor. Suriye'de başarılı olmazsak bu teröristler yönünü Türkiye'ye çevirecektir. Suriye'de verdiğimiz mücadelenin hepimizin geleceği için olduğunu herkesin kabul etmesi gerekiyor.
"GİDECEK BİR YERİMİZ YOK"
Türkiye'nin Suriye'de ne işi var sorusu aslında Türkiye terör örgütlerine ve kendine düşman bir rejime teslim olmalı önerisini bize tavsiye ediyor. Terör örgütlerine teslim mi olalım? Ülkemize düşman rejime boyun mu eğelim? Bunları kullanarak vatanımızın bütünlüğüne göz dikenlerin önünde diz mi çökelim? Bölgemizde her yerde evinden, yurdundan olanların gidecek yerleri var. En azından onları koyalım bir kenara, hiçbir şey olmasa bile Türkiye var. Peki bizim yurdumuzdan olduğumuzda gidecek bir yerimiz var mı? Kimileri Avrupa'yı, Amerika'yı, başka yerleri aklından geçirebilir. Ama milletimin böyle bir durumda gitmeyi düşünecek hiçbir yeri olmadığını biliyorum. Şahsen benim yok, sizlerin de olmadığına inanıyorum. Öyleyse ülkemize, milletimize, vatanımıza sıkı sıkıya sahip çıkacak, hangi bedelini ödememiz gerekiyorsa ödeyeceğiz. Bu mücadelede şehit düşen her evladımızın acısı yüreğimizi dağlıyor."
İdlib harekatında 34'tü, şehit sayımız 36'ya çıktı. Verdiğimiz şehitlerimiz inanıyorum ki bu milletin vatan kılınması mücadelesinin zirve yaptığı noktalardır. 20 günlük harekat boyunca vermiş olduğumuz şehitlerin ailelerine, şahsım milletim adına başsağlığı diliyorum. Yaralı kahramanlarımıza da acil şifalar diliyorum.
2 BİNİN ÜZERİNDE REJİM ASKERİ ÖLDÜRÜLDÜ
Şehitlerimizin kanlarını yerde bırakmıyoruz, bırakmayacağız. Şu ana kadar 2 binin üzerinde rejim askeri öldürülürken, aralarında 94 tank, 37 obüs topu, 28 namlulu roketatarın da bulunduğu 300'e yakın araç-gereç imha edilmiştir.
Her geçen gün baskıyı artıracağız, rejime de onları destekleyenlere de kararlılığımızı göstereceğiz. Dün akşam itibariyle, kimyasal ürünlerin olduğu 7 depo patlatılmıştır. İşin bu noktaya gelmesini biz istemedik.
Suriye'de son askerimize kadar bütün askerimizi oradan çekelim. Yarına daha mı güçlü uyanacağız? Ülkemizdeki milyonlarca Suriyeli güle-oynaya ülkelerine mi dönecek? Türkiye'nin etrafındaki kuşatma kalkacak ve herkes bize destek için seferber mi olacak?
Yoksa Suriye içindeki sorunların daha biz soluklanmadan sınırımıza dayandığını mı göreceğiz?
18 BİN MÜLTECİ KAPILARI GEÇTİ
Kapıları açtık. Bu sabah itibariyle 18 bin kişi oldu kapıyı zorlayıp geçenler. Kapıyı bundan sonraki süreçte de kapatmayacağız. Avrupa Birliği'nin sözünde durması lazım."