Ezgi ÇelikAnkara
Türkiye Kardeşlik Birliği (TÜRKAB) Genel Başkanı Sait Ali Arslan, ülkemizin yoğun gündemini oluşturan ant tartışmasına ilişkin Milat’a konuştu. Danıştay’ın ‘Öğrenci And’ı kararını temel hak ve özgürlüklerin askıya alınma çabası olarak değerlendiren Başkan Arslan, eğitim ve çocukların vesayete teslim edilmeyeceğini vurguladı. Tartışmaların kutuplaşmaya yol açtığına dikkat çeken Arslan, “Toplumu ayrıştırma amaçlı dayatmalarla geleceğimizin, çocuklarımızın aydınlatılmayacağını düşünüyoruz. Aksine dayatmalar geleceğimizi karartır. Militarist dayatmalara zırh aranmasın” dedi.
İşte o söyleşi;
Danıştay’ın ilköğretim okullarında uygulanan 'Öğrenci Andı'nı kaldıran yönetmelik hükmünü iptal etmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Danıştay’ın ilköğretim okullarında uygulanan 'Öğrenci Andı'nı kaldıran yönetmelik hükmünü iptal etmesi antidemokratik ve evrensel hukuka aykırıdır. Biz Danıştay’ın kararını, temel hak ve özgürlüklerin askıya alınma çabası olarak değerlendiriyoruz. Karar insan hakları hukukuna kesinlikle aykırıdır, ideolojiktir. Eğitim ve çocuklarımız vesayete teslim edilemez. Biz bu kararın karşısındayız. İdeolojik korumacılık günlerine kimse Türkiye’yi götüremez. Bu anayasal hakkı ihlal eden bir yaklaşımdır ve tanımıyoruz. Kaldı ki, usulen de meşruluk ilkesine aykırı bir durum. Danıştay’ın temyiz merciinde insan haklarına aykırı bu kararı bozacağını düşünüyoruz.
“Karanlık geçmişe özlem duyuyorlar”
‘Öğrenci Andı’ üzerinden devam eden tartışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Elbette herkes fikrini söyleyecek ama karar bir bakıma kutuplaşmaya da yol açtı. Bu açıdan bakıldığı zaman bile kararın sıkıntılı olduğunu anlıyoruz. And metni, ırkçı ve militarist bir niteliğe sahip. Militarizmden yana olan ve ırkçılığı kutsayan çevreler elbette bugün bu kararı alkışlayacak. Bu karar üzerinden irademizi hedef alacaklar. Alıyorlar da. Hatta gerilimi tırmandırmaya çalışıyorlar. Ama bu bir ayıp..Bu geçmişe duyulan bir karanlık özlem. Öğrenci andı pedagojik açıdan problemli. Militarizmi açıktan kutsuyor. İdeolojik saplantılardan dolayı gerçeği görmezden gelmek akıl tutulmasıdır. İnsan hakları bakımından sorunlu olan bu metni bu çevreler çocuklarına okutmak istiyorlarsa, çocuklarını evden okullarına göndermeden önce her gün beraber okusunlar. Bu haklarına söz söyleyecek değiliz. Biz çocuklarımızın her gün dersler başlamadan önce öğretmenlerin gözetiminde topluca bu militarist metni okumalarını istemiyoruz. Toplumu ayrıştırma amaçlı dayatmalarla geleceği aydınlatamayacağımızı düşünüyoruz. Aksine dayatmalar geleceğimizi karartır. Militarist dayatmalara zırh aranmasın. Resmi ideolojiyi, bürokratik oligarşiyi kimse hortlatmaya kalkmasın.
“Yasaklardan besleniyorlar”
Tartışmaları derinleştiren tarafların geçmişe özlem duyduklarını ifade ediyorsunuz. Biraz açar mısınız? Nasıl bir özlem bu?
Evet eski Türkiye özlemi. Bu çevreler yasaklardan besleniyordu. İnsanları ötekileştirerek sürekli sorunlar üretiyor, sorunlara çözüm üretmeye çalışanların ayaklarına çelme takıyorlardı. Statükolarının devamı için onlara lazım olan insan haklarının rafa kaldırılmasıydı. Bunun için her alanda özgürlüklere karşı savaş ilan ediyorlar ve kamplaşma, kutuplaştırma hatta şiddet meydana getirerek resmi ideolojiyi dokunulmaz kılıyorlardı. Bıkmadılar. Kendini daima var etme uğruna bürokrasiyi kullanarak her daim yeniliği hedef alıyorlar. Kendilerini var etmek için bugün karşımıza öğrenci andıyla çıkıyorlar. Özlemleri ayrıcalıklı yapılarına geri dönmek. Ellerine yetkiyi alarak, eski zulüm sistemini yeniden kurgulamak.
Tamamen yalnızlaşacaklar
Bu özlemlerini tam anlamıyla yıkmanın formülü nedir?
Özgürlük. Bu kadar basit… Daha fazla reform, daha fazla değişim, daha fazla dirençli durma. Bu karanlık özlemin panzehiri özgürlüklerden geçiyor. Ve ülkemiz yaklaşık 16 yıldır bu karanlık zihniyetle demokratik platformlarda özgürlük alanlarını genişleterek mücadele ediyor. Özellikle Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın verdiği mücadeleye hepimiz şahidiz. Bu şahitliğimizi onu yalnız bırakmayarak, verdiği mücadeleye destek olarak sürdürüyoruz. Biz yeni sistemin tamamıyla kurumsallaşmasıyla bürokratik oligarşinin sona ereceğini, eski Türkiye defterinin tamamıyla kapanacağına inanıyoruz. Sistem hem özgürlüklerin hem de istikrarın teminatı olacak. Sonuç bizi istiklal ve istikbale kavuşturacak. İstikrar, istiklal ve istikbal hem bu yasakçı zihniyeti hem de Türkiye karşıtı yapıları yalnızlaştıracak. 27 Mayıslardan, 12 Eylüllerden, 28 Şubatlardan, 15 Temmuzlardan bugüne geldik. Asla geriye adım atmayız. Kökü dışarıda gözü içerde ihanet şebekelerine geçit vermeyiz. Değerlerimize ve irademize hücum edenleri sevindirmeyiz. Gençlik olarak; hakkın, adaletin, ümmetin, milletin, Türkiye’nin yanında durarak yeniden Büyük Türkiye’nin inşasında yol açan olacağız.