Şimdi size gerçek, ibretlik ikinci yaşam hikayemizi paylaşıyorum.
UYUŞTURUCU: ATEŞ ÇEMBERİ (2)
HAZIRLAYAN: YÜCEL KURAN
Eski bir bağımlı olarak benim de yolum cezaevine düştü. Silivri 3 No.lu Kapalı L Tipi Ceazevi’nin cinayet koğuşundayım. Uyuşturucu bulundurmaktan 7 ay 20 gün ceza aldım. O dönem cezaevlerindeki yoğunluk nedeniyle beni o koğuşa verdiler. Koğuşun mevcudu 38 kişiydi. 34’ü cinayet işlemiş. Orada bulunduğum 7 aylık zamanda hepsinin hikayesini dinleme fırsatım oldu. Ama biri vardı. Her zaman bir duvar dibine çökmüş, gözleri yaşlı bir baba. Bir iki kere selam verdim. İnanın beni duymadı bile. Ona ne olduğunu çok merak ediyordum. Artık bu merakıma engel olamıyordum. Bir gün onun yattığı bölmeye gittim, selam verdim ve yanına çöktüm. Neden sürekli ağladığını sordum ve anlatmaya başladı;
Bir oğlum vardı. Can’dı ismi. Canımdı. Ama uyuşturucuya başlamış. Bulaştırmışlar oğlumu. Ben işteyken annesine yapmadığı zulüm kalmıyordu. Bir akşam yine eve geldim. Bağırış sesleri sokağa kadar geliyordu. Hızlıca çıktım eve. Eşim, nereden bulayım oğlum diyerek ağlıyordu. Anladım yine annesinden para istiyor bunun için bağırıp çağırıyordu. Sağa sola ettiği borçlardan, çektiği krediyi ödemekten zaten yarı aç yarı tok yaşıyorduk. Ne gezer evde para. Babamdan al dedi annesine. Birden bağırdım. Bizde para mı bıraktın kendinle birlikte bizi de bitirdin diye. Yine anasının üzerine atıldı. Git komşudan borç al diyerek bir tekme savurdu. Kolundan tutup kadıncağızı kapıya doğru fırlattı. Git nereden bulursan bul bana para getir dedi. O an kan beynime sıçradı. Bir tokat vurdum Can’ıma, canım oğluma. Hemen mutfağa fırladı ve bıçağı alıp geldi. Bana para bulun yoksa keserim sizi dedi. Sen kime vuruyorsun diyerek bıçakla birlikte üstüme hücum etti. Bıçağı elinden alıp kalbine sokmuşum. Kanlar içerisinde yatıyordu Can’ım, canım oğlum. Onu öyle görünce kendime geldim. Ne olduğunu, o bıçağı ona nasıl soktuğumu anlamadım bile.
Gitti oğlum, gitti Can’ım diyerek tekrar ağlamaya başladı.